Devlet meseleleri; milletin gözü önünde konuşulmaz, konuşulmaması gerekir, nabız yoklamak ya da kamuoyu oluşturmak için de tartışma konusu yapılmaz – yapılmaması lazım.
Milletin bilmesi gereken ancak devlet yöneticilerinin çizeceği çerçeveyle alakalıdır. O çerçevenin dışına çıkıldığı zaman devlet ciddiyet ve politikaları ifşa olur, millî menfaatlere de ters düşer. İşin arka planında neler olduğunu bilmemiz mümkün değil. Bazen görünen göründüğü gibi de olmayabilir.
Türk Devletleri teşkilatına üye olana Kazakistan, Kırgızistan ,Özbekistan ve Türkmenistan AB ile bir anlaşmaya imza attılar.İlk bakışta bunun Türk milletine bir ihanet olduğunu söyleyebilirsiniz lakin uluslararası ilişkilere bakarsanız konuya birazda tarihsel bilgi katarsanız meseleyi başka bir şekilde okumanızda mümkün.
Bu anlaşmaya imza atan devletlerin eski SSCB’ den ayrılan hala daha Rus etkisi hakim olan ayrıca Rusyadan da korkan çekinen yerler olduğunu unutmayınız.
Tabii bu devletler AB ile bu anlaşmaya imza atarken AB üyesi Rum tarafınada elçilik açacaklarından BM karalarınada uyacaklarını ve KKTC nin hiçbir şartta tanınmayacağını Türk askerinin burada işgalci olduğunuda deklare etmişler.Buraya kadar olanlar bizim gördüklerimiz.
İsterseniz konunun geri planına ve göremediklerimize bir bakalım;
AB ,Ukranya'nın en büyük destekcisi .Rus korkusuda malum.Dolayısı ile birşekilde eski SSCB ülkelerini yanlarına almak Rusyaya bağımlılılarını ortadan kaldırmak kendi saflarına çekmek onlar için çok önemli.
Tabii bir de Çin etkisi var tabii.
Türk Devletleri teşkilatının Rus ve Çin sınırlarını da koruma altına alması önemli ve gerekli.
Bu ülkeler küçük ülkeler. 20-30 bin kişilik orduları var. Savunma sanayindeki büyük hamlelerine rağmen Türkiye de Türk Devletleri Teşkilatının sınırları muhtemel bir Rus yayılmacılığına karşı tek başına koruyamaz.
Rusyanın Ukraynada işini bitirince bu tarafa yöneleceği aşikar.Rusya kendisi için bir tehdit olarak gördüğü Türk Devletleri Teşkilatını ortadan kaldırmak isteyecektir. Buna Çin de dahildir.
Dolayısı ile AB ‘nin Rus ve Çin'in karşısına ABD ve AB yi çıkarmaları iyi bir fikir. Bu fikri Türkiyenin de desteklemiş olması muhtemel.
Uluslararası ilişkiler sevme sevmeme üzerine değildir.Ülkelerin menfaatleri üzerinedir.
İnanın daha sonra bu durum Kıbrıs Türk devletine giden yolu açmak için bir süreç olabilir.
Üzerinde yaşadığımız bu adada ve bölgemizde ciddi bir yeniden yapılanma oluyor.
Kıbrısta bu işten payını alacak .Bu kaçınılmaz.
Son 50 yılda hedeflenen Federasyon ve Türk Rum ortak devlet politikası Rumun enosise ulaşmak için oyalama takdiğinden başka bir şey olmadığını hepimiz gördük.
Annan planına Türk tarafı olarak Evet deyip Rumun AB’ ye girerken bizim dışarda kalmamızda son örneklerinden.
Tüm bunlar ortada iken dönüşümlü başkanlığa hayır diyen bir Türkün bakanlığına bile sıcak bakmayan Rum mentalitesine bu ada terkedilmemeli.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatarla başlayan ve bugün Türk devletleri teşkilatına gözlemci üye yapılan KKTC’ nin 2 devlet politikası devam etmeli.
Bir plan kurgulanırken ilk etapta kaybediyor gibi görünebilirsiniz.Evet, duygusal tepkiler normaldir fakat diplomasi birgünlük bir konu değildir uzun soluklu, sabır ve strateji isteyen bir oyundur.
Hisleri ile hareket eden toplumlar erimeye mahkumdur.Bu coğrafyada yine bir oyun oynanıyor bu açık ama kimbilir oyunu bu kez belkide Türkiye kuruyordur.Bekleyip görmek lazım.