Rumların Kuzeydeki inşaat ve emlak sektörüne yönelik saldırıları ve tutuklamalar malumunuz.
Önce İsrailli iş adamı sonrasında ise 2 emlakçı tutuklanarak hapse atıldı.
Davaları sürüyor.
Bunun yanında inşaat sektöründe faaliyet gösteren birçok kişi ve firma hakkındada bir listeninde işleme konulduğu konuşulanlar arasında.
Rumların KKTC’ nin gelişmesinden refah seviyesinin ve görünürlüğünün artmasından duydukları endişe onları rahatsız edecek boyuta ulaşmış ki atakların dozuda artmış durumda.
Bu saldırılarda şimdilik başarılı olduklarıda muhakkak.
Şimdilik diyorum çünkü benzer atakları bundan 15 yıl önce loizidu ve Orams davalarında da yaşamıştık.
Henüz cevap veremediğimiz bu saldırılara karşı yatırımcıda yabancı alıcıda ülkeden kaçmış durumda .
Kaçmayanlarda faaliyetlerini durdurdu.
Hoş devam edenlerde yok değil fakat genel anlamda inşaat sektöründe yaprak kıbırdamıyor desek yeridir.
Aynen yukarıda da bahsettiğim Orams ve Loizidu davasından sonra olduğu gibi ülkede bir suskunluk hakim.
Bunun başta inşaat sektörü gibi görünsede birçok sektöre etkisinin kaçınılmaz olacağını bilmemiz gerekiyor.Birçok hane halkı bunun etkisini hissedecek.
En çokta bu işten maliyenin zarar göreceğini söylemeye gerek yok.Çünkü inşaat sektörü vasıtası ile gerek satışlardan gereksede bununla ilgili birçok işlem harcından elde ettiği ve belki memur maaşlarını ödemede kullandığı gelirden mahrum kalacak ve haliyle başka kaynak yaratma peşine düşecek.Yeni vergiler gibi.
Tabii şunuda belirtmem gerekiyor ki tapu devirlerinden kaynak aktarılan mal tazmin komisyonunuda bundan nasibini alacak
Göz göre göre gelen bu sıkıntılı durum bize birçok kez sinyal versede ne yazık ki bir kez daha inşaat sektöründeki yapılaşmayı yönetemedik.
Aynen Annan planında yaşananlar gibi ne inşaatların yapım süreçlerini kontrol edebildik.Ne de bu sektöre karşı Rumun olası saldırılarına karşı bir plan geliştirebildik.
Keşke geçen 50 yılda Rumun olası senaryolarına karşı bizde etkili planlar ve çözüm yöntemleri geliştirebilseydik.
Bu küçücük ülkede bugün yaşananların aklı ile ecdadı ile övünen bizlere yakışmayan görüntüler olduğunu üzülerek söylemem gerekiyor.
Kısaca bugün geldiğimiz durum dolayısı ile özel sektörde iş yapan Emlakçıdan İnşaatçıya Hırdavatçıdan Lokantacıya işçisinden taşeronuna Mühendisine Mimarına herkes büyük bir karamsarlık içinde .
Bu durumu hükümet görmüş olacak ki yasa gücünde bir kararname daha çıkararak mal alımlarında artışa gitmiş.
Bu kararname ile bundan böyle yabancılar Kuzey Kıbrıs’tan bir yerine 3, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ise 2 yerine 6 daire satın alabilecek. Kararnamenin yürürlüğe girmesi öncesinde daha fazla konut satın alan yabancılara, 3’ün üzerindekileri 10 yıl süreyle kiralama hakkı getirildi.
Bunun yanında yabancı gerçek ve tüzel kişiler toplu konut veya site olarak inşaa edilmiş olması halinde; 2 adet 2 katlı müstakil villa alabilir. Ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyan ve aynı hakkı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşlarına veren devletlerin uyruğunda olan gerçek veya tüzel kişiler 3 adet 2 katlı müstakil villa alabilir.Ayrıca KKTC den satış sözleşmesi ile mülk alanlara 2 yıl ,Bakanlar Kurulu kararı ile de 5 yıl ikamet izini verilecek.Oldukça önemli kararlar olduğunu söylememe gerek yok.
Fakat;
Çıkarılan bu yasanın ülkeden kaçırdığımız küstürdüğümüz tedirgin ettiğimiz yabancılar için çok etkili bir adım olduğunu söyleyemem. Bunun için çok daha etkili adımlar atmanız gerekiyor.Ve kaçanı geri getirmek için işinsanınada sade vatandaşada vermeniz gereken çok farklı bir şey var.
Güven!
Belli ki henüz bu konuda ürettiğimiz bir çare yok!
Sorun şu ki inşaat sektörü çok ürkek bir sektör. Yerli olsun yabancı olsun mal alımlarını teşvik etmek için emlak miktarı üzerinden değil güven üzerinden bir karara ihtiyaç var.
Yabancıya 1 değil 3 ev alma hakkı Türke 6 daire alma hakkı verirken bunun yanında bu malları alanlara nasıl bir güvenlik şemsiyesi sunulacak.Rumun saldırılarına karşı bu insanları nasıl koruyacağız.
Mesela konutu arsayı alanın seyahat özgürlüğü kısıtlanacak mı?
Güney Kıbrısa yada dünyanın bir başka ülkesine gittiğinde tutuklanma riski olacak mı?
Evinin tapusu pazarlık konusu olacak mı?
Alacağı emlak için birgün tekrar tazminat ödemek zorunda kalacak mı ?
Konutunun kendinden alınma riski var mı?
Kısaca KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti bu ülke topraklarında satılan alınan her mülkün teminatçısı olacak mı?
Emlak ve inşaat sektöründe bu topraklara yatırım yapan dişinden tırnağından artırdığı ile satın aldığı toprak parçası üzerinde hayat kuran her kişinin sorduğu bu sorulara cevap vermemiz gerekiyor.