Hemen söyleyim olasılık sıfır değil.

Jeotektonik yapı ve tarihsel kayıtlar bu büyüklkükte bir depremin gerçekleşebileceğine izin veriyor.

Tarihi kayıtlar Kıbrıs’ta 7.0–7.5 büyüklüğünde bir depremin gerçekleştiğini gösteriyor (1222 yılında). Bölge, Kıbrıs Yayı (Cyprus Arc) adıyla anılan bir levha sınırına yakın. Afrika ve Anadolu levhaları arasındaki bu tektonik kuşak büyük depremler üretebiliyor.

Gerçekleşirse etkiler konuma ,derinliğe, yerel zemin koşullarına ve yapı stoğunun dayanımına bağlı olarak değişir .Kıyıya yakın, sığ bir kırılma ise Lefkoşa/Gazimağusa/Lefke gibi yerler için daha ciddi etkiler yaratabilir.

Hatırlarsanız 6 Şubat 2023 de Türkiyede meydana gelen deprem sonrası KKTC’de öncelikle 127 okul için güçlendirme kararı alınmıştı.

Fakat zaman geçtikçe bu karar etkisini yitirdi.

Neden derseniz .

Çünkü deprem korkusu geçti.Herkes yaşanılanları unuttu.

Bu arada geçici bir önlem olarak okullara konteynerler yerleştirildi.

Bu yapılanların üzerinden de 2 yıla yakın süre geçti.

Bugüne geldiğimizde 2 yılda tamamlanan okul sayısı 19

Bir okulun istedikten sonra yıkım güçlendirme çalışması 90 -150 gün içinde bitirilebiliyorken 2 yılda henüz 19 okul tamamlanabildi.

Geriye kalan 108 binaya hala dokunulmadı.Buna eski eser olarak listelenen Lefke Gazi Lisesi de dahil.

Bugün hala çocuklarımızın birçoğu çağdışı konteynerler içerisinde eğitim almaya depreme gerek olmadan şiddetli bir rüzgar karşısında bile yıkılma tehlikesi bulunan güçlendirmeyi bekleyen binaların tehdit ettiği çevrede eğitim almaya devam ediyor.

Sorumlular mı ?Bu okullarda kaçının çocuğu var bilemiyorum ama var gibi davranan olmadığına göre çokta umurlarında değil anlaşılan.

Şimdi gelelim makalemizin başlığındaki soruya.

KKTC’ de 7 şiddetinde bir deprem olursa neler olur?

Bundan 30 yıl önce bu soru bana sorulsa bir İnşaat Mühendisi olarak hiçbirşey olmaz derdim.

Fakat şimdi durum farklı.

Çünkü geçen 30 yılda kontrolsüz yapılan herhangi bir ruhsatı bulunmayan binalar arttığı gibi bina stoğumuzu yenilemedik güçlendirilmesi gerekenleride tamamiyle unuttuk.

Daha doğrusu bunu yapması için görev verilenler birtakım siyasi gelecek kaygıları ile yapmadı.İhmal ettiler.

Geçtiğimiz hafta arka arkaya Baf açıklarında gerçekleşen depremler bize deprem gerçeğini tekrar hatırlattı.

Deprem öldürmez ihmal öldürür sözünü bir kez daha hatırlamamıza neden oldu.

Peki bugün 2.derece deprem kuşağı üzerinde bulunan ülkemizde 7 şiddetinde bir deprem olsa neler yaşarız bize etkileri neler olur biliyormuyuz?

Yada şöyle düşünelim. Baf açıklarında Bafa 20km uzaklıkta gerçekleşen şiddeti 5.4, derinliği 15 km olan ve 15 saniye süren depremin 7 şiddetinde olması ve 45 saniye sürmesi halinde neler olur diyelim ve bunu gerçeğe yakın bir senaryo ile yorumlayalım.

7.0 şiddetinde deprem, ciddi yapısal hasara yol açabilecek bir büyüklüktür. Depremin etkisi, merkez üssüne olan uzaklığa göre azalır.

Örneğin merkez üssü Baf civarıysa, şehirde ciddi yıkım ve can kaybı riski vardır.

Lefke 50 ve Lefkoşa Baf’a yaklaşık 80 km mesafedeler. Bu bölgelerde orta düzey sarsıntı hissedilir, eski veya dayanıksız binalarda hasar oluşabilir.

İnşaat kurallarına ve deprem yönetmeliklerine uygun inşa edilmiş binalar genellikle 7 şiddetinde depremi dayanabilir, ama eski yapılar zarar görebilir.

Toprak yapısı ve zemin sıvılaşması riskini artırabilir (özellikle dolgu alanlar ,dere yatakları veya nehir kenarlarına yapılan yapılar).

Tabii depremin etkisi yalnızca kişilerle sınırlı kalmaz .Ülkeyede bir bütün olarak etkileri olur.

Böyle bir deprem ülkenin GSYH’nin %5–15’ini doğrudan ve dolaylı olarak yok edebilir.

Ekonomik toparlanma 3–7 yıl sürebilir; yeniden yapılaşma maliyeti yüksek ve finansman dışa bağımlı olabilir.

Konut, iş yeri ve altyapı onarımı için tahmini maliyet: 18–20 milyar TLyi bulabilir.

Buna Üretim kaybı: 5–7 milyar TL,Turizm kaybı 2–3 milyar TL,Tüketim kaybı 1–2 milyar TL eklersek toplam ekonomik kayıp: 26–32 milyar TL (GSYH’nin yaklaşık %45–55’i)olur.

Başka neler mi olur .Vergi gelirleri düşer, yeniden yapılanma için borçlanma ve dış yardım gerekebilir.

Yıkılan hasar gören konut/ticari bina yaklaşık 25.000 .Ortalama 4 kişi/bina dersek 100.000 kişi doğrudan risk altında olur.

Tahmini can kaybı 5.000–10.000, yaralanan kişi sayısı 20.000–40.000 kişi aralığında olabilir.

Yoğun nüfuslu şehir merkezleri ve eski binalar riskin en yüksek olduğu alanlardır.Kamu binaları, okullar ve hastanelerde ağır hasar olması, kurtarma kapasitesini azaltır ve ölüm oranını artırır.

Afet sonrası göç ve sağlık hizmetlerine erişim sınırlıysa dolaylı ölümler de artabilir.

Şehir genelinde günlerce su kesintisi olabilir. Elektrik direkleri ve trafolar zarar görebilir. Kanalizasyon hatlarının çökmesiyle atıksu sızıntısı ve çevre kirliliği oluşabilir.Bu durum sağlık riskini artırır. Baz istasyonları hasar alabilir; telefon ve internet kesilebilir. Yıkılan binalardan çıkan beton, toz ve asbest, özellikle rüzgarlı havada solunum sorunlarına neden olabilir. Yangınlar sonucu duman ve zehirli gazlar oluşabilir.Sonuç olarak 7 büyüklüğünde bir deprem, bölgenin yapı stoku ve altyapı durumu nedeniyle çok ağır çevresel, sosyal ve ekonomik sonuçlar doğurur.

Gördüğünüz üzere aslında konu unutulacak yada ihmal edilebilecek bir konu değildir.

Bu depremi merkez üssü Bafa uzaklığı 20 km alarak yorumladık.Ülkemizde merkez üssü Lefke ve Lefkoşaya uzaklığı 4-5 km olan Ovgos fayı ve GaziMağusaya uzaklığı 10 km civarında bulunan Kıbrıs Fayı olduğunuda unutmayalım.

Deprem öncesi ve sonrası ciddi hazırlık isteyen bir konudur.Merkezi hükümetten yerelde belediyelere kadar herbirinin ayrı ayrı sorumlulukları vardır.

Bir kez daha hatırlatmakta fayda olacağı kanaatindeyim.Unutmayın deprem öldürmez ihmal öldürür ve bu ihmal sadece suçsuz vatandaşı değil o ihmale sebep olanıda öldürür.