ISIAS Hotel sahibi Ahmet Bozkurtun ,Adıyamanda başlayan davada yaptığı savunmayı birçokları gibi bende hayretler içinde izledim.

Ayrıca İnşaat Mühendisi olamam hasebiyle söylenenleri traji komik olarak nitelendirmemede izin verin.

ISIAS Hotel sahibi 7.7  şidettinde deprem oldu 7.2 olsaydı binam yıkılmazdı diyor.

İyide  etrafta yıkılmayan ve sapasağlam ayakta duran diğer binalara ne diyeceksiniz.

Depremlerde yıkılma tehlikesi en çok olan cami minaresi yıkılan Hotelden 200m ilerde ve sapasağlam.

Sonra başka şöyle bir şey daha söylüyor ISIAS Hotel sahibi Ahmet Bozkurt.

‘’Bütün yapılarda, imar kanunlarına göre tavan tabyalarında aspolen kullanılıyor. Bu malzeme çok hafif, dolayısıyla herhangi bir darbede de o aşağı

 düştüğü zaman yaralanmaya sebebiyet vermemesi için hafif bir malzemedir.Tavanlarda da kullanılır’’ diyor .Lakin asmolen döşemelerin deprem

 riski olan yerlerde kullanılmaması gerektiğini bilmiyor.

Yandaki bina üzerimize devrildi onun için bizim hotelde yıkıldı diyor.

Peki Hatay'ın Antakya ilçesinde 28 ailenin yaşadığı Odabaşı Mahallesi Atatürk Bulvarı'nda sağ, sol ve arka kısmında yer alan henüz 2 yaşında 3

 bina 15 sn. de yıkılıp üzerine devrilmesine karşın yıkılmayan 8 katlı Selahattin Öztürk Apartmanına ne diyeceğiz.

Hatay Antakya'da Ürgen Paşa mahallesi 75.yıl bulvarında etrafındaki istisnasız tüm binalar yerle bir olurken sapasağlam ayakta kalan  Ogün

 apartmanını ne yapacağız.

Depremde 850 bin bina yıkıldı, 52 binden fazla ölü var.Bu binalar yıkılmasaydı ve 1 tek benim binam yıkılsaydı üzülürdüm kahrolurdum diyor.

Ama 51 bin 20 kayıtlı binaya sahip olan Adıyaman'da ISIAS hotelle birlikte yıkılan bina sayısı 2 bin 349 olduğunuda ya bilmiyor yada bilmiyormuş gibi yapıyor.

Yani  ISIAS Hotel neden yıkılmayan 48671 bina içinde değil?

1990  yılında inşa edilen ISIAS Hotelin  sahibi doğal olarak benim projem 14 kata göre yapıldı ama biz 9 kat yaptık diyerek hotelinin sağlamlığına

 dikkat çekmek istiyor ama projenin yerinde yani yapım aşamasında gerçekten projesine göre yapılmadığı ortada.

Alınan örnekler ve yapılan gözlemler binanın betonunun asgari şartları bile sağlamadığı binaya ruhsatsız kaçak kat çıkıldığı demir uygulamasının

 kuralına uygun yapılmadığı inşatta kullanılması uygun olmayan dere kumu ve çakılı kullanıldığı bu işin uzmanlarının raporlarında belirtilmiş.Zaten

 binanın 10 sn. de kum yığını haline gelmeside başka türlü açıklanamaz.

 

Ha burada sadece Hotel sahibi mi suçlu.Değil tabii.Ona imar iznini verip denetlemeyenlerde  en az onun kadar suçlu onuda ekleyelim.

ISIAS Hotelin kaç büyüklüğündeki depreme dayanması gerektiğine gelirsek.

 

İnşaat Mühendisleri yapıları tasarlarken şiddeti ne olursa olsun bir depremde ayakta kalması şeklinde tasarlar .Yani bina depremde hasar görebilir

 ama içinde olanlar hayatta kalsın diye  statik hesaplarını  yapar.

 

Son olarak DAMER(Deprem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi)  Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Osman Kırtele ait sözlerle bitirelim;

 Aslında  1975 Deprem Yönetmeliği ve sonrasında yapılan herhangi bir bina inşa edildiği tarihteki deprem yönetmeliklerinin minimum kriterlerine

 uyularak yapılmış ise o binada toptan göçme beklemiyoruz.

 Çünkü her ne kadar 1975 Deprem Yönetmeliğinde nervürlü donatı kullanımı zorunlu olmasa da; deprem güvenliği açısından etriye sıklaştırılması

 yapılması, deprem tehlikesinin yüksek olduğu bölgelerde minimum beton basınç dayanımının 18 MPa (mega paskal) olması gibi tanımlı

 parametrelere uyulması can ve mal kayıplarını büyük oranda azaltmaktadır.

 İzmir Depremi ve daha önceki depremlerin etkilediği yapılardan 1975 Deprem Yönetmeliğine uygun yapılan yapıların çoğunluğunun depremleri

 hasar almadan ya da az hasarlı olarak atlattıklarını görüyoruz. 

Tanımlanan kriterlere göre yapılan yapıların hasar almadan veya yıkılmadan bu depremleri atlatabileceğini ülkece test etmiş oluyoruz. Bu nedenle

 depremler sonucu meydana gelen can ve mal kayıplarının çoğunluğu aslında teknik olarak bilinen ve tanımlanmış olan kriterlere tasarım ve/veya

 inşa aşamasında uyulmaması veya yapının kullanım süresi içerisinde yapıya kontrolsüz müdahalelerde bulunması ile açıklanabilir”

 Fazla sözede gerek yok.Bilim ve Mühendislik böyle bir depremde dahi ayakta kalacak yapılar inşa etmeye yeter.Yeter ki bilim ve teknik toplum

 yararına uygulansın.