Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne demiş.

Kıbrısta bir sorun vardır .Mülkiyet sorunuda bunlardan biridir ve mülkünüzün sorununu çözmek istiyorsanız benim oluşturduğum ve uluslararası hukukta yeri olan etkili bir iç hukuk yolu olan Mal Tazmin Komisyonuna başvurun .Orada sorununuz iade ,takas veya tazminatlarla çözülecektir demiş.

Peki Rum ne yapmış.

Kıbrısın Kuzey ve Güney diye yeşil hatla 2 ye ayrıldığı bir yerde 51 yıl sonra tutmuş kuzeyde Rum malı üzerine inşaat yapıp sattı diye bir iş insanını tutuklamış.Yetmemiş 2 de emlakçı hapse atmış.

Sonra dönmüş Elexus Hotel sahibinden de 10 yıl için 5 milyon 623 bin Euro kira, faiz ve dava masrafı talep etmiş.Hoş Rumlar Annan planına evet deseydi bu arazinin de eski Rum sahibine geri iade edilecekler listesinde olduğunuda ekleyelim.

Buna rağmen Rum ne AİHM kararlarına uymuş ne de insan hak ve özgürlüklerini kaale almış. Ve en önemliside Kıbrısın sınırlarının yeşil hatla ayrılmış hala ateşkes şartlarının hüküm sürdüğü bir ülke olduğunu unutmuş.

Doğaldır ki birçok insan geçen bunca zamandan sonra helede kuzeyle güney arasında kapılar açıldıktan sonra barışın tesis edildiğini ve artık herşeyin çok normal olduğunu düşünür. Fakat işin aslı öyle değil.

Üzerinde yaşadığımız bu topraklarda hala ateşkes şartları mevcuttur.

Belki ateşkes şartlarında aktif düşmanlıklar yoktur sona erdirilmiştir. Lakin her ne kadar tamamen durdurma , savaşın fiilen sona ermesiyle aynı anlama gelse de hukuken böyle tanınmaz.

Uluslararası hukuka göre savaş hali hâlâ mevcuttur ve bununla birlikte savaşan tarafların ve tarafsız tarafların hakları ve görevleri de mevcuttur.

Bu şartların hakim olduğu ve yaklaşık 51 yıldır barış görüşmelerinin sürdüğü bir ortamda siz Rum tarafı güneye geçen bir iş adamını siyasi egolarınız sebebi ile tutuklayamazsınız.

Bu hukuki olmadığı kadar ayni zamanda ateşkes ihlali anlamınada gelmektedir.

Tutuklama konusunda kamuoyunda oluşan yargı da bu tutuklamaların hukuki değil siyasi olduğudur.

Bunun bir mütekabiliyeti olacağı aşikardır.

Ve tarihler 19 Temmuz 2005'i gösterdiğinde bu kezde 5 Rum iskelede tutuklanır.

Rumlar bir sitede ellerinde yasal yoldan elde edilmeyen tapu bilgilerini içeren dosyalarla arazi ölçerken yakalanırlar.

İçlerinden biride geçiş kapısında kimlik kartını göstermediğinden haliyle askeri yasak bölgeyi ihlal etmek suçu işlediği diye tutuklanır.

Burada Türk ceza kanunundan bir örnek vermek gerekirse, askeri yasak bölgeye gizlice veya hile ile giren kişiye iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Eğer bu suç savaş zamanında işlenirse, ceza üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası olarak uygulanır.

Suçları bununla da sınırlı değil tabii bu arkadaşların. Kişisel verileri yasa dışı toplama ve rahatsızlık verme suçlamalarıda var.

Bununla da ilgili bir örnek verirsek Güney Kıbrısta kişisel verilerin yasa dışı toplanması, 2 ila 4 yıl arası hapis cezası ile cezalandırılıyor.

Bir an kuzeyden güneye arkadaşınızla geçtiğinizi onun kimlik kontrolü yaparken sizin kontrolden birşekilde kaçtığınızı ve Rum tapu dairesinden ayarladığınız bir memurdan elde ettiğiniz tapu bilgileri ve haritalarla da Rumların ikamet ettiği bir sitede böyle bir şey yaptığınızı düşünün.

Gözünüzü demir parmaklıklar arkasında açardınız.

Bakmayın Rum tarafının hezeyanlarına KKTC makamlarının bu eylemlerini “korsan”, “kışkırtıcı ve kabul edilemez” "insan hakları ve özgürlükleriyle ilgili her türlü ilkenin ihlal edildiğini" öne sürmesine.

Güneyde Simon Aykutu tutuklarken AİHM kararlarına uymayan insan hak ve özgürlüklerini kulak arkası eden Rum tarafı ne kadar hukuki davrandıysa Türk tarafı da o kadar hukuki davranmıştır.

Bunun böyle olacağıda gün gibi aşikardı ve onlarda bunun böyle olacağını biliyorlardı.

Maksat belki Türkiyeyi zor durumda bırakırız hesapları.

Tabii Rum liderin artan tehditleri de oldukça ilginç.Kıbrıslı Türkler aba altından sopa gösteriyor.Bunun cezasını siz çekeceksiniz diyor.

Ne murat eder bilinmez ama tutuklama ve korku yayma siyasetini bilinçli şekilde sürdürüyor.

Bunun sonu var mı?Yok.

Sonunda uluslararası güçler devreye girer birilerinin kulakları çekilir ve bu iş biter.

Bilinmelidir ki Kıbrıs adasında hala ateşkes şartları vardır.Barış planı, eğer olursa çok daha iyi bir seviyeye ulaştığımız zamandır.

Koşulsuz ateşkes kavramı, devam eden çatışmaların getirdiği zorluklara cazip bir çözüm sunsa da, sahada uygulanması zorluklarla doludur.

Güneyde ve kuzeyde yaşanan tutuklama örnekleri önümüzde.

Kıbrıs’ta barışın anahtarı bu değildir.Sorunu bireysel davalarla çözmeye gitmek düşmanlığı ve çatışmayı körükler. Buda akıl işi değildir.

Düşmanlıkların köklü nedenlerine değinilmeden, uygun izleme sağlanmadan, tüm tarafların gerçek bir diyalog kurma isteği sürdürülmeden ve ateşkesin taktiksel istismarına karşı önlem alınmadan, ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşme olasılığı çok düşüktür.

Dolayısıyla, çatışmaları çözmeyi amaçlayan gelecekteki tüm çabalar için bu dinamikleri anlamak hayati önem taşır; zira çatışmaların sadece durması yeterli değildir uzlaşıya yönelik somut çabalar samimiyetle desteklenmezse bu daha fazla şiddetin de habercisidir.