CTP başkanı Mehmet Ali Talat,2005 yılında göreve geldiğinde çözüm yanlısı ve federal bir Kıbrıs vizyonunu benimsemişti.

Rum lider Dimitris Hristofyas ile doğrudan müzakereleri yeniden başlattı.

Görüşmelerde 6 ana başlık ele alındı.

Yönetim ve güç paylaşımı,Mülkiyet,Toprak,AB konuları,Ekonomi,Güvenlik ve garantiler.

AB ile doğrudan temas kurulması için girişimlerde bulunuldu.

Kıbrıs Türk toplumunun izolasyonlarının kaldırılması talep edildi.

AB mali yardımları ve Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında ekonomik hareketlilik teşvik edildi. Ancak Rum tarafının vetosu nedeniyle doğrudan ticaret tüzüğü hayata geçirilemedi.

Türkiye ile ilişkilerde uyumlu ama zaman zaman gergin bir dönem yaşandı.

Talat, çözüm sürecinde Kıbrıs Türk tarafının kendi iradesini ön plana çıkarmak istedi; bu bazı çevrelerce “Ankara’ya mesafe koymak” olarak yorumlandı.

Türkiye’nin garantörlüğü ve çözüm sonrası konumu sürekli gündemdeydi. İki toplum arasında geçiş kapılarının artırılması, kültürel etkinliklerin desteklenmesi gibi güven artırıcı önlemleri teşvik etti.

Lefkoşa ara bölgesinde Lidra Sokağı (Lokmacı Kapısı) 2008’de açıldı .Bu sembolik olarak önemli bir adımdı.Kapının açılmasına önce destek veren Rum yönetimi, Türk tarafının çalışmalarının ''ara bölgeyi ihlal'' olduğu gerekçesiyle bu desteğini geri çekti ve Türk tarafının, kapının açılmasına yönelik bölgedeki çalışmalarını BM'ye şikayet etti.

Rum tarafı, üst geçidin kaldırılmasının yanında, bölgedeki bayrakların kaldırılmasını, askerin bölgeden uzaklaşmasını, sınır niteliği kazandıran düzenlemelerin ve sembollerin kaldırılmasını da istedi.

KKTC içinde ekonomik reformlar ve kamu yönetimi iyileştirmeleri hedeflendi. Ancak çözüm sürecine odaklanılması ve siyasi kutuplaşma nedeniyle iç reformlarda bir başarı sağlanamadı.

Talat dönemi, federal çözüm fikrinin en güçlü şekilde gündeme taşındığı dönem oldu. Ancak Rum tarafının uzlaşmaz tavrı ve zamanla iç kamuoyundaki desteğin azalması sonucu süreç ilerleyemedi.

Rum tarafı mülkün “orijinal sahibine iade edilmesini” öncelikli hak olarak gördü.Türk tarafı iade yerine tazminat veya takas önceliğini savundu.Bu fark, mülkiyet konusunu en zorlu başlıklardan biri haline getirdi.

Rum tarafı, Güzelyurt ve Maraş gibi bölgelerin iadesini istedi.Türk tarafı, nüfus dengesini korumak ve güvenliği sağlamak adına sınırlı iade önerdi.

Harita ve oran üzerinde hiçbir zaman mutabakat sağlanamadı.

Rum tarafı Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılmasını istedi. Türk tarafı ise 1960 Garanti Anlaşması’nın devamını savundu.Bu konu, görüşmelerin en temel çıkmazı oldu.

Başlıca 6 Teknik Komite kuruldu.Ekonomi Komitesi ortak ekonomik sistemin uyumu, ticaret, bankacılık ve para politikası konularında çalıştı.

Komite teknik düzeyde oldukça verimli çalıştı; birçok rapor, karşılaştırma tablosu ve geçiş planı hazırlandı.Ancak 2008 sonrası siyasi durgunluk ve Crans-Montana öncesi müzakerelerin tıkanması nedeniyle bu raporlar uygulamaya geçemedi.

Yönetim ve Güç Paylaşımı Komitesi Yetki paylaşımı dengesinde anlaşma sağlanamadı.Rum tarafı güçlü merkezi bir devlet isterken, Türk tarafı daha gevşek, iki kurucu devletin eşit olduğu bir yapı savundu.

Dönüşümlü başkanlık Rum toplumunda tepki gördü.Nüfus oranına aykırı olduğu gerekçesiyle siyasi çevrelerde kabul görmedi.

Mülkiyet, toprak ve güvenlik-garantiler gibi diğer başlıklarda uzlaşı olmaması nedeniyle pratik bir sonuca ulaşmadı.

Güven artırıcı önlemler çoğu zaman “siyasi krizlerden” etkilenip yavaşladı.Rum tarafında bazı GAÖ’ler “tanınma riski” olarak görüldü.Bazı projeler (örneğin Mağusa Limanı – Ercan Havalimanı karşılıklı açılımı) Rum tarafının çekinceleriyle hayata geçmedi.

Kıbrıs müzakerelerinde Güvenlik ve Garantiler Komitesi, Mehmet Ali Talat döneminde en zorlayıcı ve en az ilerleme kaydedilen başlıklardan biri oldu. Komite siyasi uzlaşı üretemedi, çünkü konu egemenlik ve güvenlik gibi derin kimlik meselelerine dayanıyordu

Çevre komitesinde konu siyasi değil teknik olduğu için taraflar kolay uzlaştı.Fakat komite yasama veya uygulama yetkisine sahip değildi; sadece tavsiye niteliğinde kararlar aldı. Kuzey’in uluslararası tanınmaması nedeniyle bazı AB fonları doğrudan kullanılamadı.

Sağlık komitesi .KKTC’nin uluslararası tanınmaması nedeniyle DSÖ ve AB sağlık veritabanlarına doğrudan erişimi yoktu. Rum tarafı, sağlık alanındaki bazı işbirliklerini “resmiyet kazandırma” kaygısıyla sınırlı tuttu.Komite’nin kararları tavsiye niteliğinde kaldı, yürütme gücü yoktu.

Avrupa Birliği Konuları Komitesi.Federal çözüm sonrası AB müktesebatının iki toplum arasında nasıl uygulanacağını inceledi.Kıbrıs Türk tarafının AB kurumlarında temsili tartışıldı. Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası tanınmaması, bazı AB fonlarının doğrudan kullanımını engelledi.Rum tarafının AB politikaları üzerindeki kontrolü nedeniyle bazı öneriler uygulamaya geçirilemedi.

Mülkiyet Komitesi Siyasi uzlaşı sağlanamadığı için mülk iadesi veya takas konusunda uygulama yapılmadı. Rum tarafı bazı mülklerin iadesine olumsuz yaklaşırken, Türk tarafı tazminat mekanizmasının miktarı ve kapsamı konusunda hassastı.Komite teknik düzeyde çalıştı, ancak yürütme gücü yoktu

Toprak komitesi Rum tarafı, toprak iadesi konusunda büyük taviz vermek istemedi. Türk tarafı, ekonomik ve stratejik açıdan bazı bölgeleri vermeye sıcak bakmadı.

Eğitim Komitesi.Tarih kitapları, karşılıklı önyargıların azaltılması, öğrenci değişimi ve eğitim materyallerinde barış dilinin teşviki amaçlandı. Biz kitaplarımızdan Rumun Türklere yaptıklarını katliamları çıkarırken Rumlar okullarda EOKA kutlama günleri tertip etti. Komite birkaç toplantı yaptı, ama ortak uygulama veya proje hayata geçirilemedi.Ortak tarih kitabı, ortak öğrenci etkinliği veya müfredat değişikliği gibi somut sonuçlar oluşmadı.BM raporlarına göre, sadece veri ve görüş alışverişi düzeyinde kaldı.

İnsani Konular Komitesi.Konu politik değil insani olduğundan taraflar işbirliğine daha açıktı.BM, UNFICYP ve uluslararası aktörler komitenin işleyişini teknik ve finansal olarak destekledi. Komite, Talat dönemi müzakerelerinde en somut ve uygulanabilir sonuç üreten komitelerden biri oldu.

Mehmet Ali Talat Kıbrıs’ta çözümü sağlama ümidi ile ilk gelen Cumhurbaşkanıydı.Başkanlığı döneminde Toprak Komitesi, Güvenlik ve Garantiler Komitesi, Yönetim ve Güç Paylaşımı Komitesi , Ekonomi ve Mali İşler Komitesi, Enerji ve Altyapı Komitesi, Güven Artırıcı Önlemler (GAÖ) Komitesi, Kültürel Miras ve Çevre Komitesi, Sivil Toplum ve Eğitim Komitesi, Hukuk ve İnsan Hakları Komitesi , Ulaşım ve Ticaret Komitesi kurulmuştu.

Görev süresi boyunca Rum tarafını ikna etmeye uğraştı, başarılı olmadı.

Ve en sonunda görevini “Rumlar ellerinden gelse bizim nefes almamızı da engelleyecekler. Kendimi Sarayönü’nde asayım mı?” diyerek noktaladı.


Şimdi Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman umut vaad eden projelerden bahsediyor . Birlikte yönetim birimi, mülkiyet birimi/masası, serbest dolaşım birimi, ab yurttaşlığı birim, avrupa ile ilişkiler masası, müzakere hazırlık birimi, güvenlik birimi, eğitim birimi gibi yukarıda Talat döneminde kurulan komitelere benzer birimler kurmayı vaadediyor.Hepsi kulağa hoş gelen şeyler.
Hepsine katılırım.

Lakin üzülerek söylemem gerekiyor ki hepsi denendi.Talatta da denendi en son Akıncıda da.

Velhasıl sonuç şu ki Kıbrıslı Türkler hala Rumun baskısı ve izolasyonları altında hayatını sürdürmeye devam ediyor.Bir 5 yıl daha kaybetmeye gerek yok.