Birinci ön madde  “İçinde gizlenmiş yeni bir harp vesilesi bulunan hiçbir anlaşma, bir barış anlaşması sayılamaz”.

İkinci ön madde “İster küçük ister büyük olsun, hiçbir bağımsız devlet, diğer herhangi bir devletin hakimiyeti altına tevarüs, mübadele, alım-satım veya hibe yollarıyla asla geçmemelidir”.

Üçüncü ön madde “Daimi ordular zamanla ortadan tamamıyla kalkmalıdır”

Dördüncü ön madde “Devlet, dış menfaatlerini desteklemek için borçlanmalara girişmemelidir”.

Beşinci ön madde “Hiçbir devlet, diğer bir devletin esas teşkilatına veya hükümetine zor kullanarak karışmamalıdır”.

Altıncı ön madde “Hiçbir devlet, harpte, ileride barış akdedileceği zaman devletlerin birbirlerine karşılıklı güven duymalarını imkansız kılacak yollara başvurmamalıdır; bu yollardan örnekler şunlardır: Düşman ülkesinde katiller, zehirleyiciler kullanmak, kapitülasyonlara aykırı hareket etmek, düşman tebaasını kendi devletine karşı ihanete kışkırtmak vs.”

İçinde gizlenmiş yeni bir harp vesilesi bulunan hiçbir anlaşma, bir barış anlaşması sayılamaz. Böyle bir anlaşma, belki ateşkes olarak nitelendirilebilir.

Eğer, barış sağlanacaksa hiçbir şekilde yalan söylenilmemeli, gizli amaçlar güdülmemeli, örtülü planlar yapılmamalıdır. Bu nedenle, barış anlaşmaları bütün düşmanlıkları sona erdirmelidir. Yani barış yalanın sona ermesi doğrunun galip gelmesi demektir.

Barış ve yalan gibi konular, sadece ahlaki değil; hukuki olarak da kabul edilmektedir.

Barış anlaşmaları yeni bir savaşa vesile olabilecek şartlar içermemelidir. Bir anlaşma, gelecekte yeni bir savaş açılmasının koşulunu içeriyorsa, o barış anlaşması olamaz.

Yukarıdaki maddeler Crans Montanadaki anlaşma maddeleri değil ne yazık.Ama keşke 18. YY’ın en önemli felsefecisi olan Immanuel Kantın “Ebedi Barış Üzerine Bir Deneme” adlı eseri referans olarak alınıp bir anlaşma sağlanabilse.

Kant  “Ebedi Barış Üzerine Bir Deneme” adlı eserinde barışı böyle tanımlamaktadır.

Kant, denemenin giriş kısmına, “ebedi barış” sözünün Hollandalı bir hancının bir mezarlık resmi çizilmiş tabelasında görüp, tabela üzerindeki mezarlık resmi ile ilgili kendine acaba hancı bu söz ve resimle neyi kastetmektedir? Sorusunu sorup, bu soruya değişik anlamlar yüklemiştir. Birinci olarak, hancının tüm insanlığı kapsayan bir imada bulunduğunu belirtip; ebedi barışın ancak resimdeki mezar gibi ölümcül huzurda mümkün olduğunu belirtir. İkinci olarak, harbe doymayan hükümdarlara atıfta bulunma yoluna gitmiştir. Ebedi barışın savaşa doymayan hükümdarların bütün dünyayı yok edip; insanlığı ortadan kaldırmasından sonra mümkün olacağını belirtir. Üçüncü olarak, ebedi barış rüyasını gören filozoflara atıfta bulunmaktadır. Ebedi barışın hayalperest filozoflar tarafından uydurulan rüya bir hal olduğunu, erişilememesi dolayısıyla ölümün gerçekliğinde bulunabileceğini söylemiştir. Bu mezarlık resmi ve ebedi barış eşlemesi hiciv olarak ifade edilmektedir.

Crans Montanayı bekleyip göreceğiz.

Crans Montanada bulunanlar için olmasa bile bizim için  Kantın Ebedi barış adlı denemesi yol gösterici olmalı…