Tedarikçilerin tarzları nasıl değişti değil mi? Önce zam haberleri yayılıyor, sonra halka nisbet yapar gibi, satış duruyor, aslında yapılan stokçuluk, bir önceki malı zamlı halle getirip satma çabası gibi düşünün, ancak bişey daha kanıtlamaya çalışılıyor, ‘’ bakın hey kazlar ben zammı yapmazsam satış da yapmam’’ deniliyor. E köpeksiz köyde değneksiz gezen çok olur misali bir durum.
* * *
Hesap soran da yok, halk desen birkaç cılız mırıltıdan ibaret, zengin daha zengin olurken, fukara daha dibe batıyor. Emekçi soyulurken hem de göstere göstere, patronların mevduatları akıl almaz bir hızla artıyor. Devletin başındakiler ise başka bir oyunun kuklaları olduğundan, gelen direktifler doğrultusunda, gölge oyunundaki karakterler gibi bir girip biri çıkıyor.Ne oyundur ki arkadan vuran ışığın gölgeleri, başkasının seslendirmesi ile can buluyor.
* * *
Halklar başka bir kaos, kimse ne yapacağını bilmezken, kahve köşelerinde her kes herseyi biliyor. Bu ne yaman çelişki, cehaletin bilgeliği, var gücü ile saldırıyor üstümüze. Hade diyoruz bir hareket, o herseye bilenler bu memleketten bir halt olmaz diyor. Peki siz bu bir halt olmaz dediğiniz yerde, daha iyi için ne halt yiyorsunuz?
* * *
Mafyalar ülkemizi işkal etmiş, köşe başlarında karanlıklar içinde insan vuruyorlar, en karanlık isimler adaya yerleşip gidenin yerini doldurmak için yarışıyorlar. Polis ne yapılacağı beli iken sus pus, bir kaç küçük numunelik suç peşinde koşuyor. Sağlık sistemi, kazan kazan yöntemi güden hekimlerin elinde, parası olanın bir şansı, olmayanın da Allahı var hesabı güdüyorlar.
* * *
Okullar bir bir dökülüyor, öğretmenler dersane ve ya özel dersler ile boğuşurken, eğitim yuvaları tarihi geçmiş tavuk gibi pis pis kokular yayarak çürüyor. Sanat ancak sanatçı için yapılır oldu, halklar kafasını sorunlardan kaldırıp bakamıyor bile, belediyeler üstünden de bam başka oyunlar oynanıyor. Sesi çıkan belediyeler başka hesapta görülmek üzere rafa alınıyor.
* * *
Seçimden bu yana, zaten dağılmış misketler bir o kadar daha bulunmaz bir biçim de dağılmaya devam ediyor. Kimse dur demiyecek mi? Bu işlerin gücü, yönetimi, iradesi kimin elin de ise, bu halkların, emekçinin, cocukların, yaşlıların, kadınların, hayvanların, doğanın varlıklarını hep mi gasp edecekler? Bu kadar saydığım alanın toplamı binler ederken, memleket bir kaç hergelenin ayakları altında ezilmeye devam edecek mi?
* * *
Hakkaten ne halt yiyorsunuz diye hiç sorulmayacak mı?

Behiç Anibal….