Geleneklerimiz var bizim, gelen yabancıda olsa yedi kat, hal hatır sorar hoş sohbet yaparız en kötü ihtimalle. Bu gelenekselcilik var var olmasına da, hafif de bir adım geride dururuz hani, ne olur ne olmaz. Hanemize almadan bir göz gezdiririz yabancıya, ancak çok da incitmeden, onurunu rencide etmeden güler yüz ve sempati ile.

* * *

Çok kısa bir süre sonra o yabancı, kendini bizden hisseder o ilk görüşmenin gerginliğini atar üzerinden. Bizden zarar gelmez kimseye, o da bunu anlar, hatta o kadar ki o yabancının artık bizimle ilgili fikirleri bile oluşur. Niyeti iyi ise iyiye doğru, köktü ise kötüye doğru bunu anlamakta biz adalılar için çok zor açıkçası. Yüzümüze güleni bizden sayarız çünkü, ta ki bu içtenlik başımıza dert açana kadar.

* * *

Ancak bu halktan yöneticiler mevkiine çıktığı zaman, o öncelikle halklarını, kültürünü ve de halkların sosyal özgürlüğünü korumakla yükümlüdür. Yasalarını ve bu yasaların denetimini yapmakla hükümlüdür en başta.

* * *

Bu ne demek? Bu ülkeye giriş kapılarını, han kapısına çevirmemek demek, girenin hoş görü ile karşılarken, gerekli kontrollerini sağlamakla da hükümlüdür. Gelen öğrenci ise bu kontroller daha da sıkı yapılmalıdır, en baştan oryantasyon doğru bir şekilde sağlanmalıdır. Ülkeye öğrenci olarak giren yabancı öğrencinin, suç potansiyeli olabileceğini, hatta çeteleşebileceğini unutmadan hareket etmesi elzemdir.

* * *

Neden mi? Çünkü o kapıların içinde, kendi halkı yaşamaktadır. Çoluğu çocuğu, kadını, yaşlısı, genci ile bir halk var, ve onların sosyal, ekonomik yaşamlarını ve de en önemlisi hayatlarını koruyabilmelidir. Bu yüzden adaya giren her bir bireyin, niye burada olduğunu? Oluş sebebinin amaçlarını? Bilmeli ve denetlemelidir.

* * *

Misal okul ücretlerini ödeyip öğrenci olarak, adada oturma izni edinerek, kaçak çalıştırılan kişileri bulup tespit edebilmeli, gerekirse sınır dışı edebilmelidir. Unutulmamalıdır ki, gelen yabancı uyruklu öğrencilerin bir çoğu, kendi ülkelerinin zorlu koşullarından kaçmak için de bu yolu kullanıyorlar. Eğer ki takibi sırasında öğrenci olmadığı ve kaçak iş gücü olarak kullanıldığı tespit edilirse, hem işverene gereken ceza uygulanmalı, hem de işçi olarak çalışan, ancak kaçak durumda çalışan için, insan hakları dikkate alınarak gereği yapılmalıdır.

* * *

Bu saydıklarımız ve de daha da fazlası sağlanmadığından, ülke sorma gir hanına çevrilmiştir sermayedarlar emri ile, gelenden alınan belki de son kuruş parası ile öğrenci yapılmıştır. Özellikle Nijerya uyruklu öğrencilere uygulanan, para odaklı, cep doldurma zihniyeti yüzünden, önemli bir kısmını oluşturan bir sayıda açlık içinde yaşamaya çalışır, hayatta kalmak isterken çok rahat suça yönelir.

* * *

O yol ise yine Nijeryalı sanal para zengini, para aklama makineleri, suç patronluğu yapan öğrenci kayıtlı, örgütlenmek üzere olan kişilerdir. Bu çeteleşmenin içine düşen, adaya öğrenci kaydı ile gelen ve açlıkla sınanan kişiler artık suça hazırdır. Bir de ne soran var ne bakan, suç işlemek daha kolay para demek, onlarda bunu kullanıyorlar.

* * *

Son günlerde yabancı uyruklu öğrencilerin, halkı olağan üstü rahatsız etmekten çıkmış, hayatı ile oynar duruma getirdikleri eylemleri, akılcı yöntemlerle çözüme kavuşturulmalı, halkın huzuru sağlanmalıdır. Belki de gerekli denetim sağlamak bile iyi bir başlangıç olacaktır.

* * *

Irkçı yaklaşımlar içinde olmayalım, çünkü suç ırkla alakalı değildir. Suç oluşturulan şartların, insani tavrının bir biçimidir. Suç küresel olarak bir cezayı işlemi getiren eylemdir. Suç önlenebilen bir eylemdir, gerekli olan şartların iyileştirilmesi suçu yok etmez, ancak önemli oranda huzuru sağlar.

* * *

Behiç Anibal..