Gün içinde fırsat buldukça, haberleri takip ederiz. Olabildiğince memleketten haberdar olalım da, her an değişen ortamı belki yakalarız diye bir uğraş aslında bu. Merak edilen, insanlık için daha iyi bir dünya yaratacaklar da kaçırmayalım değil. Daha kötüye giderken, kendimizi nasıl hazırlayalım derdindeyiz.
* * *
Ama yön tayin etmek mümkün değil, kaptansız, rotasız, dümensiz, öylece rasgele hırçın dalgaların dövdüğü, güçlü akıntıların sürüklediği bir geminin içerisindeyiz. Tam uyum sağlayıp, ayağa kalkıp bir şeyler yapabilmek için doğrulacakken, bir dalga vuruyor gitgide yıpranmış ve su almaya başlamış, geminin gövdesine ve tekrar vuruyoruz, o ıslak, kaygan, soğuk zemine.
* * *
Izdırap içinde, sağa, sola çarptıkça çürüyen etlerimizin, hatta kırılan kemiklerimizin acısı ile, tekrar kalkabilmek için, son vuran dalganın ivmesini yakalamaya çalışıyoruz. İşte bu yüzden gündemi takip etmek için bakınıyoruz. Ne olmuş, nasıl olmuş, kim söylemiş, kim yapmış nasıl yapmış, yer, zaman, mekan. Artık hepsi bir biri içine girmiş durumda.
* * *
Kaos her zaman hayat yaratmaz, evreni anlamak konusu olabildiğine karmaşık olduğundan, kainatın bir kaosun düzeni olduğunu söylemek mümkün. Ancak bu kaosun bile bir düzeni vardır, o düzen ise hayatın idamesini sağlar. Peki bizim yaşadığımız, işte bu yaratan değil, yok eden bir karmaşa.
* * *
Çünkü kimsenin, yani devletin zirvesinden tutunda, okul sıralarında ki çocuklara kadar. Kimsenin ne yaptığından haberi bile yok, çünkü her kes bir yarın olmayacağı için, gün içinde saçmalıklara öylece avare dolaşır durur. Sabah kalkalar, işine gider, akşam olur evine gelir, ama velakin sor ne yapmış gün için de diye? Sen dahil evet okuyucu sen, o yaşadığımız günün inanın bana büyük bir kısmında, ne yaptığımızı hatırlamayız bile.
* * *
Farkında olmadan, rasgele yaşıyoruz. Ama bir yarın var, her hangi birimiz için belki de yok, ancak hayatta kalanlar için bir yarın var. Bu sebeple yapacağınız her işi, yarına miras olarak bırakacakmış gibi yapın.
* * *
İşte bu karmaşa ve kaos içerisinde, bir şeyler yakalayıp anlamlaştırmak için yaşamı, takip ediyoruz memleketi, ancak artık takip etmek pek mümkün değil. Bir zamanlar okuduğum bir kitapta bir kaçıştan bahsederdi. Bir mahkum, bir ada hapishanesinden kaçabilmek için, denizi ve dalgaları takip eder. Ve fark eder ki her yedinci dalga diğer hepsinden daha güçlüdür. Ve kayaları örter, bu da o kayalara rağmen, bulunduğu yükseklikten oraya dalış yapabileceğini gösterir.
* * *
İşte bu roman gibi, bu karmaşa içerisinde bir yedinci dalga bulmak için izliyor ve takip ediyoruz. Kurtuluş kaçmakta değildir, kurtuluş bulunduğun yeri güzelleştirmek için, kapasitemiz neticesi ile yapabildiğimizi her şeyi yapabilmektir. Hiçbir şey bir günde olmadı, bu yüzden bugün, tohumunu atığımız ağacın gölgesinde, bir gün torunlarımız oturacak…
* * *
Behiç Anibal.