Gönyeli- Alayköy belediye başkanı Hüseyin Amcaoğlu sözünde duran siyasetçiye örnek gösterilebilecek ender bir kişilik.

Biraz eksik kalsada Hayvan barınağı  projeside bunun bir örneği.

Umarım önümüzdeki günlerde kısırlaştırma faaliyetlerine de başlayarak sokak hayvanlarının rehabilitesi konusunda başladığı işi tamamlar ve hayvan dostu örnek belediye başkanı olarak bizde kendisini daha çok alkışlarız.

Hayvanlar konusunda farkındalık son yıllarda artarak büyüyor.

Bu anlamda işin öncelikle belediyelere düştüğü aşikar.Zaten yasalarıda kendilerine bu sorumluluğu yüklemiş.Ama yapanda var yapmayanda.

Sahipsiz kedi ve köpekler konusunda çağdaş dünyanın gereklerini yerine getiren de var hala ilkel çağdışı yöntemlere kalkışanda.

Tabi burada en büyük görev önce vatandaşa düşüyor.Sokak hayvanları konusundaki hasassiyetini öncelikle onlar seslerini yükseltmeli

Yükseltmeliler ki yönetenlerde bu sese kulak versin.Çünkü siyasetçi vatandaşın sesine bakarak iş yapıyor.

Evinin önüne asfalt isteyenler çoğunluktaysa ona kulak veriyor.Kızımı oğlumu işe al başka da hiçbir şey umurumda değil derse makam koltuğunda oturan bu sese kulak veriyor.

 

Benim içimi acıtan nokta ise şu.Her seçim dönemi birçok belediyeye  aday olan Belediye Başkan ve tabii Belediye meclis üyelerinin yapacağım dediği projeleri içerisine artik koymak zorunda kaldığı  fakat seçildikten sonra unuttukları hayvan barınağı ve rehabilitasyon projelerini  bırakın hayata geçirmeyi hala  ne yazık ki ortadan kaldırmak için zehirleme dahil en ilkel metodları kullanmaktan geri kalmamaları.Ve işin daha da iç acıtan noktası buna halktan gereken tepkinin yeterince verilmemesi.

Sahipli olsun sahipsiz olsun hiçbirimiz  yitip giden canların faillerini bulmak için çaba harcamıyoruz.Bir kez daha olmaması için hesap sormuyoruz.Biraz timsah gözyaşı birazda sosyal medyada bağırıp çağırma ile sözde tepkimizi oraya koyuyoruz. O kadar.

Umarım sorgularız. Hiç olmazsa bu seçimden sonra bu canlarında birer  yaşamı olduğu ve onların bizden başka koruyucuları  olmadığını hatırlarız.Ayni çocuklarımız gibi.

Tüm hayvansever ve derneklerinin sloganı haline gelmiş bir söz daha doğrusu bir slogan var;Kısırlaştır, aşılat ve yerine bırakarak yaşat.

Tüm yerel yönetimlerin bu konuda üstlerine düşeni yapması halinde, sokak hayvanlarının %90’ nın kısırlaşabileceğinin, ve 5-6 sene içerisinde sokaklarda artık sahipsiz hayvanlara rastlamayacağını yapılan araştırmalar ortaya koymakta.

Günümüze kadar tüm yönetimler “yaşatmak” yerine “imha etmeyi” seçerek doğanın en temel yasasını ihlal ediyorlardı.

Bundan 40 sene önce yaşadığım mahallede çok doğal birşeymiş gibi elinde av tüfeği ile köpek vuran adam hala gözümün önünde.Çocuk yaşımda bende oldukça derin izler bırakmış ki aklımdan çıkmamış.

Bugün Türkiye dahil birçok ülkede onları öldürerek imha etmek barbarca olduğu kadar, artık kanunlar karşısında cezası olan bir davranış. Bu yöntemler, kah onları zehirleyerek veya ateşli silahlar ile onları vurarak, kah toplatıp bir süre sonra başa çıkılamayacak kötü koşullu barınaklarda onları yaşamaya mahkum ederek göz önünden kaldırmayı amaçlamıştır.Ancak sonuç, her zaman sokaklarımızı gene sokak hayvanları ile doldurmuştur ve bu şekilde devam etmesi halinde doldurmaya devam edecek.

Dünya Sağlık Örgütü WHO'nun yaptığı araştırmaya göre, “ Her yerleşim bölgesinin her canlı türü için belirli bir taşıma kapasitesi var.

Bu belirli taşıma kapasitesi, kaynakların (barınak, gıda, su) ne kadar müsait olduğuna bağlı.Gelişmiş omurgaların (köpekler dahil) nüfus yoğunluğu, çevrenin taşıma kapasitesini doldurmaya eğilimli.

Yani bizler onları ne kadar çok sokaklardan çekmeye çalışsak, sadece yeni gelecek olan hayvanlara yer açarız.Bu nedenle doğanın bu dengesini bozmadan, çabamızı sokaklarda aşılı ,kısırlaştırılmış, sağlıklı bir hayvan popülasyonu oluşturmaya yönelik kullanmalıyız.

Bu şekilde bir süre sonra sokak hayvanı problemi ortadan kalkacaktır.

Ancak bu konuda tüm yerel yönetimler işbirliği yaparak ,üstlerine düşeni yerine getirirse bu sonuca ulaşılabilir.

Daha önce de söylediğimiz gibi, eğer doğal ortamlarında boşluklar var ise, köpekler çevre yerlerden gelerek buraları doldururlar ve kısa sürede buralarda üreyerek, bu alanın doyma noktasına ulaşıncaya kadar artarlar.Çok hızla artan nüfus ile problemimiz yeniden başlar.

Eğer köpekler kısırlaştırma, aşılama ve kulaklarına numaralı küpe takma işleminden sonra geldiği sokağa bırakılırsa hiçbir boş alan kalmaz ve buralara yeni köpekler de yerleşemez.

Eğer kısırlaştırma ve sokağa geri bırakma yeterli bir periyotta yapılırsa uzun dönem için iyi bir çözüm verir ve bu sayede güvenli ve sakin bir nüfus oluşturmanın yanı sıra insan sağlığını da tehdit etmez.Sorunun çözümü önümüzde.

İnsanı, hayvanı, çevreyi sevdiğini söyleyenlerde samimiyetlerini gösterirse bu sorun çözülecek.