Önümde 6 tane günlük gazete var;
Dünkü yayınlarındaki ortak yanları en arka kapak sayfalarında Sibel Siber'in renkli tam sayfa seçim reklamını yayınlamaları...
Demek ki Siber hanımın propaganda ekibi gerçekten de tüm Kıbrıs için hayati bir konu olan 'doğalgaz' ögesini ön plana çıkararak başlamışlar propaganda sürecine...
İki toplum arasında kriz yönetimi kurulması mesajını veriyor Sibel hanım...
Benim anladığım bu, ya da Sibel hanım bir kriz yönetimi kuracak ve bu konuda Rumlarla işbirliği yolları arayacak...
Ortak irade tırnak içinde verildiğine göre Rumlarla bir masa etrafında oturulup doğalgaz kaynakları için bir yol haritası belinlenecek...
Propagandanın ilk gününde doğru bir yaklaşım mı bu, bana göre evet...
Ama masadan kaçan bir tarafı doğal gaz için masaya oturtmak ne kadar basit, o da tartışılır...
...
Geçtiğimiz hafta içinde Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ile yaklaşık iki saat kadar görüşme imkanımız oldu konu genelde seçimlerdi...
Özkan bey de yayınlanan anketlerdeki ikinciliği kabul etmiş olsa gerek ki 'ikinci turda biz bu işi bitiririz' dedi...
Sadece Başbakan değil, camiadaki hemen herkes ikinciliği çantada keklik görüyor çünkü anketlerde ortaya çıkan genel sonuç bu...
Siber Siber 19 Nisan akşamı sandıktan ikinci olarak çıkacak ve 26 Nisan'da yapılacak ikinci tur seçimlerde ipi göğüsleyecek...
Demek ki birincilik hedefi filan yok, ikincilik korunsun, ikinci tura kalınsın gerisi sonradan gelir mantığı...
Bu bile CTP'nin şu anki ruh halinin bir tür eziklik içinde olduğunu gösteriyor...
...
Sayın Yorgancıoğlu'na sormuştum;
"Cumhurbaşkanı adayınızı nasıl belirlediniz" diye...
Şöyle cevapladı;
"Kazanma şansı bir yüksek aday olduğu için Sibel Siber'i tercih ettik..."
Özkan beyin inancı böyle elbette saygı duyarız, ama genel olarak CTP camiasının böyle düşünmediğini artık sağır sultanlar bile duydu...
Siber Siber bir marka olarak gerçekten iyi bir isim ama CTP'nin içinden önemli bir kesim tarafından hala sindirilemedi, bu da maskeli partililerin sayısının oldukça yüksek olduğunu gösterir...
Önce genel seçimlerde sonra yerel seçimlerde baş gösteren parti içi sıkıntıları da birlikte düşünürseniz bize göre Sibel hanımın ikinciliği garanti değildir...
Ama dışarıdan yani partili olmayanlardan da gelecek oyları da göz önünde bulundurmak gerekirse
ancak o zaman bir denge sağlanabilir...
Bu da CTP'nin değil daha çok Sibel Siber'in seçimi olduğunu gösteriyor bize...
Son genel seçimlerde karma oylarda rekor kıran Sayın Sibel bunu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de yansıtmak zorunda...
CTP'yi belki de son 20 yılda bir seçim öncesinde ilk kez bu kadar isteksiz görüyoruz...
Anket sonuçlarına genel başkan ve genel sekreter de dahil bir çok partili kurmay ve sempatizan sarılmış...
Parti gazetesi ikincilik sonuçlarını manşetten veriyor...
Köşe yazarlarının yorumlarında bile kazanma ruhunu hissetmiyoruz, günü kurtarmaya yönelik yazılar...
Hele de seçimlerden hemen sonra kapının ardında duran genel başkanlık yarışı...
Bu ruh ortamında ikinciliğe balıklama dalan bir parti...
Onlar parti içinden böyle görebilirler ama parti dışından bakıldığında bambaşka bir CTP var aslında...
Akıncı'nın nefesini enselerinde hissediyorlar mı diye de çok merak ederim doğrusu...
Son bir not;
Önceki gün Siber Siber’in seçim çalışmaları sırasında Doğancı’da vatandaşın büyük bir kısmının toplantı salonunu terk ettiğini öğrendik…
Üzüldük, çünkü Sibel Siber bunu hak etmiyor!
Ama şu da kesin bir şey ki bu tür eylemler Sibel hanıma değil tamamen hükümette olan ve başarısız sayılan CTP hükümetine karşı yapılmaktadır…
Umarız herkes kendi payına düşeni alır!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
 
Sayın Resmiye CANALTAY, dün Mağusa Suriçi muhtarı ile fena halde kapıştığınızı duyduk. Afet hanım için yapılan itirazı imzalamayınca kendisini mahkemeye vermekle tehdit etmişsiniz. Seçimler gelip geçicidir, seçim sonrasını da düşünmek ve kalp kırmamak lazım değil mi?
Sayın Serdar DENKTAŞ, dün Derviş beyin Dereboyu seçim ofisinin açılışında dışarıdan getirdiğiniz gençler ‘başkan Denktaş’ sloganları atmaya başlayınca UBP’liler buna fena halde fitil oldular bilesiniz. Ne gerek vardı ki öyle bir şova hala anlamış değiliz…
Sayın Özay ANDIÇ, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Derviş Eroğlu’nun seçim koordinatörü olarak görev başlamışsınız, hayırlı ve uğurlu olsun. Çok zorlu bir ay sizi bekliyor, sorumluluğunuz da çok büyük, Allah kolaylıklar versin…
Sayın Ekin ADADEMİR, seçimler öncesi Lefkoşa Dereboyu’nda 570 bin Sterlin ödeyerek bahçeli bir bina satın almışsınız ve anında kardeşiniz Sibel hanıma seçim ofisi olarak döşemişsiniz. Allah daha çok versin, zaten aile fertlerinin çabası olmasa bu iş epey zor gözüküyor…
Sayın Faiz SUCUOĞLU, önceki akşam Saray’daki seçim yemeğinde örgütlere hakimiyetiniz bir kez daha gözler önüne serilmiş. Genel başkanlık yarışında sizin için iyi bir not oldu değil mi? Şimdi sıra seçimlerde, Lefkoşa’da durumlar kritik ama imkansız değil…
Sayın Ersin TATAR, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile genel başkan adaylığı işlerini beraber yürütmek biraz zor olmuyor mu? Ülkede aramadık kurultay delegesi bırakmamışsınız. Ama partilileriniz ağırlı Cumhurbaşkanlığı seçimlerine vermenizi istiyorlar bilesiniz…
Sayın İbrahim BENTER, bir şube müdürünüz sırf Vakıflar İdaresi’ne karşı mahkeme kazandığı için görevden almışsınız. Hadi devlette anlarız da Vakıflar’da müşavir yaratmak biraz abes olmuyor mu?
Sayın Özel KADIOĞLU, son günlerde parti genel merkezi sizin örgüt kadar dolmuyormuş. Sizi döndürmek ve Derviş ile barıştırmak için neredeyse bütün partililer sıraya girmiş diyorlar. Bakalım daha ne kadar inat edeceksiniz?
Sayın Deniz GÜRGÖZE, bir kaç kişi eleştirdi diye siyaset ve seçim yazısı yazmama kararı aldığınızı üzülerek öğrendik. Bu kadar kolay mı pes edecektiniz yani? Eleştiriler bir yazarı daha da güçlendirir bunu asla unutmamak gerekiyor…
Sayın Kemal Deniz DANA, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gönüllü ve yürekten çalışan birkaç kişiden birisi olduğunuzu biliyor muydunuz? Zira bu sıralar maskeli partililer adeta birbiriyle yarışıyorlar. Mert adammışsınız doğrusu…
Sayın Mehmet HARMANCI, sinekle mücadele için alınacak olan ilaç ihalesinde bazı belediye meclis üyelerinin arka çıktığı yeni bir ilaç şirket için kulağımıza bir şeyler fısıldandı. Bu sıralar gözünüzü dört açmanız gerekiyor zira küçük bir söylenti bile başarılarınıza gölge düşürebilir…
Sayın Ahmet BENLİ, Gönyeli Spor Kulübü’nün kötü gidişatına dur demek için inisiyatif üstlenmeniz isteniyor. Hadi bu sene küme düştünüz ama bölge halkı seneye takımını yine süper ligde görmek istiyor. Hani nerede kaldı Gönyelili olmak ruhu?
Sayın Mahmut DOĞAN, yıllardır güneyden kuzeye kaçak yollardan sebze ve meyve getirildiği biliniyor da bir türlü bu işletmelerin isimleri deşifre edilmiyor. Seracılar Birliği Başkanı olarak bu konuda sorumluluğunuz çok fazla…
Sayın Hasan TAÇOY, 52’nci yaşınızı biz de kutlan sağlıklı ve mutlu nice seneler temenni ederiz. Dün akşam ki parti için eşiniz dillere destan bir sürpriz yapmış diyorlar. Camiada merak konusu olmuş…Allah mutluğunuzu artırsın…
Sayın Erbil ARKIN, Mağusa’ya çok büyük ve modern bir marina için kolları sıvadığınız söyleniyor. Zaten bu işi özel sektörden başka kimse beceremez. Umarız önünüze fazlaca bürokratik engeller çıkarmazlar…Hayırlı olsun….
Sayın Hasan ÖZTAŞ, önceki gün öğlen Lefkoşa’da dostlarla Galabalık’ta balık ziyafetinde görülmüşsünüz. İyi de balığın yanında niçin rakı yoktu diyenler var! Balıklar kahroldu desenize. Afiyet bal şeker olsun.
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:


------------------------------------------

Günün Fıkrası
 
247 oy
 
Ünlü diş hekimi Sam ve karısı 50. evlilik yıl dönümlerini kutluyorlardı. Sam birden eşine sordu: 
-Sevgilim, bu 50 yıl içinde beni hiç aldattın mı?
-O da nerden çıktı? diye sinirlendi eşi, cevabı öğrenmek istemezsin herhalde dedi..
-”İsterim” dedi Sam. “Lütfen anlat.”
-”Madem öğrenmek istiyorsun, evet, seni üç kez aldattım” diye cevap verdi eşi.
-”Kimlerdi bunlar?” diye sordu Sam.
-”İlki,” diye anlatmaya başladı eşi, “hani sen 30 yaşındaydın ve kendi kliniğini kurmak istiyordun ama hiç bir banka sana kredi vermiyordu. Sonra bir banka müdürü eve geldi; hiçbir şey sormadan tüm kağıtları imzaladı ve sen en modern aletlerle kliniğini açabildin.”
- Canım benim. Benim için kendini feda ettin demek. Benim sevgili karıcığım” dedi Sam. “Peki ya ikincisi?
“Hani 50 yaşında kalp krizi geçirmiştin ve kritik bir by-pass ameliyatı olman gerekiyordu ya, hiçbir doktor o cesareti gösteremiyordu. Her an ölebilirdin. Dr. Halery onca yoldan kalktı geldi, ameliyatını yaptı, seni hayata döndürdü” dedi eşi.
- Ah benim sevgili karıcığım. Hayatımı kurtarmak için kendini bir kez daha feda ettin, öyle mi? Peki üçüncüsü?
- Hatırlıyor musun, yıllar önce Diş Hekimleri Odası başkanı olmak istemiştin de 247 oy eksikti…