Önceki gün Yeni Düzen Gazetesi'nin manşeti;
"Çöpten enerji dönemi"
Bir zamanlar yatırımcının büyük umudu olan sonra pek de etkili olamayan ve siyasilerin rant kapısı hale gelen YAGA'nın başkanı Berkan Tokar'ın açıklamasıyda bu...
Tokar, Mart ayında ihaleye çıkılacağını ve işi alan şirketin 100 milyon Dolar yatırım yaptıktan sonra enerji üreteceğini ifade ediyordu...
Habere göre devlet bu şirketten belli bir süre elektrik satın alacak ve cebinden de kuruş çıkmayacaktı...
Bu haberde küçük de bir ayrıntı vardı;
Habere göre İçişleri Bakanlığı, Kıb-Tek ve Çevre Koruma Dairesi de bu projede yer alacaktı!
...
Burada Çevre Koruma Dairesi'nin altını çizmekte yarar var...
Bu daire Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı bir daire...
Bakan da Hakan Dinçyürek...
Peki bu haberin yayınlandığı aynı gün Bakan Dinçyürek nasıl bir açıklama yaptı;
"Hiç bir şart ve koşul altında katı atık ithaline izin vermeyeceğiz..."
O açıklamada da kelime aralarında bazı mesajlar veriliyordu, örneğin;
"En akılcı yöntemi bulmak ve ortak akılla hareket etmek..."
Bunun manası şudur;
Bu iş birileri tarafından kotarılmak istenmektedir ama bu yapılırken Çevre Bakanlığı buna Fransız bırakılmaktadır...
...
Çöpten enerji konusu bu ülkede yıllardır konuşulur...
Bilinen bir gerçektir ki çöpten enerji elde etmek için KKTC'deki çöpler yeterli değildir...
Bu da dışarıdan çöp ithal etmek anlamındadır!
Yani KKTC'nin çevre ülkelerinden KKTC'ye çöp ithal ederseniz ancak enerji elde edebilirsiniz!
Yani KKTC'yi bir çöp merkezi haline getirmek şarttır...
İşte Bakan Dinçyürek de bunu çok iyi bildiğinden 'hiç bir şart ve koşul altında katı atık ithaline izin vermeyeceğiz' diyerek tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur...
Bu da demektir ki bu proje Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı'nın bilgisi dışında YAGA'ya havale edilerek yapılmaya çalışılmaktadır...
...
Anlamadığımız konu şudur;
Sürekli uyum içinde olduklarını söyleyen hükümet ortakları çevre gibi hassa bir konuda bu konuyu daha önce niçin görüşmemiş ve mutabık kalmamıştır...
Hükümetinin bir kanadının yeni bir projeden bahsederken diğer kanadının bu projeye karşı durması nasıl bir uyumlu hükümet modelidir?
Daha da ileri gidersek;
Her Çarşamba günü toplanan Bakanlar Kurulu niçin bu tür projelerde uzaştıktan sonra kamuoyunun karşısına çıkmamaktadır?
İstihdam yaparlarken paşa gibi anlaşıp bundan siyasi rant elde ederken, 100 milyon Dolarlık bir ihale konusunda uzlaşa sağlayamayan bir hükümet sizce sağlıklı bir hükümet midir?
Bence 'tamam' değildir, sizi bilmem artık!   
 
 
“Umuttan bahsedenler biliyor mu?”
 
“Sevgili Levent Özadam,
Sizin Kalkınma Bankası ile ilgili yazdığınız  yazıları sürekli takip ettik.
Birde müracaat edip mülakata katılan bir kişinin neler yaşadığını anlatmak istedim.
Mülakata katıldıktan sonra 4 gün boyunca aramalarını bekleyip işe kabul edildiniz diye beklemek ne demek biliyorlar mı acaba..
Umut etmek..Umuttan bahsedenler biliyorlar mı..
KHK'nun yaptığı gibi diploma tarihi, yabancı dil bilgisi, kılık kıyafet konuşma ve iş tecrübesi değerlendirilip sıralama yapılsa sonuç yine ayni olur muydu acaba.
Alınan isimler belli dedikodularına rağmen hak ettiğini düşünmek ve olacak diye inanmak. Partilerin yaptığı bu haksızlık yüzündendir ki bu ülkede hiçbir gelişme olmayacak.
Hiçbir umut, hiçbir gelecek olmayacak.
Adaletli davranmışlarsa vicdanları rahat olsun…”
 
(Bir okur)
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Metin KARADERİ, Personel Dairesi müdürü olarak İçişleri Bakanlığı Nüfus Kayıt Dairesi’ne yapılan yasa dışı görevlendirme konusunda yasal bir işlem başlatıp başlatmadığınız merak konusu olmuş. Bu konuda kamuoyunu bilgilendirmekte yarar görüyoruz…
Sayın Erden ESENYEL, Sönmezler Ocağı Başkanı olarak yıllardır 6 TL’den ödenen bina kirasının 200 TL’ye çıkarılmasına tepkinizi anlamak çok güç. Sonuçta orada bir ticaret yapılıyor ve kazanç elde ediliyor. Yakıştıramadık doğrusu!
Sayın Aziz GÜRPINAR, 17 belediyenin çalışanlarının sosyal haklarını devlete yatırmamasından dolayı mağduriyetler her geçen gün artıyor. Bu arada acil bir önlem almazsanız borçlar katlanacak ve içinden çıkılmaz bir duruma gelecek.
Sayın Faiz SUCUOĞLU, 2010 yılındaki sel baskını sırasında Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin içler acısı durumunu bir kez daha hatırlatmakla iyi ettiniz. Ama asıl konu edilmesi gereken bizce aynı gün 8 vatandaşımızın ölmesi olmalıydı. Bu olayın perde gerisi şimdiye kadar bir türlü aralanmadı…
Sayın Yüksel ÇELEBİ, büyük oğlunuzun da Dikmen’de dağıtılan kırsal kesim arsalarından alması konusunda şikayet mesajları geliyor. Eğer dağıtım adil olarak yapıldıysa bir sorun yok. 40 yıl sonra aileden birinin arsa alması garip gelmemeli değil mi?
Sayın Prof. Bedri ÇETİNEL, Kıbrıs Türk basınında Akıncılar doğumlu olarak anılmanız biraz canınızı sıkmışa benziyor. Bu haberi basına servis eden arkadaş acaba neden Atlılar köyü doğumlu olduğunu atladı. Bu arada dünya çapındaki başarılarınızdan dolayı tebrik ederiz.
Sayın İbrahim BERTER, Vakıf malları üzerinde gazino ve gece kulübü işi yapan işletmelerin kazan kaldırmak üzere örgütlendiklerini duyduk. Sözleşmeleri bitmeye yakın sokağa da dökülecekleri söyleniyor. Acaba biraz hayır işi yapsalar bu karardan vazgeçer misiniz?
Sayın Doğuş DERYA, seçim propaganda ekibinin başarısızlığı konusunda yerden göğe kadar haklısınız. Daha vakit varken seçmenin nabzına giremeyen kimse artık bu ekip hemen uzaklaştırılmalı…
Sayın Ersin TATAR, bir televizyon sahibi vekilin devletin televizyonunu eleştirmesi çok da etik durmuyor. Ha keşke siz kanal olarak meclis oturumlarını canlı olarak yayınlasanız da sorun kökünden çözülmüş olsa değil mi?
Sayın Hüseyin GÖKÇEKUŞ, bir üniversitemiz servis araçlarının gümrükte çürüdüğü konusunda aylardır açıklama yapıyor ve sizden hala tek kelimelik bir açıklama gelmedi. Onlara siz sahip çıkmayacaksınız da kim çıkacak?
Sayın Metin GEZİCİ, KKTC’de yaptığınız Cumhurbaşkanlığı seçim anketi bir hayli ilgi görü de partileri de birbirine düşürdü. Bu arada hangi siyasileri mahkemeye vereceğiniz de merak konusu olmuş diyorlar…
Sayın Kudret ÖZERSAY, Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmaları bir yana diğer yandan da artık yeni siyasi oluşum konusunda çalışma yapıyor musunuz? Bu kadar yoğun ilgiden sonra artık sizin bu sizin boynunuzun borcu olmuştur.
Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, vatandaşın xanax gibi uyuşturucu içeren ilaçlara yoğun ilgisi konusunda hassasiyetinizi tebrik ederiz. Ancak buna çok şaşmamak lazım çünkü vatandaş artık yaşadığı sorunlardan boğuldu ve bu yönteme yöneliyor. Durumlar içler acısı.
Sayın Nihat ŞENCAN, çalışanların ek mesai haklarına sahip çıkmanız bir sendika olarak elbette görevleriniz arasında. Ama bazı hastanelerde ek mesai çetelerinin peşine de düşmekte yarar var. Zira büyük bir camianın başarılarına gölge düşüyor…
Sayın Tolga ATAKAN, hafta sonu yapılacak olan derbi maçın heyecanının şimdiden başladığını söylüyorlar. Kadıköy’de maçlar hep zor olur ama sanki de bu kez ortaya yeni bir bayrak dikilecek gibi görülüyor değil mi?
Sayın Mehmet KERMEOĞLU, kısa bir süre önce açtığınız kebap salonuna rağbet en yüksek seviyedeymiş. Demek ki çok yakında şubeleri de açmaya başlarsınız değil mi? Hayırlı işler bol kazançlar dileriz…
 


GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 


----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Günün Fıkrası
 
Düşünce tarzı

Sınıfta öğretmen sormuş:
- Dalda üç kuş var, birini vurdum kaç tane kalır?
Çocuk cevaplamış:
- Hiç kalmaz örtmenim.
- Olur mu oğlum, demiş öğretmen,
- 2 tane kalır.
- Olmaz öğretmenim, demiş çocuk,
- Siz birini vurunca diğerleri aptal değil ya sesten ürküp kaçarlar...
Öğretmen şaşırmış ve:
- Aferin oğlum, cevabın yanlış ama düşünce tarzını beğendim, demiş. Sonra çocuk, - Öğretmenim, ben de size bir şey sormak istiyorum. Karşıdan üç tane bayan geliyor, üçü de dondurma yiyor, ama biri yalayarak, biri ısırarak, diğeri de emerek yiyor dondurmayı. Sizce bunlardan hangisi evlidir?
Öğretmen kızmış ama, cevap veremedi dedirtmemek için belli etmemiş.
- Emerek yiyen evlidir, demiş. Çocuk:
- Olur mu öğretmenim ne alakası var, parmağında yüzük olan evlidir, demiş.
- Ama düşünce tarzınızı beğendim.