Sevgili okur; son kırk yıldır kötüye doğru ilerleyen bu ada yarısı, son 2 yılda, ilerleyişini akıl almaz bir biçimde hızlandırarak devam ettiriyor. Zaten buraya kadar hepimizin malumu, hatta bire bir yaşayarak görüyor, her türlü zorluğunu iliklerimize kadar hissediyoruz.
* * *
Bu kötüye doğru gidişin, kötü yönetimle değil bile isteye, planlı ve adım adım olduğu, gayet göze batar bir vaziyet olduğu ortada. Peki siz bunu görüyor ve anlıyor musunuz? Durup biraz resmi inçelediğinizde, ki bunun için sanat eleştirmeni olmak gibi bir mecburiyetiniz yok. Bu kadar halklar karşıtı, bu kadar halka hizmet alanlarının sermayedarlara peşkeşi, bu kadar yandaş hesabı, size bir çok şeyi anlatıyor olmalıdır.
* * *
Aleni yapılan partizanlıklar, mafya devlet ilişkileri, baronlara peşkeş çekilen kamu, üretimin neredeyse kutup yıldızı kooperatiflerin bile isteye batırılması ya da bunun için çaba sarf edilmesi, halkın can damarı kültür sanatın karanlığa itilmesi, kamu sağlık kurumlarının içi boşluğu, eğitim yuvalarının artık kara zihinlerin doğum yeri haline getirilmesi. Halkların artık iyiden iyiye bir birleri ile olan tüm diyaloglarının, ya çıkara ya da mecburiyete kadar indirgeyen bireyselcilik aşılanması, bizi daha da çaresizliğe itmesi gibi.
* * *
Tüm bunlar yapılarak, daraltılan haklardan doğan boşluklar, ne veya kimler için açılıyor? Yani bizi neye hazırlıyorlar ki tüm bu kötülüğü bize yapanların, gelecek olana şükür dedirtecek halleri? Gerçekten son günler de kafa kurcalayan bu durumun sonu, çok da aydınlık durmuyor açıkcası.
* * *
Düşünün ki en basit örnek verecek olursak, biz KKTC’yi tanıtacağız değip bayrak rozetler takanların, dünyanın güç odaklarından biri olan Rusya’nın yetkilisi ilk kez resmi bir açıklamada, KKTC’yi söylüyor tüm dünya basınının gözü önünde ve bu bayrak rozetliler, tek bir açıklama yapmadan sinip kalıyorlar.
* * *
Bunun nedeni çok açık aslında, nerede ise dünyanın tüm karanlık işlerinin geçit noktası bu ada yarısının, tanınmasını kimse istemiyor da ondan. Uluslararası hukuk burada dönen tüm bu karanlık işlerin, açığa çıkartmakla kalmaz, tüm bu oyunları durdurur. Ve daha da önemlisi bu ada içerisinde, işlenen tüm suçlar cezasız ve ya çözümsüz kalamayacağı aşikar olduğundan istemiyorlar, bu ada yarısının yaşayanları biz halkları, bir çözümle iyileştirmeyi ise hiç istemiyorlar, sebebi net ve açıktır! Bizi sevmiyorlar.

Çünkü imzalar çoktan atılmıştı, çözüm çözümsüzlüktü ve öyle kaldı. Peki şimdi bu kadar hızlı bir biçimde bizi neye hazırlıyorlar?

Behiç Anibal….