Nijerya’nın Ankara Büyükelçisi’nin kulakları çınlasın…

Kendisi geçtiğimiz aylarda bizzat buraya gelerek bazı üniversiteleri ziyaret etmiş ve bunların hepsinde de okul yöneticilerini uyarmıştı!

“Okula kayıt yaptırıp da devam etmeyenleri sınır dışı edin” diye…

Düşünün bir kere bir ülkenin Ankara Büyükelçisi kendi ülke insanının durumunu çok iyi bildiği için başka bir ülkeye uyarıda bulunuyor…

Ne diyor!

İpin ucunu bir kere kaçırırsanız tepenize çıkarlar…

Uyuşturucu işi artık onlardan sorulur…

Fuhuş sektörünü ele geçirirler…

Ülkenin en büyük ve güçlü çetelerini onlar oluşturur ve kirli bütün işlerin arkasında ardık onlar olur!

Yani normalde başka bir ülkede olsa böyle bir adamı öpüp başlarına koyarlar…

Sonra da hiç gecikmeden önlem alırlar!

Bizim yapmadığımızı yani…

Peki biz ne yapıyoruz?

93 bin öğrencimiz var diye böbürleniyoruz!

Ve bu eğitimde yutturulmaya çalışılıyor…

Kimler tarafından?

Bizim yöneticilerimiz tarafından…

Türkiye’li politikacılar tarafından!

Dün gazetelerde vardı…

93 bin öğrencimiz vardı ama bunların 20 bini okula bile gitmiyor!

Kaldı mı şimdi elimizde 73 bin öğrenci…

Irkçı değiliz, insan haklarına saygılıyız, evrense değerlere de bağlıyız…

Ama bir ülkenin Büyükelçisi bile bizi uyarma gereği duyuyor ve olası tehlikelere karşı önlem almamızı istiyorsa ve bizimkiler bunu yapmıyorsa burada ciddi bir yönetim boşluğu var demektir!

Hangi ülkeden olursa olsun gelip adam gibi okuyan tüm öğrenciler başımız üstüne…

Hepsi evladımızdır, kardeşimizdir!

Ama çeşitli üniversitelerde kayıt yaptırıp da okula gitmeyen 20 öğrenci varsa bunların da bir çoğu potansiyel suçlu demektir…

Son aylarda polis bültenlerindeki uyuşturucu haberlerine bakın!

Bir çoğunun ardında bu öğrenciler var…

Bıçaklama, yaralama ve cinayetlere bakın!

Yine bu öğrenciler başı çekiyor…

Neredeyse bütün sokaklarda bunlar var!

İnsanlar yanlarından geçmeye bile korkmaya başladılar…

Doğrudur…

Bir zamanlar lokomotif sektörümüz turizmdi ama!

Şimdi üniversiteler onun önüne geçti…

Bu işte de iyi para var ki her önüne gelen üniversite kuruyor, izin için her türlü torpili kuruyor!

Kimi bu izinleri satıyor kimi de kendi çapında bir üniversite binasını anında yükseltiyor…

Biz de ne kadar çok üniversite o kadar çok öğrenci mantığıyla gidiyoruz!

Gelen öğrenci altın yumurtlayan tavuk ya…

Yeter ki para kazandırsın!

Kazandırsın elbet, ülke ekonomisine de büyük katkı ama…

Ya kalite!

Bu kaliteye kim önem veriyor…

Eğitimin kalitesini kim denetliyor!

93 bin öğrencimiz var diye böbürlenenlerin ister buradan ister dışarıdan olsun…

Kalite yoksa bu iş fazla gitmez!

Potansiyel suçlular meselesi de cabası…

Çöpümüz mü arttı yani!

Çöpten elektrik üretme projesi…

YAGA açıkladı bu konuda bir çalışma varmış!

Hatırlarsanız böyle projeler yıllar önce de gündeme gelmişti…

Ama fizibl olmadığı için hiçbir proje sonuçlanmamış ve bunun için de KKTC’de toplanan çöplerin bunun için yeterli olmadığı ileri sürülmüştü!

Şimdi demek ki nüfus epey arttığı ve buna bağlı olarak da çöp atıkları da bununla paralellik gösterdi ve bu proje bir kez daha gündeme geldi…

Ya da geçmiş yıllarda olduğu gibi bu kez de başka ülkelerin de çöpleri burada bir yerlerde toplanacak…

Anlayamadığım şudur;

KKTC olarak güneş enerjisine yaktın bir ülke olarak niçin güneşten değil de çöpten çubuktan elektrik üretme sevdalısıyız!

Bu arada ülkemizin bazı bölgelerinin rüzgar enerjisine çok uygun olduğu bunların raporlandığı bilinirken…

Gazetecilik ve propaganda!

Bazı gazetelerde yayınlanan referandum reklamları hala tartışıladursun Basın-Sen de bu konuda bir basın bildirisi yayınladı, başlık da hayli ilginçti…

Gazetecilik propaganda haline dönüştürülemezmiş!

Güleyim mi ağlayım mı ben de şaşırdım…

Acaba bu arkadaşlar özellikle bası basın gruplarının hem Kıbrıs müzakerelerinde hem de siyasette borazancılık görevi yaptığını bilmiyorlar, görmüyorlar mı!

Tabi ki biliyorlar…

Ama işte bizde işine gelince öyle olunca gelmeyince de böyle olabiliyor!

Devlet kurumlarında çalışan gazetecilere sahip çıkan örgütlerin artık özelde çalışanların haklarını arama zamanı gelmedi mi…

Biraz onlara bakın Allah için!

“20 gün yatırım yapıyorlar…”

“Sayın Özadam,

Geçen hafta içinde temizlik ve güvenlik şirketlerinde istihdam edilen çalışanların hakkını savunan yazınızı büyük beğeni ile okuduk…

Biz bir grup temizlik şirketi çalışanı olarak çok mutlu olduk.

Meğerse bu ülkede ezilen, sömürülen insanların da ardında birileri olduğu, onların sorunlarına parmak bastığı için.

Bizim çalıştığımız şirkette de adam kayırma ve hak yeme var.

Tüm çalışanlar aynı şartlarda çalıştığı için bazılarının sigorta primi yatırımı 30 günden yapılırken bizim de içinde bulunduğumuz grubun ise 20 günden yapılıyor.

Maksat üç beş kuruş daha yatırım yapmak.

İnanın ki 3 yıldır aynı şirkette çalıştığımız halde tek bir devlet görevlisi bile denetime gelmedi, bizim haklarımızı sormadı.

Şikayetimize yazınızda yer verirseniz seviniriz.”

(İsmi mahfuz)

MESAJ KUTUSU

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Tuzla’dan vatandaşlar aradı bugün itibarıyla tam 8 gündür bölgelerine su verilmiyormuş. Konuyu size de aktardıklarını ama bir sonuç alamadıklarından sitem ettiler. Yani bölge halkı için bir iki telefon görüşmesi yapsanız fena mı olurdu!

Sayın Kemal YILMAZ, bölgenizde bulunan ve yıkılması istenen bungalovlar konusu yüzünden bunalım yaşadığınızı öğrendik. Bu işler genelde hep iki ucu kirli değnek misali olur değil mi! Yasalara bakın ne diyorsa uygulayın deriz…

Sayın Kemal Deniz DANA, genel sağlık konularında Ankara’ya göndermek için önemli bir dosya hazırladığınızı ve bununla birlikte yeni politikaların da belirleneceği haberini aldık. Bir de şu Lefkoşa Devlet Hastanesi projesini başlatabilirseniz son yılların en büyük icraatının altına imzanızı atmış olacaksınız…

Sayın Besim TİBUK, Gönyeli kavşağında 30 dönüm kadar arazi satın aldığınızı ve buraya da dev bir otel inşa edeceğiniz konuşuluyor. Özellikle arazilerini size satanlar hallerinden pek mutlu görülüyorlar, hayırlısı olsun artık…

Sayın Ahmet TOLGAY, bazı yayın kuruluşlarındaki meslektaşlar Çağatay’ı anma töreninde sizin konuşmanızı her nedense vermedi ama orada bulunanlar anlattığınız iki anıyı dinlerken nefeslerini tuttular. Çok fazla kafaya takmayın deriz bizde meslek dayanışması genelde hiç olmaz…

Sayın Serdar DENKTAŞ, kabinedeki arkadaşlarını arasında isminiz artık gizi başbakan olarak anılmaya başlandı. Ortağınızın bazı bakanları bile sohbet toplantılarında sizden övgüyle bahsediyor. Bu arada vatandaşlık konusunda biraz hız kesmek gerekmez mi!

Sayın Mehmet TATAR, sağlık durumunuz konusunda bir açıklama yapsanız herkesin yüreği rahatlayacak ama bu konuda sessizlik olunca da her kafadan bir ses çıkıyor ve bu da vatandaşa olumsuz yansıyor. Umarız sağlık ve sıhhattesinizdir…

Sayın Sibel SİBER, ülkede bulunan biri devletin iki elektrik santrali vatandaşı zehirlemeye devam ediyor. Ne yazık ki devletin ilgili birimleri de asgari ücret ceza kesmekten öte bir şey yapmıyor. Bu konuda inisiyatif üstlenmeniz isteniyor…

Sayın Turgay HİLMİ, sizin gibi bir Kıbrıs sevdalısını da küstürüp sanatsal etkinliklerde veda kararı aldırdılar ya artık söyleyecek hiçbir şey bulamıyoruz. Oysa bu kadar katkıdan sonra başka ülkelerde omuzlarda taşınırdınız. Yine de pes etmeyin, mücadeleye devam deriz…

Sayın Zuhal KESKİNER, DP kadın kolları olarak ilk kez vatandaşa kitap verdiniz ya umarız bu tüm etkinliklere yansır. Zira bizim ülkede sosyal medyayı kullanma oranı kitap okuma oranını çok gerilerde bıraktı…

Sayın Ferdi Sabit SOYER, bu ülkede niçin ekonominin konuşulmadığı konusunda eleştirilerinizde yerden göğe kadar haklısınız ama olmayan bir şeyin de konuşulup gündem olması biraz saflık olur değil mi!

Sayın Talip ATALAY, Türkiye ve dünyada bir çok katliam olurken tek bir açıklama yapmayıp Rusya’daki patlama sonrası konuya duyarlılık göstermeniz kamuoyunda pek manidar görüldü. Acaba Ortodoks oldukları için olabilir mi diyorlar!

Sayın Sunat ATUN, elektrik üretimini güneş enerjisi ile sağlayanların bundan böyle devlete elektrik satabilecek olması geç de olsa doğru bir karardı. Bu karardan sonra ülkenin genelinde güneş enerjisi tercihi mutlaka çok daha fazla olacaktır…

Sayın Güvenç CANTAŞ, hayırdır son günlerde gazetenin orta sayfası hayli renklendi ve modellerin şuh pozları fazlalaştı. Acaba diyoruz yaz geliyor diye mi ortalığı çiçek bahçesine çevirdiniz. Zaten başka ne amacınız olabilir ki!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, bu hükümetin verdiği vatandaşlıkların isimlerini alamamaktan şikayetçi oldunuz ama aslında bir bakanlığa uğrasanız ve kahve içseniz liste anında size iletilecektir. Denemekte yarar var değil mi…