Annan Planı referandumunun gerçekleştiği 2004 yılında doğanlar bugün 20 yaşında.

Annan Planının referandumundan bugüne kadar geçen 20 yıllık sürede ne değişti

diye sorsak tüm tarafların söyleyeceği mutlaka birşeyler olur, Kıbrıs Türkü hariç.

Geçen koskoca 20 yılda Kıbrıs Türkü için değişen hiçbir şey olmaması acıdır.

Annan Planın üzerinden geçen 20 yılın üzerinden tek kazanamayan taraf Kıbrıs

Türk’ünden bir başkası değil.

Annan Planı sürecine doğrudan ve dolaylı dahil olan tüm taraflarca da kandırılan yine

acıdır ki, Kıbrıs Türkünden bir başkası değil.

Türkiye dahil tüm tarafların belirli kazanımlar elde ettiği Annan Planı sürecinin tek

kaybedenin Kıbrıs Türkü olduğunu söylemek ise iddialı bir yorum olmaz.

Kıbrıs Türkünün kafası karışık, vicdanı yaralı.

Kıbrıs Türkü geleceğini nerede görmek istediği sorusuna bugün net cevap veremiyor

çünkü inancı kalmamış, hep kandırılmış.

Dünya tarafından kandırılması bir yana, siyasi yelpazenin sağı ve solunu parselleyen

ülkesinin iki büyük partisi olan UBP ve CTP tarafından da yeni bir vizyon yerine eski

ezberler ve popülist politikalar ile hala daha kandırılmasını artık hazmedemiyor

Kıbrıs Türkü.

Kıbrıs Türkü, Annan Planı referandumunun 20’nci yılını renkli ve süslü sloganlar ile

kutlayıp rol çalmaya çalışan CTP’ye de, çözüme dair vizyon ve müzakereler

gündeme her geldiğinde ezber bozma refleksini geliştiremediğinden her seferinde

kafasını kuma gömen UBP’ye de, ne inanıyor, ne de güveniyor artık.

Geçen 20 yıllık sürede sahi gerek CTP, gerekse UBP ve diğer küçük partiler ne

yaptı?

Hiç düşündünüz mü, peki hiç sorguladınız mı?

UBP ve CTP, Kıbrıs Türkünün kandırılmasını, “evet”den yana iradesini ortaya

koymasına rağmen hiçbir kazanım elde edememesinin mücadelesini birilerini ve bir

yerleri suçlayarak ve bunun üzerinden popülist politikalar ile oy devşirmeye

çalışmanın da Kıbrıs Türkünün iradesine ihanet olduğunun farkına varmalı.

Devleti doğru ve adil yönetme noktasında nasıl ki sınıfta kalmıştır Kıbrıs Türk siyasi

partileri, Annan Planı referandum sonuçları ve sonrası özelinde de ortaya yeni

hiçbirşey koymayarak sınıfta kalmışlardır.

Özellikle de UBP ve CTP.

UBP ve CTP özel örneğinden geçen 20 yılın kısa bir muhasebesini yapmak ise

herhangi bir başka partiye destek olarak da düşünülmemeli çünkü bir acı gerçek

daha var ki geçen 20 yıldan beridir ve önümüzdeki 20 yılda da mecliste yarattıkları

statüko ile Kıbrıs Türkünün iradesinin üzerine ipotek koyarak söz sahibi olmayı

sürdürecek olan yine UBP ve CTP’den bir başkası değil.

Öncelikle yeni bir politik dil inşa etmede beceriksizliğin daniskasını yaşamışlar ve

hala daha da yaşamaktadırlar.

Daha genel bir bakış açısı ile yazarsak eğer, geçen 20 yıllık sürede Annan Planı

referandum sonuçlarından dersler çıkarıldı mı?

Hayır.

Daha açık sorarsak Kıbrıs Türk solu ve sağı, Annan Planı referandum sonuçlarından

çıkan mesajı anladı mı ve/veya anlamak istedi mi?

Hayır.

Nisan 2004’te adanın kuzey ve güneyinde yapılan referandumlar ile oylamaya

sunulan Annan Planına, Türk tarafında % 64,91 oranında “evet” oyu çıkmasına

karşın Rum tarafından ise % 75,38, 39;i oy oranı ile red edilmesinin Kıbrıs Türk

siyasetine verdiği ödevi ne UBP ne de CTP anlamadı.

Derin bir sessizlik ya da sloganlar ve dostlar alışverişte görsün eylemcikleri ile

görünür kılınma veya rol çalmanın ötesine geçemeyen bir UBP ve CTP, Kıbrıs

Türkünün kaderi artık olmamalı.

Alternatifleri olmamasının verdiği şımarıklık ve eylemsizliklerinden de Kıbrıs Türkü

usanmanın ötesinde, artık kızgın.

En basit ifadesi ile soracak olursak, Kıbrıs Türk sağının büyük aktörü UBP kuzeyden

çıkan sonuca göre, Kıbrıs Türk solunun büyük aktörü CTP ise güneyden çıkan

sonuca göre gerek iç gerekse dış politikalarını gözden geçirip, yeni bir vizyon ile

ortaya Kıbrıs Türkü için yeni bir siyaset koyabildiler mi?

Acıdır ki, hayır.

Tüm dünya tarafından kandırılmak ne kadar vicdanını acıtmış ise Kıbrıs Türkünün,

UBP ve CTP başta olmak üzere tüm siyasi partilerin Annan Planı referandum

sonuçlarından dersler çıkarmaması da bugün hala Kıbrıs Türkünün vicdanını

kanatmaya devam ediyor.

Ölü toprağına sığınmayı ya da süslü sloganlar ile rol çalmayı bir kenara bırakarak

geçen 20 yıllık sürede nereden nereye geldiklerinin hesabını vermeli UBP ve CTP.

Dünyaya elbette kızmalıyız ama daha çok da Kıbrıs Türk siyasetinin aktörlerine

kızmalı Kıbrıs Türkü.

Geçen 20 yıllık sürede tek bir acı gerçek var.

20 yıl önce UBP ve CTP ne idiyse bugün de öyle ve korkarız ki 20 yıl sonra da aynı

olacaklar.

 

 

MESAJ KUTUSU

 

Sayın Hakan DİNÇYÜREK, maden sularındaki bor maddesi konusunda hemen her kesim konuştu ama Sağlık Bakanlığı’ndan ses seda çıkmadı. Vatandaş toplumun genelini ilgilendiren sağlık konularında daha fazla hassasiyet göstermenizi bekliyor, konuyla ilgili yoğun mesajlarınız var...

...

Sayın Serhat AKPINAR, siz artık sıradan bir akademisyen değil milletin vekilisiniz. Okul çalışanlarının yaşadıkları sorunlara eskisinden çok daha fazla ilgi göstermeniz gerekiyor, yılan hikayesine dönen sorunlara odaklanıp köklü çözümler üretmeniz gerekiyor!

...

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, partinizin başlattığı siyaset akademisi çalışmaları parti içinde hayli ilgi gördü ama özellikle gençler verilen derslerde niye sadece Kıbrıs sorununa odaklanıldığını soran mesajlar gönderiyor. Kasaba politikacılığından kurtulma zamanı artık gelmedi mi?

...

Sayın Suat YELDENER, bir zamanlar uzman olarak yurt dışından getirilip önemli görevlerde bulunan bir şahıs olarak şimdi sessiz sedasız olarak görevden alınınca haliyle haklı olarak sitem dolu açıklamalarınızı üzüntü ile öğrendik. Bizim devlet erkanı ne yazık ki kendinden daha dolu ve bilgili olan insanları makamlarda görmek istemiyor!

...

Sayın Metin FEYZİOĞLU, şampiyon melekler anısına Büyükelçilik duvarlarına yerleştirilen resimler ailelere mutlu ve duygusal anlar yaşattı. Hem KKTC tarihinde bir ilki yaşattınız hem de acılı ailelerin yarasına bir nebze olsun merhem oldunuz, hassasiyetinizden ötürü teşekkür ederiz...

...

Sayın Dursun OĞUZ, hükümetiniz yeni yılın hemen ertesinde ülke genelinde sosyal konut projelerinin başlatılacağı müjdesi vermişti ancak değil sosyal konut bu konularda açıklamalar bile vatandaşa esirgenir oldu. Millet ev sahibi olmak için hesap kitap yapıyor bari olmayacağını söyleyin de o defteri kapatsınlar!

...

Sayın Ayhan KILIÇASLAN, YDP kurultayına artık kısa bir süre kala parti içi muhalefeti yoğunlaştırdığınızı elinizdeki bazı belgeleri partiye dağıttığınız konuşulmaya başlandı. Bu arada kurultay sonrası partinin bölünme riskinin her geçen arttığını da ifade ediyormuşsunuz, merak etmeyin hükümette olan partiler genelde dağılmaz...

...

Sayın Ahmet TUĞCU, sendika başkanı olarak yaz aylarında elektrik kesintilerinin yoğunlaşacağı yönündeki uyarılarınız umarız hükümet tarafından dikkate alınır aksi taktirde kavurucu yaz sıcaklarında zaten kızgın olan vatandaş tamamen çileden çıkmaz,  değil mi?

...

Sayın Ertuğrul TOROSLU, pek muhterem pederinizin vefatını geç de olsa üzüntü ile öğrendik. Merhuma tanrıdan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağılıklı uzun ömürler nasip etsin. Ne mutlu ki rahmetli ülkeye sizin gibi hayırlı evlatlar yetiştirmiş...

...

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, Sivas’ta kangalların hışmına uğrayınca şimdi de bundan böyle Alman değil Japon VAR hakemi istemeye başladığınız söyleniyor. Hani bir laf vardır ya son dakika penaltıları ile gülenler sonuçta yine son dakika penaltıları ile hayal kırıklığa uğrarlar, hadi bakalım gelmiş geçmiş olsun...

...