Gerçekten bu hükümetlerin varlığı mı zor, varlık sebepleri mi, yoksa onları seçenlerin çıkar ilişkilerinden doğan, karanlık mı zor? Bu ada yarısında yaşamak mı? Yaşama tutunabilmek mi? Emeğin, barışın, huzurun, geleceğin, sağlığın, kültür sanatın, eğitimin gözümüzün önünde, yok oluşunu izlerken, bu olan bitenin çirkefinde, nefes alabilmek mi zor?
* * *
Seçim öncesi çok yazdık çizdik de laf anlatamadık, bu ülkede yapılan, yapılacak olan ve de yapmayı planladıkları hiç bir şeyin, ne vatan sevgisi ile bir alakası var, ne bu cumhuriyetin devamı ile alakası var, ne bu ülkenin çocuğu, kadını, emekçisi, hayvanı, doğası ile alakası var. Bu tamamen getto yönetiminin, SS’lerinin keyfi ile alakalı bir çile. Bitmek bilmeyen, saldırı, yaratılan kaos ve SS’lerin emir heyetinin halkına ihaneti durmadan devam ediyor.
* * *
Gerçekleşen gelişmeler gösteriyor ki, hükümetin girmiş olduğu kriz tamamen bir tiyatro, karşı gelemedikleri emirleri, istifa yolu ile bertaraf etme entrikalarından başka bişey yok. Şimdi bu seçmene şunu sormak gerek, vaat edilen neye ulaştınız tam 40 yıldır, neye dayanarak ve hangi değerleri düşünerek sandıklara gittiniz. Hangi iktidar için oy kulandınız?
* * *
Kurulan hükümetlerin kaç kere, açığa çıkan yalanlarını örtmek için, sizleri görmezden gelerek, yine sizlerin iradelerini sandığa gömdüler? Üstelik kendileri gayet pastadan büyük payı yerken, seçmenini karanlığa iterken, sandığa gömülen umutlarınız, geleceğiniz, sağlığınız, eğitiminiz, kültürünüz, sanatınız karanlıklar içinde iken, hangi vaadin payınıza düşeni aldınız?
* * *
Ben söyleyeyim, sermaye her bir vaadi aldı, bizden sağlığımızı aldılar, eğitimimizi aldılar, enerjimizi aldılar, yol güvenliğimizi aldılar, can güvenliğimizi aldılar vs ne varsa bir halkı, halk yapan her bir şeyi sermayedarlara peşkeş çekip, hepimizi o sandıkların karanlıklarına gömdüler.
* * *
Ve şimdi oturun, geriye doğru bir yaslanın ve izleyin tiyatroyu, bakalım kim Sezar kim Brütüs. Bakalım halk ne kazanacak, bakalım kim neyi feda edecek. Gerçi sonuç belli her halükarda halklar feda edilecek, hep böyleydi ve yine hep böyle kalacak, eğer ki sorgulamayı başlatmazsak.

Behiç Anibal…