İnsan öldüğünde en yakınının, en sevdiğinin unutma süresi 18 aymış.

Yani 18 ay sonra acı diner ve  sizi güzel  bir anı olarak anımsarmış.

Düşününce içi acıyor insanın .Değer verdiklerimizin, sevdiklerimizin,bizi 18 ay sonra unutacak olması üzücü geliyor açıkça.

İyi bir okul ,İyi bir eş,rahat bir iş,  bir ev, bir araba, emeklilik hayalleri, derken bir bakıyorsunuz hayatın sonuna gelmişsiniz.

Lakin bizim yaradılış sebebimiz iş,eş,araba, ev, bahçe değil ki...Açıkça bunlar dışında bir nedeni olduğuna inananlardanım.

Hiçbir değer üretmeden, iz bırakmadan yaşanan bir hayat 90 yıl değil  900 yıl olsa ne yazar ki?18 ay da unutulduktan sonra...

İnsanın yetiştirdiği ve insanlara faydalı olan öğrencileri olmalı, yazdığı bir kitabı olmalı  , ya da yazmaya niyetlendiği.Tanımadığı, adını bile bilmediği insanlarda iz bırakmışlığı olmalı...İnsanın kalbine dokunmalı, dertleşmeli, arkadaş olmalı. Sorunlarını karşılıksız çözdüğü insanlar biriktirmeli hayatında.

Velhasıl kelâm, eşyaya ve kula kul olmak değil, iyi ve verimli bir insan olmak önemli ...

Zaman çok hızlı akıp gidiyor ve biz zamanın nasıl da hızlı geçip gittiğinin farkında değiliz.

Geçtiğimiz Cumartesi  günü Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın 100.doğum yıldönümüydü.

Ailesi büyük lideri ölüm yıldönümü ile değil doğum yıldönümü ile de anmanın daha değerli olduğunu düşünerek Toros 100 yaşında etkinliği düzenledi.

Etkinlik Rauf Denktaş Üniversitesinin restore ederek ülkeye kazandırdığı Mısırlızade Sinemasında gerçekleşti.

Bu hafta ne tesadüf ki 2. kez oraya gitme şansını buldum.

Geçen hafta Kıbrıs Türk Tiyatrolarının sahne alan yeni oyunu içinde ailece oradaydık.

Mısırlızade Tiyatrosunun yeni yüzü açıkçası bende büyük bir sevinç ve umut  yarattı.İstedikten sonra yapabilirimişiz demek ki.

Büyük bir keyifle  Grönholm Metodu  adlı oyunu izledik.Keyifle diyorum çünkü hem tiyatro severlerin bu toplumda varlığı hemde sahne alan oyunun kalitesi hafızalarda  tat bırakan ve gelecek için umut veren nitelikteydi.

1 hafta sonra  yine ayni yerde böylesi bir etkinlik daveti gelince Lefkeden oraya gitmek için yol bahane olmadı diyebilirim.

Çünkü hem Toros 100 yaşındaki doğum gününün içeriği hemde Toros 100 yaşında kitabı bende heyecan yaratan unsurlardı.

Rüya Tanerin sahne performansı sonrasında İlber Ortaylı Hocanın konuşmalarıda ayrıca dinlenmesi  ve hafızalara kazınması  gereken anektodlarla doluydu.

Mesela Kıbrıslı Türklerin bu dünyadaki en hakiki Türkler olduğu ve atalarının Fenikeliler yada Romanlardan değil Türkmen Türklerinden geldiği hatırlatması da güzel olduğu kadar anlamlıydı.

Toros 100 yaşındaki kitap kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşla ilgili hatıraları olanların ağzından anlatılar içeren bir kitap.

Hayat fani… Günün birinde hepimiz bu dünyaya veda edeceğiz… Bu Hayat tiyatrosunun oyuncularıyız hepimiz, oyun  bitince sandıktayız.

Dünyanın nüfusu yaklaşık 8.5 milyar kişi… 100 yıl sonra bu 8.5 milyar insandan beş on  kişi hariç  kimse sağ kalmayacak… Oysa 100 yıl evrende bir soluk alma kadar kısa bir süre!

 Kimler geldi, kimler geçti bu dünyadan!Sultan Süleymana bile kalmadı. Hayat değirmen misali hepimizi öğütüyor! Ancak… Bu dünyada eserleri veya yaptıkları ile  anılan büyük insanlar  öldükten sonra da fikirleriyle, eserleriyle yüzlerce yıl yaşıyor.Hayatın anlamıda bu  olsa gerek.

Zaten kitabın hemen başında Rauf Raif Denktaşın verdiği mesajda buna vurgu yapıyor.’’Kendinize ,ailenize,cemiyetinize,milletinize faydalı olacak şekilde yaşayınız’’ diyor.

İşte Rauf Denktaşta eserleri ve yaptıkları ile  yüzyıllarca anılacak bu büyük insanlardan biri.

27 Ocak 2024  Cumartesi günü ölümünün 100'nci yılıydı. Torosu saygıyla andık.

 O da her fani gibi öldü ama  Kıbrıslı Türklerin cemaat seviyesinden Halk seviyesine getirme mücadelesi bugün KKTC ‘de ve Dünyada tüm

 görkemiyle yaşıyor.