Söz vermek ve sözünde durmak… İkili ilişkilerin en temel yapı taşlarındandır.

Kadim nasihat şudur: "İyi insan, güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen insandır."

2’ li anlasmalarda taraflarin anlaşmaya sadık kalmasi için bir takım tahhütler yer alir .Sözler verilir yani.

En önemli kısmı ise anlaşmaya uyulmadığı takdirde bunun bedelinin ne olacağı ile ilgili kısımdır.Ceza kısmı.

Letourneau ,“Hukukun Tekamülü” adlı eserinde, bizim “ceza” olarak tabir ettiğimiz kavramın ilk filizlerini kendini koruma içgüdüsünün temelinde yatan hareket veya refleks, dışarıdan gelen bir uyarılmaya karşı düşünülmeden verilen spontane tepki, dış uyarıya kas kasılmaları şeklinde doğrudan cevap veren canlı duyu reaksiyonu gibi biyolojik olgulara bağlamaktadır.

Cezanın verilmesinin nedeni bir kişinin özgürlüğünün diğer kişinin özgürlüğüne zarar gelmeyecek şekilde sınırlandırılması içindir.

Bunun sebebi hiçkimsenin altına imza attığı anlaşmadan kafasına göre yada menfaatlerinin değişmesine göre vazgeçememesini sağlamaktır.Aksi takdirde toplumda suçların işlenmesinin önünde hiçbir engel olmaz. Kişiler kendi düşüncelerine göre harekette bulunurlar ve toplum kargaşalı bir ortama sürüklenir.

Bu Devletler açısından da geçerlidir.

Mesela 8 eylül 1951 de II. Dünya Savaşının ardından Müttefik Kuvvetler ile Japonya arasında Kaliforniya’da imzalanan San Francisco Barış Antlaşması.

Antlaşmanın 14.maddesi uyarınca Japonya’nın ada haricindeki sahip olduğu firma, kurum ve özel kişilere ait tüm varlıklara Müttefiklerce el konmuş Japonya’nın; Kore, Tayvan ve Çin’de el konulan varlıklarının toplam değeri 25 milyar dolar mertebesindedir.

Antlaşmanın 16.maddesine göre Japonya savaş sırasında esir ettiği Müttefik personelinin maruz kaldığı zorlukları tazmin etmek amacıyla Kızıl Haç örgütüne 4,5 milyon pound ödeme yapmış.

Antlaşmanın 14.maddesine göre Japon işgali altında bulunan ve bu yüzden maddi hasara uğrayan kentler için tamir bedeli ödemekle mükellef olan Japonya, Myanmar, Filipinler, Endonezya ve Vietnam’a toplamda 1 milyar doların üzerinde ödeme yapmış.

Yıllarını Kıbrısta Türklerle Rumların ortak kuracağı bir federasyon için harcamış.Kıbrıs Cumhuriyeti altında Türk ve Rumların tekrar birlikte yaşaması için etkinliklere katılmış barış ateşleri yakmış eylemler yapmış yaşı kemale ermiş değerli bir abimize sordum.

Soru-Birisi ile bir anlaşma yaptığını farzedelim.Sözleşme yani.Bu yaptığın sözleşmede karşılıklı taahhütler vardır biliyorsun.Kim ne yapacak nasıl yapacak yapmazsa ne olacak gibi.Söz veriyorsun kısaca.

Cevap-Evet

Soru-Şimdi bize gelelim Kıbrısa .1960 da bir ortaklık yapıldı ve KıbrıslıTürklerle Rumlar Kıbrıs Cumhuriyetini kurdu.Fakat çok gitmedi Makariosun Anayasayı değiştirmek istemesi yüzünden bu ortaklık bozuldu ardındanda çatışmalar ölümler yaşandı.Doğru mu

Cevap-Doğru

Soru- Türkiye garanti anlaşması haklarına dayanarak adaya müdahale edip çatışmaları ve ölümleri durdurdu.Yoksa bu adada daha çok insan ölecek çatışma ve ölümler bitmeyecek belkide bizler bile şu anda burada olmayacaktık.Doğru mu

Cevap-Evet doğru.

Soru-Peki bu çatışmaların başlamasına Türkler mi sebep oldu yoksa Rumlar mı?

Cevap-Yani Rumlar.Çatışmaları başlatan onlar.

Soru-Peki ,1955’ de EOKA ‘yı kurana ,ortada hiçbir sebep yokken Türklere saldırmaya başlayana ,1963 de Anayasayı değiştirmek isteyene ve sonrasında çatışmaların başlamasına dolayısı ile ölümlerin yaşanmasına sebep olanlara bunun birdaha yaşanmamasını saglayacak herhangi bir ceza verildimi?

Cevap-Ben duymadım.Ama Türkiyenin çatışmaları önledikten ve anayasal düzeni sağladıktan sonra çekilmesi gerekirdi.

Soru-Orayada geliriz. Ama şimdi buraya kadar söylediklerim doğrumu.

Cevap-Evet Doğru.

Soru-Şimdi bozulan bu ortaklığın üzerinden 60 yıl geçti ve sen ve senin gibi düşünenler tekrar Rumlarla ortaklık kurmamızı istiyorsunuz.

İyi peki.Rumlarla onların istediği türden bir ortaklık kurduk diyelim.Biraz önce yukarıda bahsettiğin Türk askeride çekildi.Hatta Garanti anlaşmasınıda iptal ettik.Rumlarada istedikleri toprağı verdik.Bu anlaşmanın tekrardan Rumlar tarfından bozulmayacağını garanti edebilirmisin?

Cevap-AB var BM var

Soru-1963 de de vardı.Sorumu başka türlü soruyorum.Kıbrıslı Rumlarla yapılması düşünülen anlaşma içerisine 1963 te oldugu gibi kurulan ortakligi yeniden ortadan kaldırmayacak kan dökülmesini önleyecek göç yaşanmamasını sağlayacak nasıl bir madde konmalı ki taraflardan hiçkimse buna cesaret edemesin.Bugüne kadar yüzlerce görüşme yapıldı.Sonra Annan planıda var.Varmı uluslararası toplumun düşündüğü böyle bir madde.

Cevap-Ben görmedim.

Soru -Varmı Anayasayı tek taraflı değiştirmek isteyene öngürülecek bir ceza.

Varmı katledilecekler, evlerini terk edecek olanlar için tazminat.Varmı maddi hasara uğrayan kentler için tamir bedeli.Varlıklara el koyma. Esirlerin maruz kalabilecekleri zorlukları tazmin için herhangi bir madde.

Bunlara sebep olabilecek yani yaptığı anlaşmaya uymayacak olana nasıl bir caydırıcı ceza öngürülüyor ki 1963 yaşananlar birdaha yaşanmasın.

Konuşulduğunu yada herhangi bir metin içinde yer aldığını gördün mü?

Ben bir anlaşmada helede adına barış anlaşması denen bir anlaşmada bunlarıda görmek isterim.

Cevap-Ben görmedim

O zaman geriye bir tek şey kalıyor.
Ortaklığın bozulmaması icin ortak olmamak.
Kan dökülmemesi icin ayrı yaşamak.Değil mi ?

Cevap-Haklısın.

Bu yazımı bir fıkra ile sonlandırmak isterim. Adamın biri yana-döne park yeri arar. Bulamayınca “Allah’ım bir yer bulmama yardım et, bir

fakire sadaka vereyim!” der. Tam sırada bir yer boşalır. Seninki döner “Rabbim teşekkür ederim sana gerek kalmadı!” diye olayı noktalar.

Herkese sözünde duran, emin insanlardan oluşmuş bir Kıbrıs dilerim.