DP’li bir kurmay telefonda heyecanla anlatıyor;
“Elime çok önemli bir istihbarat ulaştı…”
Dolayısıyla ben de heyecan yapıyorum;
“Hayırdır neymiş bu bilgi?”
Heyecanla devam ediyor;
“Kudret Özersay’ın niçin aday olduğu ortaya çıktı…”
“Gerçekten mi” diye soruyorum…
“Derviş bey akıllı adam doğrusu, Kudret’i öne sürdü ilk turda oyların sola gitmesini engelleyecek sonra ikinci turda ne yapıp ne edip bu oyları kendine çevirecek…”
Anladığım kadarıyla DP’li bu kurmay arkadaş çok geriden gidiyor…
Bu iddialar yeni değil, Özersay adaylığını açıkladığı günden itibaren bu görüşler ortaya atıldı…
Çünkü biz sürekli öküzün altına buzağı arayan bir milletiz ve böyle gelmiş böyle de gidecek…
Hadi diyelim Derviş beyin adayı…
Kudrete oy verenler ikinci turda derviş beye oy verir mi?
Ya da aldığı oyların kaç tanesi Derviş beye gider?
Bir kere şu tespiti yapmak gerek;
Kudret Özersay’a gidecek oyların büyük bir çoğunluğu tepki oyları olacak…
Çünkü ülkenin nabzı o yönde!
Derviş beye kızan, İrsen beyin geçmişteki kötü yönetiminden bezen, Serdar beye tepkili olanların çoğu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kudret Özersay’a oy verecekler…
Peki bu oylar Özersay’ı Saray’a taşır mı, elbette taşımaz…
Ama şu da bir gerçek ki yüzde 10-14 arasında bir oy potansiyeline sahip olacak…
Bundan sonrası artık kendisine kalmış…
Seçim sürecini iyi takip eden bir kişi olarak Kudret Özersay ülkedeki sessiz çoğunluğun sesi olmaya çalışmaktadır…
İyi de bir çizgi yakalamışken ona oy verecek olanlar haliyle seçimlerden sonra yeni bir oluşum içine girmesini beklemektedirler…
Dün Akıncı için de aynı şeyleri yazdık;
Duruşuyla, düzgünlüğü ile Akıncı’nın eğer kaybederse mahalleye dönme lüksü yoktur…
Pek ala ki solda yeni bir heyecan ve yeni bir alternatif olarak topluma hizmet vermeye devam etmelidir…
Çünkü bu ülkeye gerçek hizmeti Cumhurbaşkanları değil icraatın başındaki hükümetler verebilir…
Tabi ki isterlerse!
Burada en çok anlayamadığım ise Akıncı’ya destek veren arkadaşların bunu teşvik edeceklerine aksine bu görüşü ortaya koyanlara tepkileridir…
Hem de ülkenin önde gelen aydınlarından olan bu arkadaşlar Akıncı’yı aktif siyaset için teşvik edeceklerine sanki de kaybederse eve göndermeye dünden razı bir tablo ortaya koymaktadırlar…
Bir kere Akıncı ve Özersay gibi isimlerin temiz ve şaibesiz olmaları halkın siyasetteki özlem duyduğu niteliklerdir…
Bu yüzden Akıncı’nın bir türlü büyüyemeyen ve yerinde sayan partisine sahip çıkarak toparlayıcı lider olması kaçınılmazdır…
Aynı sorumluluk Kudret Özersay için de geçerlidir!
Çok da başarılı bir seçim süreci geçiren Özersay’dan halkın beklentisi siyasetin yerlerde süründüğü bu süreçte yeni bir nefes ve enerji ile yeni oluşumların önünü açması, seçimlerden sonra hiç hız kesmeden ve heyecanını kaybetmeden partisini kurmasıdır…
Yok akademisyenlikte ısrar edecekse de elbette zorla güzellik olmaz!
 
 
Müfettiş ve eşi!
 
“Selamlar Levent Bey, 
Sayın Çalışma Bakanı, KTHY'den çıkarıldıktan sonra Çalışma Dairesinde görevlendirilen ve Rüşvet alırken suç üstü yapılan iki çalışana ilişkin açıklama yaptı ve konuyu aydınlattı fakat Sayın Çalışma Bakanı Girne'de görevli bir çalışma müfettişinin basında defalarca yayınlanan, ayyuka çıkmış faaliyetleri hakkında açıklama yapmaktan ısrarla kaçınmakta ve neredeyse konuyu ört bas etmeye çalışmaktadır. Bu da akla müfettiş ile aralarında bir saadet zinciri olabileceği ihtimalini getirmektedir. Girne Müfettişinin teftiş bahanesiyle gittiği işyerlerine risk uzmanı eşinin kartını vermekte ve bu işyerlerini kendi eşinden analiz yaptırmamaları halinde teftiş edip kapatmakla üstü örtülü şekilde tehdit etmektedir. Çok sayıda iş yeri bu yöntemle müfettişin eşine analiz yaptırmak durumunda kalmıştır, bu saadet zinciri defalarca medyaya yansımış, haksız rekabete maruz kalan İSG uzmanları  isyan edip konuyu defalarca Çalışma Bakanı'nın bilgisine getirmiştir ancak Bakan konunun üzerine gitmek yerine konuyu ört bas etmeye devam etmektedir.
Bu konuda neden bir açıklama yapılmamaktadır? Müfettiş ve eşi neden korunmaya çalışılmaktadır. Bu sorunun cevabı gerek Girne bölgesinde gerek diğer bölgelerde bu müfettişten el aman çeken işyerleri ve diğer risk uzmanları tarafından merak edilmektedir. Sayın Bakanın bu konuya da bir açıklık getirmesini beklemekteyiz.
Saygılar…”
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Ahmet BENLİ, çarpık yapılaşma oluşturduğu bir villayı yıkıp kamuoyunda epey ses getirdiniz ama bu villanın sahibine de 60 bin sterlin ücret ödemişsiniz. İyi de madem ki yasal olmayan bir binaydı para ödemek de neyin nesi işte onu pek anlayamadık!
Mehmet TAŞKER, yönetime karşı başlatılan imza kampanyasında 700’e yakın öğretmenden onay aldığınız söyleniyor. Bunlar sandığa gidip de genel kurul isterse sorun yok ama evdeki hesap çarşıya uymayabilir de diyorlar haberiniz olsun…
Sayın Emine SOLYALI, Tarım Dairesi müdürü olarak Sağlık Bakanlığı’nın sinekle mücadele için çıktığı ihalede bir firmanın ürününe ambargo koyunca konunun mahkemeye taşınacağını duyduk. Yakında ortalık fena halde karışacak diyorlar bilesiniz!
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, DP ile imzaladığınız ateşkes sözleşmesinin Haziran ayından sonra biteceği ve ortağınızla bakanlık pazarlığına gireceğiniz söyleniyor. Demek ki yakında şenlik var desenize…
Sayın Halil İbrahim AKÇA, yeni elçinin belirlenmesiyle artık buradaki görev süreniz de sona ermiş. Bu arada profesyonel fotoğrafçılar birliğinden arkadaşlar aradı bir türlü sizden randevu alamamışlar. Umarız yeni elçi ile görüşürler artık…Yolunuz açık olsun…
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, Karşıyaka’da kiralanan 48.5 dönüm orman arazisi için DP bastırırken UBP’den ciddi tepkiler gelmeye başlamış. Bu arada seçimlerden hemen sonra sözleşmeyi iptal etme sözü verdiğinizi duyduk. Sıkı takipteyiz!
Hayati ÖZOK, meslektaşınız Mehmet Çangar’a sürpriz bir ziyaret yaparak otomobil dünyasındaki sorunları masaya yatırmışsınız. Bir elin nesi var iki elin sesi var sözünü boşuna söylememişler değil mi? Hadi bakalım gazanız mübarek olsun…
Sayın Ömer GÜLTEKİN, Güzelyurt’a 600 kişilik yurt yapımı için yoğun bir çalışma ortamında olduğunuz ve sonrasında da yeni bir üniversite projesinin geleceğini duyduk. Güzelyurt’un ekonomisine muhakkak ki büyük katkı sağlayacak, hayırlı olsun…
Sayın Mustafa ŞENER, Kıbrıs Türk halkına bütün borçlarınızı ödeme sözü vermiştiniz ama haciz işlemleri de geldiğine göre burasını gözden çıkardınız. Siz en iyisi Kuzey Irak’taki işlerinize dört elle sarılın bundan sonra…
Sayın Züleyha KARAMAN, Dış Basın Birliği Başkanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Hem birliğiniz ilk kadın genel başkanına kavuştu hem de yorgan gidince kavga bitti. Bundan sonra artık toparlanma ve birlik zamanı…
Sayın Mustafa AKINCI, iyisiniz hoşsunuz ama bir de şu agresif tutumunuzu değiştirirseniz çok daha ideal bir Cumhurbaşkanı adayı olacaksınız. Bu arada dün Güzelyurt’ta idim buraya çok daha fazla yüklenmeniz gerekiyor. Seçim ofisleriniz ise boş bilesiniz…
Sayın Fırat ATASER, seçimlere artık sayılı günler kaldı ve karar günü gelip çattı. Sizi başkan yapanlar seçimlerde renginizi belli etmenizi istiyorlar. Ama en iyisi tarafsız kalıp seçimleri kazasız belasız atlatmak değil mi?
Sayın Deniz KAYMAK, ülkedeki tüm gazino ve otellerin güvenlik sistemleri artık sizden soruluyormuş. Adli olayların tavan yaptığı bir ülkede güvenlik çok daha fazla ön plana çıkıyor değil mi? Hayırlı işler dileriz…
Sayın Nabi KÜRÜM, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kulağıma bir şeyler fısıldandı. Acaba çizgiden kayma mı var diye düşünmeye başladık. Siyasetin duayenlerinden birisi olarak destekleyeceğiniz aday için büyük güçsünüz…
Sayın Ata TEPE, ülkede önemli bir seçim var ve siz yine çok uzaklardasınız. Demek ki artık kanınızdaki siyaset tamamen temizlenmiş. Bu arada yeni yaşınızı kutlar sağlıklı ve mutlu nice yaşlar dileriz…
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI
 


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GÜNÜN FIKRASI
 
Fabrikatör
 
Sonradan görme bir işadamı, arkadaşlarına Paris te yaşadıklarını anlatmaktadır:
- Tek kelime Fransızca bilmediğimi biliyorsunuz. Kaldığım otelden çıkınca bir fıstıkla karşılaştım. Hemen kaynaştık. Kağıda bir araba resmi çizdim, hemen anladı. Bir taksi tuttuk ve şehri gezdik.
Sonra üzerinde yemek olan bir masa resmi çizdim. Onu da hemen anladı. Çok lüks bir restoranda nefis bir öğle yemeği yedik.
Kahveleri ısmarladığım sırada, kağıt kalemi aldı ve bir karyola resmi çizdi. Ne akıl ama, değil mi? Tek sözcük konuşmadan benim karyola fabrikatörü olduğumu nereden bildi dersiniz?