Bugün iki toplumlu yürüyüş var…
Hem Kuzey’den hem de Güney’den katılımlar olacak!
KKTC Cumhurbaşkanlığı’nda toplanacak katılımcılar Cumhurbaşkanı Akıncı’ya barış dileklerini bir mektupla sunacaklar sonra Güney’e geçecekler…
Yani Rum katılımcılar Kuzey’e geçmiyor, Kıbrıslı Türk katılımcılar Güney’e geçiyor!
Bunu biraz sorgulamak lazım aslında, bizimkiler her defasında Güney’e geçerken onlar niçin bu tarafa geçmiyorlar…
Korkuyorlar mı!
Yoksa utanıyorlar mı…
Ya da gururlarına mı yediremiyorlar!
Bunun mutlaka bir açıklaması olmalı…
Ayrıca bizimkiler bunu sorgulamalı ve Kıbrıslı Rumları da bu tarafa davet etmeli!
Öyle değil mi ama…
Kumar oynamaya geliyorlar, ibadete geliyorlar ama iki toplumlu etkinliklere katılmıyorlar bir türlü!
Böyle etkinlikle kesinlikle karşı değilim…
Daha fazla olmalı, daha çok barış diye haykırmalı ama bu eğer iki toplumlu ise iki tarafta da olmalı!
Rum basını bu iki toplumlu etkinliği nasıl verdi biliyor musunuz;
“İşgal altındaki topraklardan başkanlığa yürüyüş” başlığıyla!
Ne kadar çirkin bir başlık değil mi…
Aşağılayıcı ve küçük görücü!
Ne yazık ki anlaşılan o ki Kuzey’in işgal altında olduğunu düşündükleri için katılacaklar bu etkinliğe…
Kendi devletlerini görmezden gelerek!
Burada işgal olduğuna inanarak ya da inandırılarak…
Tamam orasının pasaportunu ve kimliğini çeşitli nedenlerle taşıyabilirler ama insanın yaşadığı, doyduğu ve öldüğü bu toprakları insan nasıl inkar edebilir ki!
Biz burada yaşayanlar, yaşadığımız topraklara ‘işgal toprağı’ dersek, onlar ne demez ki…
Hele de devlete ve hükümetlere yıllardır yakınlığıyla bilinen Fileleftheros Gazetesi’nin başlığına bakın lütfen;
“Başkanlık ve Akıncı’nın bürosunda yürüyüş!”
Hem de müzakerelerin en yoğun olduğu bir dönemde!
Güney, başkanlık, Kuzey sadece bir büro…
Büronun da başında Akıncı var!
Eşit olmayan iki toplum…
Oysa şu anda masada görüşülen eşitliğe dayalı bir çözüm!
Yoksa öyle değil mi…
O zaman bunu şimdiden söylesinler, ne kendilerini ne de vatandaşı fazla meşgul etmesinler!
Başka bir merakım…
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı bu grubu Saray’da kabul edip o mektubu alacak mı!
Bize göre almamalı…
Yok eğer kendini bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak görmüyorsa elbette alabilir!
Ama adımız gibi eminiz ki Akıncı o makama da inanıyor, KKTC’ye de…
Zaten öyle düşünmese ‘çözü olmazsa KKTC’yle devam ederiz’ der miydi hiç!
Demezdi tabi ki…
En azından bugün kendine mektup verecek olan Kıbrıslı Türk katılımcılara biraz sitem etmeli!
KKTC’nin işgal altında olmadığını söylemeli…
Söyler mi!
Muhakkak söylemeli…
Sevgili okurlar;
Bizim tarafta en büyük eksikliğimiz kendimizi Kıbrıs Rumlar kaşsında küçük görmememizdir!
Biz böyle aşağılık kompleksinde olduğumuz sürece Rum kesiminin bizi eşit olarak görmesini beklemek ancak saflık olur…
Müzakere sürecinde Rum kesiminde siyasilerinden vatandaşlarına kadar nasıl bir dayanışma ve birliktelik varsa bizde de aynısı olmalıdır!
Aksi halde ortaya ne eşitlikler ilkesinde hazırlanmış, yaşayabilir bir plan çıkar ne de onu kabul eden birisi bulunur…
KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı Saray’ını Akıncı’nın bürosu olarak görenler dışında!
 
 
 
Rum’dan maaş alıyormuş!
 
Saygı Öztürk…
Türkiye’de Sözcü Gazetesi’nde yazıyor!
Saygın bir meslektaş olduğunu bilirdik yanılmışız…
Birileri çağırdı geldi burada yedi içti gitti, güya fikir sahibi oldu!
Akıncı’nın müzakere heyetinde Rum’dan maaş alanların olduğu iddiasını attı ortaya…
Yakışır mı bir gazeteciye böyle insanlara çamur atan ifadeler!
Madem ki buradan birilerinden abuk sabuk bilgiler aldı ve bunları köşesine taşıdı, isimlerini niye deşifre etmez ki…
Hele de 5’li konferans hazırlıkları yapıldığı bugünleri baltalamaktan bir şey değildir bu tür yayınlar!
Terbiyesizliğin daniskası deriz başka bir şey demeyiz…
 
 
YAGA kapatılmalı!
 
Önceki gün Yatırım Geliştirme Ajansı (YAGA)’yı masaya yatıran bir toplantı vardı…
Sonuç olarak şu çıktı;
“Bürokrasi azaltılmalı!”
Hadi bakalım buradan yakın şimdi…
Kulakları çınlasın YAGA’nın kuruluşunda Ayşe Dönmezer’in büyük payı vardı!
Burada maç ülkeye yatırım yapacak işletmelerin önündeki bürokratik engellerin kaldırılmasıydı…
Şimdi YAGA için ‘bürokrasi kaldırılsın’ deniliyor!
Siz en iyisi mademki amaca hizmet etmedi YAGA’yı kapatın gitsin…
 
 
 
O hala KKTC vatandaşı!
 
Türkiye’de tam 8 bin kişiyi dolandırmış…
Ev, dükkan sahibi yapacak diye!
Kapmış parayı ama işi bitirmemiş…
Temel Bulut’un KKTC’de de dolandırdığı kişiler var!
Buradan da topladı parayı ve verdiği bütün sözlere rağmen kaybolup gitti…
Bir de bu şahsı KKTC vatandaşı yaptık, Ankara’dan gelen talimatla!
Ve hala vatandaş…
Devlet halkının hakkını koruyamıyor ama bu adamın KKTC vatandaşlığı devam ediyor!
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Mustafa AKINCI, bugün size gelecek olan bir mektup verecek olan grup Saray’ı sizin ofis, Güney’dekini de Baykanlık olarak görüyor. Onlara verecek bir cevabınız ya da siteminiz mutlaka olacaktır değil mi! Bu arada müzakere heyetinde Rum’dan maaş alanların olduğunu iddia edenlere de sanırız bir çift sözünüz vardır!
Sayın Kutlu EVREN, KKTC’de ev sahibi yapacak diye dolandırıcılık yapan ve sonra da kayıplara karışan Temel Bulut’un KKTC kimlik kartının iptal edilmesi için inisiyatif üstlenmeniz isteniyor. Giden paralar belki geri gelmez ama en azından vatandaşın yüreğine biraz su serpilmiş olur!
Sayın Kemal Deniz DANA, bir iki saatlik yağmur yeni açılan Onkoloji Hastanesi’nin önünü göle çevirdiğine göre acaba şiddetli bir yağmurdan sonra neler olurdu hiç düşündünüz mü! Gecikmeden burada önlem almanız ve gerekli onarımların yapılması için talimat vermeniz bekleniyor!
Sayın Ali ÇIRALI, tam da yerli malı haftası kutlanırken ve teşvik edilirken 5 yıldızlı otellerin neredeyse çoğunda misafirlere çakızdes verilmediğini biliyor muydunuz! Konuyu sağlam bir şekilde masaya yatırmakta yarar görüyoruz!
Sayın Eriş ÇOBAN, sizin hindi çiftliğinin altı kazıldıkça tarih fışkırıyormuş. Artık sevinir misiniz yoksa üzülür müsünüz bilemeyiz ama ülke turizmi açısından büyük bir getiri olacak gibi gözüküyor değil mi!
Sayın Ümit ÖZKIRAN, Sağlık Bakanlığı Müdürü olarak şahsınıza fazla sorumluluk verilmediğinden şikayetçi oluyormuşsunuz! Bu durumda size de bütün gün tavla oynamak kalıyor değil mi! Ne yapsanız yeridir deriz!
Sayın Salih BOYACI, yani işinizi gücünüzü bırakıp müzakereleri baltalamak için Türkiye’den gazeteci getirdiğiniz yazılıp çizilmeye başlandı ya pes artık deriz! En azından bir açıklama yapıp iddiaları yanıtlamanız bekleniyor!
Sayın Mehmet ÇAKICI, yeni kurduğunuz partiye katılımlar konusunda bazı isimler için şikayetler gelmeye başladı. O listeyi bir daha gözden geçirirseniz en azından yanlış anlaşılmaların da önüne geçmiş olursunuz!
Sayın Özdemir BEROVA, mazot hırsızlığından yargılanan birisinin okullara öğrenci taşımacılığı yapması size göre ne kadar doğrudur! Güzelyut’tan velilerden bu konuda yoğun şikayetler alıyoruz, haberiniz olsun istedik!
Sayın Mehmet HARMANCI, hükümetle olan ilişkiler konusunda şikayetlerinizi dikkatle takip ediyoruz ama sanırız bu konuda sizi epey üzecekler gibi görülüyor. Zira hükümetin ortak bir belediye başkanı konusunda anlaştıkları söyleniyor!
Sayın Ersan SANER, öyle şapkayı alıp gitmek kolay mı sanıyordunuz yani! Daha durun bakalım karpuz keseceğiz, hellim ekmek derken görecek çok gününüz var! Biraz daha geniş olmakta yarar görüyoruz!
Sayın Serhat İNCİRLİ, Lefke Kaymakamlığınız şimdiden hayırlı uğurlu olsun deriz! Madem ki medya böyle kara verdi biraz da bölge insanının sorunları ile ilgilenmeye ne dersiniz! Ülkenin papyonlu ilk kaymakamı olmak istemez misiniz!
Sayın Ersin TATAR, hafta sonu tatili 3 gün olunca ziyaretlere hız vermiş ve bu kez de Mesarya köylerini gezerken görülmüşsünüz. Bu arada her köyde mangal başı yaparsanız o kiloları nasıl atacaksınız acaba!
Sayın Necdet OSAM, DAÜ’deki gelişmeler konusunda herkes eteğindekileri döktü ama siz hala sessiz kalmayı yeğliyorsunuz! Başta DAÜ çalışanları olmak üzere bütün kamuoyu açıklama yapmanızı bekliyor…
Sayın Erhan ARIKLI, madem ki devlet sizi Cenevre’ye götürmüyor parti olarak keseceksiniz bileti ve peşlerine takılacaksınız! En azından arkanızdan devletin parasını yedi diye konuşanlar olmaz. Düşünün deriz!