Öncelikle merak ettiğim bir konu var…

Gazete başlıkları şöyleydi;

Akıncı İstanbul’a gidiyor…

Ulusal kanallarda programlara katılacak…

Akıncı İstanbul’da…

Akıncı yurda döndü!

Tabi makam Cumhurbaşkanlığı olunca önemli…

En çok başlıklar onlar için atılır, doğaldır

Merakım şu;

Cumhurbaşkanı Akıncı NTV’de bir programa katıldı ve geldi…

İyi de NTV niçin bir tek program için buraya gelmedi!

Burada ofisi var, çok tecrübeli bir temsilcisi var, NTV’nin program yapacağı kanallar var…

Var da var işte!

Onun için, Akıncı’nın İstanbul’a sadece NTV’de bir programa katılmak için İstanbul’a gittiği beni çok tatmin etmedi…

Hadi daha fazla sorgulamayayım!

Hani Akıncı son günlerce sıkça söylüyor ya…

“Çözüm olmazsa KKTC ile yola devam ederiz…” diye!

Yine bir merak işte;

Bunun söylerken yüreğiyle mi söylüyor!

Yoksa Rum kesimine bir mesaj vermek için mi…

Zira bundan böyle KKTC ile yola devam etmek, bundan böyle artık Kıbrıs’ın ilanihaye bölünmüş olması demek!

Akıncı’nın hiçbir zaman desteklemediği bir tez bu…

Çünkü Cumhurbaşkanlığına aday olurken asıl amacı adaya çözüm getirmekti!

KKTC ile yola devam etmek onu nasıl duygular yaşatacak…

O makamda kalmayı düşünüyor mu!

Bu arada…

O her defasında KKTC’yi diline dolarken bazılarının tüyleri diken diken oluyor!

Buna onu Saray’a taşıyanlar da dahil…

KKTC’den yana tavır koyanlar zaten bayram ediyor ama yine de dalgalarını geçerken…

İlla ki çözüm diyenler, artık şartsız şurtsuz çözümden yana bir cephede birleşiyorlar!

Akıncı için bu da kötü bir ruh hali oluşturuyor olsa gerek…

Bizimki merak işte;

KKTC ile yola devam edeceksek ki bu nasıl olacak ben de bilemiyorum, Akıncı hangi pozisyonda olacak!

Türkiye ile ilişkiler hangi raya oturtulacak…

Akıncı da KKTC’nin tanıtılması için dünya devletlerinin kapısını çalacak mı!

Kim ne derse desin gönlümüz yaşayabilir bir çözümden yanadır…

Kötü siyasetçiler nedeniyle Kıbrıs Türkünün olası bir referandumda ‘evet’ demesi için çok sebep oluşmuş, birikmiş hatta insanlar artık patlama noktasına gelmiştir!

Bir de buna Türkiye’de yaşanan son olaylar, çok tartışılan başkanlık sistemi eklenince Kıbrıs Türkünün akıbeti daha bir bilinmez hale gelmektedir…

Bana göre;

Akıncı her KKTC dediğinde aslında buna kendi de pek inanmıyor ve kafası bir hayli karışık!

“Yetkisiz işler yapılıyor…”

"Sevgili Levent bey;
Benim yazdığım yazıyı da yayınlamanızı beklerim. Bu yazılanlarla ilgisi yok. Yaşananlarla ilgisi var. 
Yetkisiz işleri usulsüzce yapmayın sorgulayın başınız belaya girmesin diyorum. 
Yönetim kurulu kararı arayın çünkü yönetim kurulu kararı olmadan iş yapılıyor ve ya yönetim kurulunda alınan kararlar değiştirilerek uygulanıyor. Burada vahim suçlar oluşur. bunlar hepsi ispatlıdır. 
Levent bey. 
Haziran ayında ve temmuz ayında müdüre de yönetim kuruluna da yazılarım var. İmza karşılığı verilmiş yazılar.
Bunlar ispatlı. Yaptıklarının üzerini örtmeye çalışanlara alet olmayın. 
Ali Horoz beye imzalatılan yazıyı kaale almıyorum benim yazdıklarımla alakası yok. 
Ben genel müdür, müdür muavini ve amirlere dağıtım yaptım. Birlikte dikkat edelim diye.
Yönetim kurulu başkanı ve ilgili bakana bilgi dağıtımı yaptım. 
Eğer sizi ilgilendiriyorsa . Yazdığım her şeyin daha fazlası ispatlıdır. Ve bu hususlar Devletin bilgisindedir. Ben Devlete olan inancım ve iyi yönetime duyduğum kaygım gereklerini yapmaya çalışıyorum. Bundan mutsuz olup puslu havalarda kendi rotasını bulmaya çalışanlar benim ilgi alanım dışıdır. Allah herkesi ıslah etsin. 
Neyse sağlık olsun. Size sağlıklı günler dilerim..."

Ersin GÖRSAY

Kıb-Tek Yönetim Kurulu Asbaşkanı

“DAÜ ticarethane oldu…”

“Sayın Özadam,

 Size yine bu D. A.Üniversitesini şikayet edeceğim .

Zaten okuldan çok ticarethaneye dönen okul zihniyetini daha önce çocuğun sınav sonuçları açıklanmadan geçti mi kaldı mı belli olmadan son gün filan gün diyerek hemen harcını yatır yatırmazsan ceza ödeyeceksin diyen yönetim geçenlerde de okuldaki bütünleme sınavlarını kaldırdı ve kalan yandı!

O gün belki kendini iyi hissetmeyen çocuklara verilen şans da ortadan kalktı…

Tabi ya ne kadar sınıfta kalma olursa o kadar yarı dönem veya yaz okulu ve o kadar para demek(ha bu arada yaz okulları da tefeci fiyatıdır haberiniz olsun).

Şimdi benim çocuğum 10 tane ağır hukuk dersinden geçti bir tanesinde az bir notla kaldı kendine yaz okulu diyorlar.

Geçen sene 1,500 TL 2 derse 1 aylık okul parası ödemiştim zaten yine ayni zihniyet dönüyor etrafta.

Bu yapılan uygulamaları çocukları sınıfta bırakarak kazanç hedefleyen bu zihniyeti tekrar tekrar kınıyorum.

Vakıf okulu diye 2 tane çocuğumu da oraya yazdırmıştım çok pişmanım.

Yazıklar olsun …”

(Bir okur)

MESAJ KUTUSU

Sayın Erbil ARKIN, otellerinizde çalışanlar hasta olunca özel hastanelerden getirdikleri hasta raporlarını kabul etmiyormuşsunuz! Yani yasaların bu kadar üstünde olduğunuzu sanıyorsanız elbet bir gün takılırsınız!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, çözüm hemen kapının ardında derken buna yürekten katılıyor musunuz! Ya da toplumun bilmediği ama sizin bildiğiniz bir şey mi var! Bu arada partiden ayrılmak için bazılarının hareket içinde olduğu söyleniyor, ipleri sağlam tutunuz deriz!

Sayın Selim ALTINCIK, önümüzdeki hafta içinde Rekabet Kurulu Başkanlığına getirileceğinizi biliyor muydunuz! Bu karar çok tartışılacak ama işte sonuçta karar alındı ve ilahlar öyle istedi. Şimdiden hayırlı olsun…

Sayın Anıl KAYA, son günlerde bazıları ‘motor’ kelimesini ağızlarına öyle bir doladılar ki bunun ne olduğunu işte ben de merak etmeye başladım! Şu Türkçe nasıl esnek hale gelebiliyor değil mi!

Sayın Mehmet ÖZÇELİK, kızınızın Kıb-Tek’te hem de çok iyi bir makamda işe başladığını öğrendik, hayırlara vesile olsun…Hani bir laf vardır ya bal tutan parmağını da yalar doğru söylemişler değil mi!

Sayın Ersin GÖRSAY, kurumda yasal olmayan bir takım kararlar alındığınızı açıkladınız ama isim vermeyince işte bütün yöneticileri zan altında bıraktınız! Kaybedecek neyiniz var ki bu konuda, hadi biraz cesaret lütfen!

Sayın Derya KANBAY, Çipras için yaptığınız bebek tanımlaması kısmen doğru olsa da sizden pek beklenmeyen bir yorum olarak algılandı! Tarihi bilmek için illaki yaşamak mı gerekir diye sormazlar mı insana şimdi…

Sayın Rauf ATAÖV, uzun bir süre geçmesine rağmen ne yazık ki Gönyeli İlkokulu’nun elektrik sorunu çözülemedi! Aslında çözüldü ama iş para yatırmaya kaldı! Acaba diyoruz camilerin önünde mendil açıp da toplamayı mı başlasak diyoruz!

Sayın Sunat ATUN, bakanlığınıza bağlı olan Kıb-Tek’de perde gerisinde yaşananlar artık kamuoyuna yansımaya başladı! Bir an önce tedbir almazsanız daha çok kirli çamaşırlar ortaya dökülüp ortalık fena karışacak diyorlar…

Sayın Yenal SÜREÇ, ne yazık ki siyaset her zaman olduğu gibi galip geldi ve sizin gibi kariyer sahibi birisi için artık Rekabet Kurulu Başkanlığı bitmek üzere! Konuyu Allah’a havale etmekten başka bir şansınız var mı!

Sayın Bülent DİZDARLI, 80 bin Rum’un içimize gelmesi herkesi rahatsız ediyor olabilir ama ası siz düşünün bu kadar nüfus yoğunlu olursa hastanelerde bu kadar çok insana nasıl hizmet verilir! Çadırları şimdiden hazırlayın deriz!

Sayın Önder SENNAROĞLU, oğlunuz artık UBP rozetini taktı ama asıl merak edilen konu sizin ne zaman transferinizin gerçekleşeceği oluyor! Deriz ki ailede bir siyasetçi yeter, çiftliğe sarılın sağlıklı yaşayın…

 Sayın Nigar KOÇ, Lefkoşa Devlet Hastanesi idare amirliğini bırakıp Ankara’ya sağlık ataşesi olarak atandınız ama arkada da gözü yaşlı çalışanlar bıraktınız! Hastane için büyük kayıp oldunuz, sizi sevenler de epey üzüldü. Yine de hayırlı olsun…

Sayın Salih BEYOĞLU, önceki gün sabahın erken saatlerinde 112 hızır servis çalışanları Mehmet Salih Katırcıoğlu adlı vatandaşa öyle profesyonel bir tedavi uyguladılar ki görenlerden tam not aldılar. Özel bir teşekkürü hak ettiler değil mi!

Sayın Engin ARI, bu kış pastırma partilerine çok geç başladığınız söyleniyor. Hemen yan komşunuz kokuyu duyup kapınızı çalmıyor mu! Yoksa artık sarımsaklı gıdalardan makamı bakımından uzak mı duruyor!

Sayın Alihan PEHLİVAN, UBP milletvekili adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Bu arada Lefkoşa ve Girne arasında gidip geliyormuşsunuz! Lefkoşa’da kan gövdeyi götürecek, Girne’yi tavsiye ederiz…