İnsanımız artık günü nasıl çıkarırım diyerek geçiriyor günlerini, aman olanın üstüne dert
eklenmesin diyerek, bakıyor gökyüzüne. Eskiden ayı çıkartmak için uğraşan insanlar, artık gün
derdinde bu gün de evine ekmek götürmüştür umarım.
* * *
Daha çok için koşanlar, o çoğa ulaşamadan tüm sorumluluklarını bir bir düşürüyor
sırtından, dönüp toplamaya bile mecal yok. Daha çoğa koşanlar eldekileri de kaybedip, dibe
vuruyorlar sonra.
* * *
Artık aile yapıları da yorgun ayakların, çekemediği sırttaki yükler gibi düşüyorlar ortalıklara,
döküm saçım anlayacağınız. Hep daha çoğa koşmaya çalışmaktan, aslında basitin varlığını
unutuyoruz. Çünkü yönetenler en temel haklarımızı gasp edip elimizden almaya devam
ederken, sanıyoruz ki artık bizim değiller.
* * *
Gasp edilen her ne var ise hepsi yine de bizim, daha çoğa koşmaktansa olanı almak gerek,
çünkü zaten onların size gösterip peşine düşmeye zorladıkları şey sizin değil, yine yöneticileri
yönetenlerin hizmetkarlığıdır. Yaşamak basit ve anlamlıdır, yaşamak özgürlüktür, yaşamak
eşitliktir, yaşamak emeğinin karşılığıdır, yaşamak nefes almaktan daha gerçek olan sevmektir.
* * *
İşte elimizden almaya çalıştıkları işte bunlardır. Sessizliğimiz, çıkar odaklı seçmenliğimizi,
anlamsız egolarımızın varlığını kullanarak elimizden aldıkları şey aslında umuttur. Umut
yoksa, ruhsuz yalnızca ortalık da dolaşan boş beden olarak varlık sürdürürüz.
* * *
Bu yüzden yorgunuz, insanlar bu yüzden yorgun çünkü ait olmadıkları bir yerde, ait
olmadıkları bir amaç için çalışarak, ait olmadıkları isimlerle, ait olmadıkları inançları
benimseyerek var olmaya çalıştıkları için yorgunlar. Olmak istedikleri şey ve olmayı hak
ettikleri şey arasında ki savaştan yorgun insanlar.
* * *
Basit olan sizindir, yaşamak hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, kültür sanat, sizindir.
Emeğinizin tam karşılığını almak için haykıracak zihin de sizindir. Yaşam basittir, zor olan çoğa
doğru döke saça koşarken, döküntülerinizi bile toplayamaz hale gelecek kadar yorgun
olmanızdır….
Behiç Anibal….