Sahnelenen oyunun, ayni aktörlerin oyunculuğu ve ayni yönetmenle girdiği gösterime, üçüncü kez perde açtı. Kaç perdelik bir oyun bu, şimdilik kestirmiş değilim, ancak prömiyeri Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yapılmış. Bu konusunu henüz anlamadığımız, sonu gelmeyen, türü siyasi ancak içeriği siyaset olmayan, kim yedi? Ben de yerim, kime yedirdi? bende yedirim, tarzında hiç komik olmayan, ciddiyet de içermeyen, halka dram oyuncuya şen bir kabare.
* * *
Gerçek hakkaten bu, hiç bir şey olmayan ancak hükümet olduğunu söyleyip, kuran bozan koca kaca adamların, küçük küçük hesaplarının bir çelişkisi. Biz halklarda bu oyunu, git gide düşen alım gücü, çözülen ve bozulan sosyal yapı, dağılan aileler, artan suç oranlarının güvensizliği ve en önemlisi çocuklarımız için korku ve gelecek kaygısı içinde, izliyoruz bu koca koca adamları.
* * *
Doktorların, doçentlerin çare olduğu dünyadan, asimile bir kibirle ayni taytıllı adamlar bu küçük ada yarısında, bizi çaresizliğin en karanlığına doğru itmeye devam ediyor. Merek edip her gün boşluklara soruyorum, boşluklara çünkü kendilerine sorsak cevabı yok, ha birde bizi kaileye almazlar. Niye böyle? Bize, kendi halklarına çare olacak insanlar, niye bizi çaresizliğe itiyorlar? Neyin peşindeler, kimin ideallerine hizmet ediyorlar, ki bizi görmezden geliyorlar? O kim dediklerimizin amacı ne? Bu kaos bizi hangi şükrana itene kadar devam edecek?
* * *
Ne kadar sordum değil mi? Ama kendime! onların cevaplayamadıklarını, belki kendimce farzı mahalden uzak gerçeğe daha yakın cevaplar bulup, bu çileden dışarı çıkacak yolu bulmak için. Peki sizler evet sevgili okur; siz mesela, soruyor musunuz? Yoksa ne olacaksa olsun, artık bu vakitten sonra bir önemi yok mu? Diyorsun.
* * *
İşte o zaman istedikleri kıvama gelmiş, her şeyi size kabul ettirebilecekleri kafayı yaratmış oldular. Asıl mesele bu günün meselesi olamayan ve ta geçmişten gelen bu sorunlar, zamanında korkunun hükümdarlığından, esaretin gardiyanı rütbesi ile sömürünün sitemi oluşturulurken, hepimizin sus pus olmasıdır. Ancak artık vakit o vakit değildir, sorularımızın cevabını bulana dek sormalı, cevapları alıp o yok oluştan geri dönmeliyiz.


Behiç Anibal….