İnsanın yüzü kişiliğini yansıtır derler.

İçten içe birçoğumuz dış görünümümüzün iç dünyamızın bir yansıması olduğuna, içimizin dışımıza vurduğuna inanırız.

“Ne iyi insan olduğu yüzünden belli!”, “O insanın yaptıkları karşısında hiç şaşırmadım, yüzünde meymenet yok zaten.” gibi ifadeleri gündelik yaşamımızda hepimiz çokça kullanırız.

Filozof Arthur Schopenhauer, “Her insanın yüzü bir hiyerogliftir; yüzümüze şifresinin

çözülmesini bekleyen bir alfabe yerleştirilmiştir. İnsanın dilinin ne söylediğinden ziyade

yüzünün ne söylediği önemlidir; dil düşüncelerimizi, yüz ise insanın tabiatından kaynaklanan

düşünceyi dile getirir.” der.

Mesela çenesi doğrudan boyna birleşen insanlar vardır; onlar hep ‘evet’ demeye, boyun

eğmeye alışıktırlar.Çünkü yetiştirilme tarzı zamanla insanın fizik yapısına da yansır. Aynı

şekilde çenesi çıkık insanlar daha güçlüdür, onlara ‘şunu yap’ dediğinizde,

sorgulamadan yapmazlar.

Mesela kaşları ayrık olan insanlar daha yumuşak, kaş bitimi yakın olanlar daha sorgulayıcılardır, talimatla çalışmaları zordur. Ayrık olanlar daha az soru sorar, yapılması gerekeni yapar.

Yüz okuma sanatı yani Fizyonomi veya eski dilde İlm-i Sima, insanın iç âlemi ile dış görünümü arasındaki ilişkiyi inceler.

Alman filozof Kant; onu “iç âlemi gözlemleyen bilim dalı” olarak tanımlamıştı.

Zaman zaman bizimde işimizde başvurduğumuz Yüz okuma, çağdaş yaşamda her gün ihtiyaç duyulan oldukça kullanışlı bir araçtır.

Özellikle ikili ilişkilerin başarılı bir şekilde yürütülmesinde başvurulan bir tekniktir.

ABD’de yönetim psikolojisinde ve mesleki faaliyetlerde (özellikle işe kabul etme ve görevlendirme zamanı) fizyonomi yöntemlerine başvurulmaktadır.

Osmanlıda Devşirme usulünün kullanıldığı zamanlarda özel görevliler köylerde zeki çocukları

beden yapılarına bakarak seçmekteydi.

Yüzün Şifreleri; başta psikoloji, sosyoloji, emniyet kuvvetleri, istihbarat birimleri, siyaset, insan kaynakları ve halkla ilişkiler birimleri olmak üzere hemen her alanda kullanılmakta.

Ayrıca, günümüzde en son gelişmelerden biri olarak hastalara teşhis koymada fizyonominin de uygulandığını görebiliriz.

İnsan sarraflığı Allah vergisi .Fakat bu konudaki eğitimde katkı yapmıyor değil.

Çağdaş toplum hayatında; büyük metropollerden, küçük kasabalara hatta köylere kadar herkesin kullanabileceği bir araç.

Osmanlı döneminde dış görünüşün iç dünyayı yansıtacağı fikri, Divan edebiyatında “kıyafetname” (yüz okuma bilimi)denilen metinlerin hazırlanmasına yol açmıştır.

XVIII. yüzyıl ozanı İbrahim Hakkı’nın Marifetname’si oldukça meşhur bir kıyafetnamedir.

Alesker Aleskerli ve Richard Webster ‘in Yüz Okuma Sanatı, Psikiyatrist Prof.Dr Erol Gökanın Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı? ve Orhan Erdemin Yüz okuma adlı kitabıda bu konuda iyi eserler.

Meraklılarına öneririm.

Esas konumuza gelirsek;

Apex Tour yetkilileri 3 kişilik bir aile ve yanında kız arkadaşları olan 3 kişilik bir başka grup

KKTC’ de teklif verdikleri Marina projesi ile ilgili Laptada yapılacak yeri görmeye gelmişler.

Karantina şartlarına uymadan ülkeye giriş yapmışlar.Kumar oynamak ve eğlenmek için

geldiklerini iddia edenler var.Günah keçisi haline getirilmişler.

Mesele şu ki Anex Firmasının ziyareti ile ilgili konuyu KKTC Turizm Bakanı önerge ile Bakanlar

kuruluna ilettiğini açıklarken ve gerekli sağlık önlemlerinin alınması veya muhaceret

işlemlerinin yapılması ilgili bakanlıkların sorumluluklarında olan konulardır derken ülkenin

resmi limanından ülkeye giriş yapan ama kendilerine karantina kurallarıda uygulanmayan

misafirlerde neden geldi ne yaptı diyerek herhangi bir suç aramak abestle iştigaldir.

15 Temmuz 2020 meclis oturumunda gündem KKTC’ne herhangi bir karantina kuralına

uymadan itfaiye kapısından geçerek geldiği söylenen bu misafirlerdi.

Mecliste konu ile ilgili sorulan sorulara cevap veren Kudret Özersay ,Ersin Tatar ,Tolga Atakan

Ali Pilli ve Ünal Üsteli’ in konuşmalarını ilgi ile izledim.

Bu arada yüz hareketlerine, mimiklerine, el kol işaretlerine ,ses tonlarınada dikkat ederek

ferasetle yorumladım.

Kanımca Tolga Atakan, Kudret Özersay ,Ali Pilli konu ile ilgili bilgi sahibi.Ama Yeterince

mi.Sanmam.

Bu konuda KKTC Başbakanı Ersin Tatar en sorumlu kişi.Konuya hakim.Nihayetinde bu konuda önerge verilen Bakanlar Kurulununda başı.İyi niyetli.Yalnız İşin bu aşamaya geleceğini hesaba katamamış.Bunun için şaşkın.

Ama Mecliste yapılan konuşmalarda en fazla açık verende Ünal Üstel oldu.Oda şaşkın.Ama hareketleri ,mimikleri, el kol hareketleri ile Ünal Üstel Fizyonomiden sınıfta kaldı.