Pazartesi günü yayımlanan bir araştırma, ülkeler mevcut emisyon taahhütlerini yerine getirse bile, bugün doğan çocukların yaşamları

boyunca büyükanne ve büyükbabalarından çok daha fazla aşırı sıcak hava dalgası ve diğer iklim felaketlerini yaşayacaklarını gösterdi.

COP Conference of the Parties", yani "Taraflar Konferansı" "Conference of the Parties" ifadesinin kısaltması. Her yıl düzenlenen zirve, 197

ülkeyi bir araya getirerek, iklim değişikliğinin ve ülkelerin bununla nasıl mücadele edeceğinin tartışıldığı bir platform yaratıyor.

COP zirveleri, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) bünyesinde düzenleniyor.

BM, İngiltere ve ABD’den yetkililer, COP26’nın(Conference of the Parties", yani "Taraflar Konferansı" ) Paris Anlaşması’nın isteklerini

yerine getirmek için gereken atılımı sağlamayacağını, ancak konferansın daha geniş hedefi olan “1.5 dereceyi canlı tutma”nın hâlâ mümkün olduğunu söylüyor.

BM İklim Değişikliği Sentez raporuna göre ise hükümetlerin 2020’nin başından beri ortaya koyduğu planlar uyarınca, küresel emisyonlar

2030 itibarıyla 2010 seviyelerine göre %16 artacak. Bu da sıcaklıkların sanayi öncesi dönemin 2.7 santigrat derece üzerine çıkacağı anlamına geliyor.

Buda kısa ve öz olarak 1.5 hedefini aşacağımızı gösteriyor.

Neden çünkü Ülkeler karbon emisyonlarını sınırlayacağız diyerek mış gibi yapıyorlar.

İtalya’nın Milano kentindeki İklim İçin Gençler (Youth4Climate) zirvesinde yaptığı konuşmada iklim aktivisti Thunberg,

Daha iyi inşa et. Falan, filan. Yeşil ekonomi falan filan. 2050’ye kadar net sıfır. falan, filan diyerek ülke liderlerini samimiyete davet etti.

Thunberg sözde ülke liderlerinden duyduğumuz tek şey bu. Kulağa harika gelen ancak şimdiye kadar eyleme dökülmemiş sözler. Umutlar onların boş vaatlerinde boğuluyor derken insan yaşamını ve dünyanın geleceğinin özellikle bazı ülkeler tarafından çokta önemsenmediğine vurgu yapıyor.

COP26 iklim zirvesi 31 Ekim’de İngiltere’nin Glasgow kentinde başlıyor ve tüm büyük kirletici ülkeler, 1.5 derece hedefini ulaşılabilir kılmak adına emisyonları azaltmak için daha iddialı taahhütler vermeli.

Ama şimdi 30 yılı falan filan ile geçirdiler ve bunun bizi nereye götürdüğü ortada? Bunu hâlâ tersine çevirebiliriz .Bu tamamen mümkün.

Artk mış gibi yapmak yerine Ani, ciddi yıllık emisyon azaltımları gerekiyor. Ama işler bugünkü gibi devam ederse olmaz tabii. Liderler

kasıtlı olarak eyleme geçmiyorlar, günlük kişisel ve devletlerin çevreyi 2.plana atan menfaatleri şimdiki ve gelecek nesillerin tümüne

ihanettir.

Thunberginde dediği gibi “Gençleri dinliyormuş gibi yapmak için böyle toplantılara davet ediyorlar. Ama dinlemedikleri kesin. Emisyonların artması bunun en açık ve bariz göstergesi .

Siyasetçinin yalan söylediğinin aksine bilim yalan söylemez.

KKTC olarak biz ise hala bir çöp sorunumuza dahi bütünlüklü bir çözüm bulmuş değiliz.Hani çöplerimizi geri dönüştürmeyi dahi başarsak iklim krizine karınca kararınca bir katkıda biz yapmış olacağız.Turizm ülkesiyiz ama yollarımız hala çöpten geçilmiyor.Vidanjör sularımız çöp alanlarına dökülüyor.Platikler maskeler heryerde.Denizlerimiz yeraltı sularımız tehdit altına.Çevre için bütçede ayrılan para yok.Üstüne üstülük çevreyi kirletenin yaptıkları yanına kar kalıyor. Umutlarımızı boş vaatlerde boğmaktan ve çevreyi koruyormuş gibi yapmaktan artık vazgeçelim.

Artık iktidardaki insanların neyin politik olarak mümkün olduğuna karar vermesine izin verilmemeli. Artık umudun ne olduğuna iktidardakilerin karar vermesine izin verilmemeli .Umut pasif değildir ve Umut ‘falan filanda değildir. Umut harekete geçmeli. Ve umut her zaman insanlardan gelir.