Mangal kömürü elde etmek için odun kömürünü işlemek öyle sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Bu sektörde yıllarını veren insanlar zor şartlar altında dumanın, isin içinde çalışıyorlar. Odunun kömüre dönüşmesi için 15 gün durmadan narenciye ağaçlarından elde edilen odunu yakıyorlar.

Odun kömürü sektöründe 35 yıldır bu baba mesleğini sürdüren Önder Zaim, Bakanlar Kurulu’nun odun kömürü (gaminileri) ocaklarını kapatılmasına ilişkin kararına adeta isyan ediyor. Zaim’i dinleyince ona hak verdim. Çünkü bu bilinçsizce alınan kapatma kararına karşı çıkan mantıklı ve bilimsel bir açıklaması var.

Ne yalan söyleyeyim ben ikna oldum. “Ya vatandaşın sağlığını, dumandan dolayı kronik hastalıklara yakalanmaları seni hiç mi ilgilendirmiyor?” diye itirazlarını duyar gibiyim. İşte olayın kırılma noktası da burada zaten.

Bilindiği üzere 2015 yılında da Bakanlar Kurulu odun kömürü ocaklarının kapatılma kararı almıştı. Daha sonra hükümet değişince, haliyle Çevre Dairesi’ne de yeni müdür geldi. Odun kömürü işletme sahiplerin hali ahvallerini yeni müdüre anlatana kadar, deyim yerindeyse göbekleri çatlamış. Öyle ki odun kömürü ocaklarının kapatılma kararından yeni müdürün haberi bile yokmuş.

Yani tam Aziz Nesin’e mizah konusu olacak kadar trajikomik bir durum var işin içinde. Daha sonra vatandaşların şikayeti üzerine bu kapatılma kararı alındı. Bilinçsizce bir karar alındığını söylüyor Önder Zaim. Ve diğer kapatılması gereken ancak işletmenin kapatılmayla sorunlardan kurtulmanın da mümkün olmadığını vurguluyor.

Mesela “Güngör Bölgesi’nde halkı adeta isyan ettiren taş ocakları sorunu. O bölgede toz dumandan göz gözü görmezken, dinamitle patlatılan taş ocaklarından çıkan gürültüden dolayı bölgedeki evler kullanılamaz hale gelirken bu taş ocakları kapatılmalı mı yoksa iyileştirilmeli mi?

Aynı şekilde Teknecik Elektrik Santrali. “Elektrik Santrali’ne bakın filtresi yok! Çatalköy’de ve civarında insanlar zehirleniyor. Elektrik santrali devlete bağlı bir kurum. O santral kapatılmalı mı?

Her işin artısı olduğu gibi eksileri de vardır. Bir iş yerinde eksi bir şey görüldüğünde hemen kapatılmalı mı? “ diye soruyor.

Aslında düşündüğümde Önder Zaim’e hak vermedim değil. Kaldı ki, hükümete bizzat “Biz bu işi vatandaşı rahatsız etmeden, yerleşim birimlerinden uzak yerde yapmak istiyoruz. Odun kömürü ocakları konusunda bize gelin denetleyin, kontrol edin.” Dedikleri halde bir tane yetkilinin ocakları denetlemediğini şikayet edecek kadar da dürüst davranıyor.

Önder Zaim Rum Kesimi’ne gitmiş. Oralarda bu işler nasıl yapılıyor? Diye. Rumlar, Pirgo Köyü’nde ve dağın yamacında odun kömürü ocakları olduğunu, ve ocağın başında bir orman memuru olduğunu söyledi. O yetkili ateş yakma izni vermeden hiçbir odun kömürü ocak işletmecileri ateş yakamıyormuş. Üstelik her ocaktan ocak başına 20 Euro alınıyormuş.

Ya bizde? Bırakın denetim yapan yetkili bulmayı; aklı esen odun kömürü ocağı açıyor.

Şu anda KKTC genelinde 50 odun kömürü ocağı bulunmakta. Bu sayının 10’a inmesi gerekiyor. Önder Zaim “Gelin bizi denetleyin ve bize işimizi yapmamız için yer tahsis edin. Ocakları kapatmak sorunu çözmez. Ocakları iyileştirici çalışmalar yapın.” Diyor.

Sizce her ocakta 25 – 30 işçi çalıştıran, ekmek paralarını kömür karasından çıkaran odun kömür ocak sahipleri bu serzenişlerinde haksız mı?