Bu yazının başlığına bakıp aldanmayın. Yıllardır tanıdığım Hasan Sertoğlu’nun duruşundan ödün vermediğini çok iyi biliyorum. Ağzından çıkan her kelimenin arkasında duracak kadar da mert bir insandır. Dostluk arkadaşlık kavramlarını dışarıda tutarak bu yazıyı kaleme aldığımı da belirtmek isterim. Serdar Denktaş’ı da yıllardır tanırım. İkisinin de duruşunu sorgulamak gerekirse durum ortadır. Birisi makamını kaybetmekten korkmayan bir başkan diğeri ise makamını her şeyin üzerinde tutan bir Genel Başkan, Başbakan yardımcısı.
Aslında olaya spor yönünden değil daha farklı pencereden bakmak gerek. Zaten herkes o kısmı kaleme alarak tepkisini ortaya koydu. Bir de siyasi yönden Denktaş’ın neden bu açıklamaları yaptığını düşünmek gerek.
Bir yerde bir sorun var. Yani iletişim sorunu var sanırım. Sayın Denktaş’ın makamına geldiği günden bugüne kadar olan yaşantısına bakmak gerekir. Öncelikle iletişiminde yaşanan sıkıntılar dışarıya olumsuz yansıdı. Ben mesleğim adına Cumhurbaşkanına, Başbakana ulaşarak görüşebiliyorsam Serdar Denktaş’a da ulaşarak görüşebilmeliyim. Ama nafile. Yani kendi ağırlığını cumhurbaşkanının üzerinde tutan bir başbakan yardımcısı ile gazeteci olarak görüşmenin mümkün olmadığına şahit oldum. Her şeyi bırakın spor alanına katkı koymayan ve sırf sporu elinde tutmak adına kendi bakanlığı adı altında toplayarak oraya bu konun ehli insanların bakan olmasını engelleyerek ne kadar büyük bir hata yaptığına şahit olduk.
Yenicami Spor Kulübü olarak kendisinden birçok kez görüşme talebinde bulunmamıza rağmen bizi hiçe saymıştır. Çok yakın bir zaman sonra Yenicami Şampiyonluk kupasını eline alacak hatta beklide bizi kapısına almayan Serdar Denktaş kupanın havaya kaldırıldığı an gelip sevincimizi fotoğraf karelerinde ölümsüzleştirecektir.
Tüm bunları da geçtik. Serdar Denktaş kırdığı potun ötesinde karşısındakileri zorda bıraktı. Ankara’ya bir kez daha muhtaç olduğumuzu bizlere hatırlattı. Kendi ülkemizde kendi ayaklarımızın üzerinde duramadığımızı hatırlatmakla kalmadı tasdikleyerek kanıtladı.
Bunca karmaşanın yaşandığı son dönemlerde hele de seçime ramak kala kimi zorda bırakmıştır sorusunu umarım kendi kendisine sormuştur.
Bu bir strateji olabilir, seçmenleri düşünerek yapılan açıklama beklide kendi tarafından bakıldığı zaman çok da kötü algılanmıyor olabilir ama bana göre bu açıklama KIBRISLI TÜRKLERE bir hakarettir.