İkinci dünya savaşı sonrası, bir grup fizikçi içlerinde Albert Einstein olduğu bu düşünme ve geliştirme ordusu, evren üstünde çok üst seviye çalışmalar yapmaktalar, kuantum mekaniği daha yeni yeni, uzaktan görülen bir nesne gibi, tanımlanılmaya çalışıldığı yıllar. Gezegenler neyin içinde, evrenler nasıl genişler, bu sistemi ne yönetir? Gibi çok keskin sorular tartışılır, günümüze en meşhur teorilerin geldiği, ve halen günümüz fizikçilerinin üstünde çalıştığı, bir çok teorinin doğduğu alan orası.
* * *
Sonra genç ve bu ekibin öğrencisi bir fizikçi, duş yaparken şampuana gözü takılır. Tabi o yıllarda şeffaf ambalajlarda çoğu ürünler, bu fizikçinin duşta bile kafası evrende, ve aklında dönen bir sürü sorunun yanıtını arıyor. O esnada işte o şampuana takılıyor gözü, içinde onlaca baloncuk var, her bir kendine ait bir alan tutuyor, sıvının içinde o balonları genişliyor, neredeyse belirgin bir hızda hareket ediyorlar. Kimisi büyük kimisi küçük, bazen bir birlerine değip birleşiyorlar, ve genç fizikçimiz o an balon everen teorisini üretiyor.
* * *
Evrenlerin de boşluk sandığımız o karanlığın içinde, işte böyle şampuan içinde ki baloncuklar gibi olduğunu düşledi, ve bu çalışma sayesinde günümüz fizikçiler, uzayın bir boşluk olmadığını, karanlık madde diye adlandırılan bir enerji sıvısının içinde hareket ettiğine dair kanıtlara ulaştılar. Ve artık biliyoruz ki karşıtı olmayan hiç bir şey var olmaz, buna bağlı olarakta teoriye göre deklemi kurtaran tek şey ise çoklu evren teorisi ile birlikte, paralel evrenlerin varlığıdır.
* * *
Ve biz bu kainatın, bir yerlerinde hiçlik kadar bile hükmü olmayan bir biçimde, tüm hayatlarımızı bir egoya bağlamanın yollarını arayıp bulup, kendi yoksunluğumuzu zenginliğe çevirdiğimizi zannedip nefes almaya devam ediyoruz. Doğru bir bilinç, bir şampuanın içindeki hareketen tüm dünyayı derin düşüncelere iten fikrin yaratıcısı olurken. Yanlış bir bilinç, oturduğu makamın güçünden habersiz, ego tacirliği yaparak olmadığı biri olarak da davranabiliyor.
* * *
Kendi bilinç düzeyimizi doğru zemine tutturmamız gerekir ki, bu hem yaşadığınız ülkeye, hem dünyaya en yeni güzelliklerle gelebilsin. Bakın şimdi kendi hayatlarımıza, yolu bile olmayan memlekette, en lüks arabaları almaya çalışıyoruz neden? Çünkü çevresel faktörlerin geliştirdiği bilinçsizliğin emri ile kabaran egolar için. Sağlığımızı günden güne kaybettiğimiz bir ülkede, sanki de ölümsüzmüşüz gibi yaşıyoruz, eğitimin olmadığı ve her geçen gün üniversite mezunu verilen ülkede cehaletin pençesinde çırpınırken her şeyi biliyor, anlıyor ve fikirler üretiyoruz üstelik hiç bir anlamı olmayan.
* * *
Rast gele bir anla doğru bir bilinç dünyayı aydınlatırken, yanlış bir bilinç ise o rast gele bir anı izleyerek yetinir. Biz bilinçlenmeliyiz öğrenmeli, eğitmeli ve doğrudan ya da yanlıştan değil gerçekten taraf olmayı bilmeliyiz.

Behiç Anibal…