Ülkenizde çevre problemleri aldı başını gidiyor.Dağlarımız gelişigüzel

oyuluyor.Yeraltı suları kuruyor.Doğal yapı bozuluyor.

Çöpler gelişigüzel hertarafa atılıyor.

Maden atıkları temizlenmiyor.Tavuk Gübrelerinden çıkan

koku genizleri yakmaya devam ediyor.

Abartılı eksozlardan çıkan ses kirliliği ile ilgilenen yok.

Atık sular arıtılmadan Denizlere ,toprağın altına veriliyor.Yeraltı suları

kirleniyor.Lağım suları yollardan akıyor.

Filtresiz bacalarla havanız kirletilmeye devam ediliyor.

Çöpler vahşi depolanmaya devam ediyor.

Cezalar yetersiz ve çoğu zaman uygulanmıyor.

Bu sorunlara çözüm bulacak birine belki bir Çevre Bakanına ihtiyacımız

Olduğu belli.

Peki

Ülkenin Çevre Bakanının yukarıda saydığımız sorunlarla birebir ilgili,çevreden

Doğadan ekolojiden anlayan bu konuda olumlu refaransları olan ve üstelik

Yönetim ve Yöneticilik konusunda da deneyimi ve başarıları olan bir çevre aktivisti olmasınımı isterdiniz yoksa bir Doktormu olması

sizin için daha iyi olurdu.

Sizleri duyar gibiyim çoğunuz tabii ki çevre aktivisti diyorsunuz .

Ama gelin görün ki biz Doktor seçiyoruz.Yada Doktordan Çevre Bakanı

olmasına ses çıkarmıyoruz.

Devam edelim..

Bu seçimi çevre konusunda araştırmaları yayınları ve çevre ile ilgili somut ve

olumlu referansları olan kişilerin yapmasımı doğru olurdu yoksa içerisinde

çevre sorunlarından habersiz ,çoğunluğu çevreyi çokta önemsemeyen

önceliği çevre olmayan bir topluluğunmu yapmasını isterdiniz.

Bunada çoğunluk olarak yanıtınız çevreden anlayan kişiler olması gerektiği

olduğu kanaatindeyim.

Ama gelin görün ki bunda da tam tersini yapıyoruz.

Çevreyi çokta önemsemeyen çevre sorunlarından habersiz önceliği çevre

olmayan büyük bir kalabalığın yada çevre konusu önceliği olmayanların

bu seçimi yapmasına izin veriyoruz.

Oldukça ilginç bir Demokrasi ve bu Demokrasi içinde sorgulamadığımız bir seçim yöntemimiz olduğu açık.

Ve ne ilginçtir ki bundan 2500 yıl önce yaşamış ,demokrasiyi hiçbir zaman benimsememiş Sokratesten belli bu böyle

Neden mi ?

Platon'un Cumhuriyet (Republic)isimli eserine bakalım isterseniz.

Platon'un Cumhuriyet (Republic) isimli eserinin 6. kitabında Sokrates, Ademantus isimli bir diğer karakter ile demokrasi hakkında sohbet eder. Sokrates bu kısımda Ademantus'a demokrasinin eksiklerini ve hatalarını göstermeye ve anlatmaya çalışır. Bunu yapmak için Sokrates, toplumu bir gemiye benzetir.

Ve Ademantus'a şöyle sorar:

"Eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün

kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin?

Rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri

konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?"

Ademantus'un cevabı çok açıktır: Elbette ki ikincisi!

Sokrates'in buna cevabı ise şu şekildedir: "Peki bu durumda nasıl olur da, bir

ülkedeki yetişkin insanların rastgele ve herhangi bir grubunun bir ülkeyi

kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu

düşünebilmekteyiz?”

Aslında Sokrates'in bahsetmeye çalıştığı şey, seçimlerde oy kullanmanın bir "yetenek" olduğudur.

Sokrates'e göre oy kullanmak, "rastgele bir sezgi" olarak görülemez. Dolayısıyla oy kullanmanın da, diğer her yetenek gibi insanlara sonradan, dikkatle ve sistematik bir şekilde öğretilmesi gerekmektedir.

Yeterli donanıma ve eğitime sahip olmaksızın insanlara oy kullanma hakkının tanınması, yeterli donanım ve eğitime sahip olmayanlara fırtınalı bir havada yolculuk yapacak bir geminin kontrolünün kime teslim edileceği kararını alma yetkisi vermekle aynıdır diyor.

Katılmamak elde değil..

Ve işin acı tarafı biz hala bu sorunu çözmüş değiliz.

Araç kullanmak için eğitim verip sınava koyduklarımız bile yüzlerce kaza

ve ölüme sebep olurken oy kullanmak için herhangi bir sınava tabii

tutmadıklarımızın ne kadar çok kazaya ve ölüme sebep olduğunu varın siz

düşünün.

Ne yazık ki Sokrates'in demokrasinin tehlikeleriyle ilgili son derece geçerli ve yerinde olan uyarılarının hepsinide unutmuş durumdayız.Yada hatırlamak işimize gelmiyor.

Ve biz Sokratesten belli henüz bu sorunu aşacak bir yöntem bulamadığımız için demokrasi dediğimiz şey hergün daha çok itibar kaybetmektedir.

Bize mi kaldı diyebilirsiniz.Ama şikayet ederek bir yere varmakta olası değil.

Ve daha iyisini daima zorlamalıyız.

Velhasıl önümüzde yine bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve gemiyi kimin kullanacağına karar vereceğiz.

Kimi , neden seçmemiz gerektiğini gerçekten biliyormuyuz?

Bu kararı verebilecek yeterli bilgi ,eğitim, donanım ve sayısal üstünlüğe sahipmiyiz?

Yoksa sezgilerimizle mi hareket edeceğiz?

Ne dersiniz doğru karar verebilecek miyiz?