Alım gücü! Hiç bir artışla düzelemez artık, çünkü bu yıkımın temelleri çok önceden atıldı, imzalanan protokollerle daraltılan kamu şişti. Ürettiğimiz ithalden pahalı olduğu bir düzene onay verdik, ülke ekonomisi için denilen, sermayedarların ceplerine giren, hiç bir biçim de bu emekçiye geçmedi. Yine dayatma politikalarının tam karşılığı olan siyasileri, seçmekteki ısrarın sonucu, kendini bir adım öne götüremeyen siyasi erkin kayıbına sebep oldu.
* * *
Bir pandami süreci yaşadık ki, tam bir tıp terörü. Zorda olan emekçi daha da zora düştü, düşünme yetisi bile olmayan, kendilerine ezberletilen söylevleri, farklı kelime bile kullanamadan aktaran, emir kulları siyasiler bu süreci daha da zora soktu. Sosyal devlet nedir? Diye bir soru sorsam, karşılığı olmayan cevaplardan ibaret idareciler, müdür müsteşar oldu. Yani görünüyordu gelmekte olan, batıyoruz yok artık bu büyük fırtınada dibi boyladık. Hamasetçilerin ahireti bizden farklı olmayacak, biz ahireti yaşıyoruz bir gün onlarda yaşayacak.
* * *
Bu süreç o kadar bir beceriksizdi ki, övgülerle kahraman ilan edilenlerin, infaz edenlerin karşısında sus pus olundu övgü sahipleri. Tümden battık sevgili okur, dalgalar aldı bizi dibe, her şeye zam gelmeye devam ediyor, gelirin ne olursa olsun alım gücün yerlerde artık. Etin girmediği evler vardı ya, artık yoğur, soğanda girmez oldu, hani emekçinin bir hafta sonu vardı ya, onun bile bir anlamı yok artık.
* * *
Dünya emperyalistleri güç gösterisi yaparken savaşlar çıkıyor ya, ölen her bir cana canımız yanar, ha işte o savaşlardan bir farkı yok artık, bu ada yarısında yaşamanın ve hayata tutunmanın. Peki sevgili okur; bu savaşda bir cephe kurulacak mı? Halkların kardeşliği, emeğin gücü bu cephede yer tutacak mı? Yoksa zaten bitti, bizden sonrakiler de kaderine tutsak mı yaşayacak? Teslim oldunuz mu?
* * *
Zaten tıp terörü ile can çekişirken, bir de dünyada savaş terörünün getirileri ile nasıl başa çıkacak bu, kendi kurduğu hükümetin kabinesini onaylatamayan siyasiler? Sanmıyorum bu da olmayacak, şimdiden tüm yükü eklenen zamlarla, hayata tutunmaya çalışan emekçinin küfesine yüklendi, artık o küfeyi tutmanın, sırtınızda açılan yaralara dahasını açan, kan kayıbından aklın dengesi bozulan, bu küfeyi taşıyacak güç kaldı mı? O yükle bükülen bele ek olarak, kırılan dizlere karşılık bir ses çıkmayacak mı? O yükü sırtınızdan atmadan, onun sancı ve açısı içinde, kıvrıla kıvrıla yaşamadan haklı hayatı, ölüp gidecek misin?

Tüm savaşların tek kazananı vardır o da bu savaşları durduracak olan barış ve onu var edecek olan, emekçidir.

Behiç Anibal…