Bilirsin uçurtmanın keyfini en az bir kez yaşamış, yada onu uçarken ipin ucunda ivmelenmesini izlemişsindir. Adı üstünde rüzgarı doğru şekilde karşılar, rüzgarın dalgası ile havalanır, ipi elinde onu kontrol edersin. Eskiden bizim çocukluk zamlarımızda uçurmalar yapardık, naylondan veya gazeteden, dereden kestiğimiz kamışlarla özelikle seçilen en kuruları ile iskelet kurulurdu.

* * *

En önemli yeri kuyruktu ve ona özenirdik, uzunluğu önemli, üstüne ekleyeceğimiz süslerin ağırlığı önemliydi. Ve en kıymetli yer gelmişti ip, annemizin dikiş malzemelerinden ipleri ile projemizi tamamlar ve o an gelirdi.

* * *

Rüzgarı yakalayabileceğimiz, uçurtmamızın takılabileceği yerlerden uzak bir alana giderdik. Sonra birimiz uçurtmayı tutar, diğerimiz ipinin sarılı olduğu sopayı. Ve zamanın geldiğini belirten ilk yaprak kıpırtısı ile, sopayı tutan bırak diye haykırır, uçurtmayı tutan da bırakırdı, sopayı tutan biraz koşup uçurtmanın ipini verip, yükselmesini sağlardı, sonrası artık rüzgarın işi idi.

* * *

Kocaman bir mutluluk akardı içimize, başarı vardı, el emeği bir uçurtmamız vardı, uçuyor olması ayrı bir zevk, ipinin elinde olması bambaşka bir zevkti. Uçurtmamız uçuyor ve biz eğlencenin zirvesinde günümüzü tamamlardık.

* * *

Günümüzde yapılan fabrikasyon uçurtmalar gibi değillerdi, bizi hiç üzmezlerdi uçmayan, uçurtmaya uçurtma mı denirdi? Artık deniyor, renkli janjanlı naylonlardan yapılan, ipi bile özel sarılan uçurtmalar, uçmuyorlar öylece uçurtma elinde bakakalıyorsun, kırılan hevesin, yarım kalan mutluluğunla.

* * *

Artık insanlar da böyle, insan olarak doğmuş, görselde çok iyiler ancak işlevde yoklar, günümüzün fabrikasyon uçurtmaları gibi. Ellerinde diplomaları ile cehaletin en zorunu yaşıyorlar. Makamları işkal edip makamı gereği olamıyorlar, her şey bu ülke için deyip, bu ülkeyi soyuyorlar, her şey bu ülkenin geleceği gençler için deyip, kendi çocuklarını kısmetini, bu ülkenin gençlerinin, çalınan umutları ile belirliyorlar.

* * *

Yani demem o ki, günümüz insanı yine günümüzün fabrikasyon uçurtmaları gibi, varlar çok da janjanlı görünüyorlar ancak uçamıyorlar. Bakın etrafınıza, herkesin yüzünde o garip, anlamsız, ortada bırakılmış ve ne yapacağını bilmeyen o ifade var. Oysa ki uçurtmasını kendi yapacak kadar öğrenmiş, onun uçarken ki mutluluğun, ipinden içine dolduğunu keşfetmiş biri, asaletinde insan olmayı, dengeyi adaletle sağlamayı, etiklikle yaşamsal kalitenin ve umudun ölümsüz olduğunu biliyordur artık.

Ve böyle bir insansanız, şimdi kendinizi test edin bir uçurtma yapıp uçurabilir misiniz?

Behiç Anibal…