Hayat pahalılığını belirle, asgari ücreti artır, tüm kamu alacağı ve vergileri bu düzenlemelere göre artır, sonra da kamu görevlileri ile emeklilere ve devletten hangi koşulda gelir alıyorsa alsın herkesin gelirini %10 aşağıya çek!

Döviz zaten vuruyor!

Hayat pahalılığı serbest piyasa deyip müdahale edilemez hale getirilen koşullar nedeniyle alıp başını gitsin, sonra da 4 aylığına, yasanın emrettiği şekliyle belirlediğim %10,65’i donduruyorum diye bir kararname hazırlayıp, ben yaptım oldu de!

Olmadı arkadaş!

Bir kere bu kararname yasaya uygun mudur?

Bu ortamda, dövizden aldığınız zarardan etkilenme biçiminizi de ağırlığını da minimum seviyeye çekme sözü verdiğinizi hiç saymıyoruz bile!

Başbakan halkımızın çile çekmesine izin vermeyeceğiz diyor, Maliye Bakanı bu süreçte gelirleri aşağıya düşecek ve alım gücünü kaybedecek çevreler olacak diyor. Hangisine inanalım diye sormayıp Başbakan’a rağmen Maliye Bakanı açıklıyor dedik!

Halk anlamıyor mu zannediyorsunuz.

1990’ların sonundan beridir başımıza dert olan ekonomik paketler veya kalkınma paketi denilen sömürü planlarının içeriğinden dolayı eşel mobile de kamu görevlisinin hak ve menfaatlerine de, emekliye de çok el uzatılmaya çalışılmadı mı?

Bu bahaneler ile emekli maaşlarından bin bir bahane ile kesinti yapılıp Tatar’ın Maliye Bakanı olduğu dönemde karar yargı tarafından reddedilmedi mi?

Hedef daha refah bir devlet yaratıp, devleti daha saygın hale getirmek mi, daha muhtaç hale getirip belli zümrelerin gelirlerini artırmak mı?

Yabancı yatırımcıyı deli gibi kollayıp, asgari ücretliyi açlığa mahkûm edip, işsiz olan halkına rağmen sayısız çalışma izinliyi buraya yığıp boğaz tokluğuna çalıştırıp vatandaşlık vermek ise biz bunu da anlarız.

Sömürülmekten bıktık usandık!

Sömürü sisteminin de bir usulü adabı vardır.

Sömürü sistemlerinde, sömürülmeye hazırlanan toprakların, sömürücüsüne pahalıya patladığı açıktır.

Madem elini kolunu buraya uzatmak isteyenler var, o zaman onlar da uzattıklarının değerine göre bedelini ödeyecekler. Ya da çekip gidecekler.

***

Bugün Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşamını sürdürmekte olan minimum %70’inin hayatını doğrudan etkileyecek olan bu karar resmen halka açılmış bir cephedir. Göremezden geldiklerinizin artık sesini çıkaramayacağına, hazır pandemideyken eylem ve grev yapamayacaklarına toplu bir şekilde ses çıkaramayacaklarına inananlara seslenerek söylemeliyiz ki eylem biçimleri de değişti efendiler!

Artık oturduğunuz yerden de eylem yapar bal gibi hükümetler devirir hataları milletin gözünün içine sokarsınız.

Kamu görevlisi diyerek halkın gözüne soktuklarınız sizin yere göğe sığdıramadığınız bu devletin sizlerden çok daha fazla hizmetkarları olduğu ve ne kadar ihtimam gördüklerine bağı olarak sunulacak devlet sistemine ihtimam göstereceklerini akıl edebilmeniz gerekir.

Sizler ki devletin başını çekip en üst ita amiri olarak anılıyorsunuz, bürokrasinin ve devletin işleyişinden haberdar olmadığınız, kamu işleyişi hususunda pek çok şeyi bilmediğinizi hatırlama zamanı gelmiştir.

***

Devletten gelir alan herkesin, devlete vergi verme şekli bordrolandırılmış veya diğer pek çok verginin de belirlenmiş olduğu bu günlerde böyle bir Ali Cengiz oyunu ile, pandemiyi de bahane ederek halkı oyuna getirerek emir uygulamaya çalışanlara bu toplum cevap verebilecek onurunu da bilincini de henüz kaybetmemiştir.

***

Tavsiyemdir!

Yol yakınken, bu karar zaten geri alınacak, siz yargı öncesinde geri çekiverin de boşuna işbilmezlik ortaya çıkmasın.

Bunun adı demokrasidir. Bu bir monarşi değildir.

Siz de demokratik biçimlerde başa geldiniz.

Ne zaman ki monarşi iki dudak arasında sizi bir yerlere atar, o zaman bu türden kararlar fermanlarla yayınlanır.

Hoş oraya doğru gidişatın örneklerini yaşıyoruz ya…

Ama henüz değil.

Bu toplum savaş geçirmiş, direncin alasını en kıt zamanlarda yaşamış, can vermiş, acısını kalbine gömmüş direnmiş bir toplumdur.

Bu türden yok sayılmalar bu topluma vız gelir tırıs gider.

Ayrıca oturduğunuz koltuklarınızı altınıza bu halk sürdü, geri de çeker bilesiniz!

Dr. Çiğdem DÜRÜST