Hazır ortalık karışık, bu sebeple ortalık dinmeden, bu halk her şeyi unutan bir yapıda zaten, daha birini hazmedemeden diğerini vermek daha iyi olur diyerek, bir elden ne varsa yapılması gereken yapılıp, sonra uzun tatili hak eder mi bu hükümet? Görünen o ki, yapılması gereken iş için getirildikleri mevkileri, işleri bitince koltukları ile birlikte terkedecekler.

* * *

Biz halklar olarak ne olduğunu anlayana kadar, sorulacak sorularla birlikte düğüm olmuş bir şekilde öylece baka kalacağız. Yıllardır bir biçimde kamuoyuna, dedikodu biçiminde yayılan ve sonra arkası getirilmeyen her konu bir bir meclisten geçecek. Çünkü önceden kulak aşınası olan halkın, kendini avuttuğu ‘’yok bunlar hep laf’’ kelimesinin boğazında takılması ile zaten sorgulamayı bırakacak.

* * *

Nasıl ki, bin bir planla hazırlanan kötüleme ve bataklaştırma ile kamunun elinden alınarak, sermayedara peşkeş çekilen tüm kamu hizmetleri gibi. Bu işler yavaş, emin ve tam bir kesinlikle hayata geçirildi. KTHY’nın başına gelende böyle bir planla oldu, daha sonra tüm dış uçak şirketleri teslim aldı tüm havayı, daha sonra hava alanı yavaş ve emin bir şekilde, sermayedarlara verilmedi mi?

* * *

Çok uzun bir süredir KIB-TEK meselesi ortalıklarda döküm saçım durmuyor mu? İddialar o kadar korkunç ki, ihalelerden beslenenlerden tut da, yan ve yandaştan usülsüz alımlar, aklanan paralar ve daha bir sürü şey ile yıpratılıp, hiç edilmedi mi bu kurum, neden pek? Sonrasında elektrikle ilgili yapılacak sermayeleştirme işlemini haklı gösterebilmek ve tüm sorumluluğu, o kurumun çalışanlarına yüklemek için.

* * *

Belediyeler bile isteye hizmet veremeyecek duruma getirildi, şimdi ise o alanda oyunlarını kurup, yerel yönetimleri de o sermayedarların, taşeron pençelerine düşürüp halkın daha fazla sömürebilmek için bin bir gece masalları anlatıp duruyor ve yolu tamamlıyorlar. Yerel yönetimlerin, halka ulaşan tüm hizmetlerini taşeronların insafına bırakacaklar. Ve onlarda şimdi geçecek olan belediyeler reform yasası adı altında ki peşkeşi, parmak tetik de bekliyorlar.

* * *

Ve geriye ne kalıyor, tabi ki ülkenin yönetim biçimi olan parlamenter sistemden şikayet edip, tüm olumsuzlukların bu yüzden geliştiğini ağızlarına sakız yapıp çiğneyip, sonra üzerimize rejim değişikliği adı altında Başkanlık sistemini tükürecekler. Tek adamcılık da zaten yapılanların ve biatın zaferi olarak boyunlarına takılacak.

* * *

Biz halklar tüm bu karmaşanın orta yerinde, neyin iyi neyin kötü olduğunu anlamadan, aslında yapılanın ne olduğunu bilmek isterken, baskının ve zulmün artarak emekçinin daha da köleleşeceğin sistemin, boğazımıza sarılmış, ağzından kan kokusu duyduğumuz mesafeden, gözlerimizin içine baktığı o anı yaşayacağız.

* * *

Pek tabi bu da bir süreç olacak, tüm elebaşları istediğini alıp bir suç çetesi olarak kaybolup gidecek. Ve biz yeniden bir hiç olarak sil baştan başlayacağız, bu gidişatın bize gösterdiği resim bu. Bu düzen öyle bir düzen ki, halkın yararına olan tek bir açıklık bile bırakmaz, öyle ki halktan bir birey gülümsese, bunu hakaret sayarlar. Bu yüzden sisteme inat, onlara rağmen gülümseyin, çünkü gülümsemek en büyük direniştir.