Kontrollü bir şekilde açılmaya başlayan sektörler ile ilgili olarak alınan kararların nasıl bir titizlikle uygulandığı, alınan önlemlerin yurttaşlar tarafından ne kadar inandırıcı bulunduğu ve daha fazlası sorgulamaya devam ettiğimiz konular arasında.

1 Nisan’da tamamlanacağı açıklanan bazı aşılamalar da hükümetle ve bazı bakanlarla dalga geçilmesine neden olmaya devam ediyor.

Hiçbir şeye güven ve inandırıcılığın olmadığı bir ülkede yaşarken, sağlığımızdan ve geleceğimizden endişe etmeden psikolojik sağlamlığımızı bireyler olarak nasıl koruyacağımız; psiko sosyal olarak yaşadığımız olumsuz etkilerden kendimizi nasıl koruyacağımızı bulmaya çalışmak inanın ürkütücü.

Tüm bunlara ek olarak özel sektörün PCR zorunluluğu, kamu sektörü çalışanlarına böyle bir zorunluluk olmaması anlamsızlığı da bonus!

Şehirlerarası seyahatlerle ilgili denetim ve izin konusu tam bir anlamsızlık. Hastama bakacağım, yatalak hastama ilaç götüreceğim diyorsunuz, aşılama için refakat edeceğim yaşlı ve bakıma muhtaç ebeveynim var deseniz de izin alamıyorsunuz ama Kaymakamlık ya da poliste tanıdığınız olunca tüm kapılar size açılıyor!

Elimde serbest dolaşım için gerekli her türlü evrakım olduğu halde izin almaya her çalıştığımda ben hep ret aldım. Torpil ile oğluma izin çıkartırıp Güzelyurt’a gitmesi gereken ilaçları oğlumla gönderdim mesela.

Bu anlattıklarım duyum değil. Birebir bizzat yaşadıklarım. Etrafımdan gelen bilgi akışını buna ekleyince hacmin ne kadar büyük ve traji komik olduğunu söylemeden durmak olmazdı!

Butiklerde alış verişler için deneme yapmayacaksınız dendi. Gittim. Mağazadaki görevli benim hiçbir girişimim olmadan beni kabine davet etti. Evet evet deneme yapmam için. Üstelik kabinler doluydu ve boşalmasını beklemeliydim.

Başka bir mağazada değişim için getirilen ürünlerin geldiği gibi stantlardaki yerini aldı ve hemen ardından gelen kişiler tarafından ellenerek alındığını gördüm. Oysa kapıda bu süreçte değişim yapılamayacağı kuralı yazmaktaydı.

Belediyeler denetliyoruz diyorlar. Lefkoşa Türk Belediyesi denetim dökümlerini kendi sayfasında yayınlıyor.

Olabilir!

Demek ki gözü dönmüş bu türden kuralları uygulamayan insanların “Bize bir şey olmaz!” düşüncesinin önünde engel yok.

Yani ya denetimler ve müeyyideler yeterince caydırıcı değil, ya da bu insanların inandığı ve güvendiği bir şeyler var.

Ya da yasal prosedürler yetersiz!

***

Bunca şey yaşanırken bir yandan da yeni hükümet kurulduğundan bu yana ciddi bir şiddet söylemi ile Ekonomi ve Enerji Bakanı’nın ifadelerini duyuyoruz. Buna dahil olan müsteşar ve karşısında El-Sen var.

Sadece iddialar ile konuştuğumuz bu süreç iki gün önce bu güne dek hiçbir çalışmasını tamamlayamaması ile ünlü “meclis komitesi”ne devredildiğini öğrendik. Bunnla da kalmayıp komite başkanının belki de soruşturulacaksa, kapsam içinde kalan eski Ekonomi ve Enerji Bakanlarından bir tanesinin bu komitesnin başında olduğunu öğrendik.

***

Uzun lafın kısası.

Akıl sağlığımızla oynuyorsunuz beyler!

Arkanıza dönüp baktığınızda bir halk, bir toplum bulamayacaksınız.

Öyle bir hale geldi k ki artık hiçbir sözünüze inanmıyor, güvenmiyoruz.

Kişisel girişimlerimizle işlerimizi çözüyor sizi de “boş konuşanlar” olarak nitelendiriyoruz.

Belki duyarsınız diye de bu satırları buraya bırakıyoruz!

***

Bir de şunu düşünün: Halk suskun ama anlattıklarınıza kandığından değil. Sizlerin bir arpa boyu yol katedebileceğinize inanmadığından.

Etik , ahlak ve adalet dışı şekilde halk kendi işini sürdürüyor. Ve biz buna bir devlet sistemi diyoruz…

Yazık

Dr. Çiğdem DÜRÜST