‘’Gardaş dedi bu yaşıma geldim dikili bir ağacım yok, bu bağımlılık beni yok etti, kazanmak ve ya kaybetmek değil, orda o oyunu oynamak tek gerçeklik’’, bu arkadaşım çeşitli zamanlarda bir dizi tedavi yöntemleri denemiş. Ancak kendini yine o bataklıktan çıkaramamış hatta her seferinde daha sert düşmüş içine.
* * *
Bu amansız bağımlılık, yalnızca bu arkadaşımı değil çok fazla insanın hayat bağlarıyla oynayan, ışıklı süslü bir karanlık, bu tanım tam da sanırım bu ortamlar için olurdu. Bu iletin kaç Aileyi parçalaması gerekir daha, kaç genci yutması gerek bilmiyorum. Ancak bir çıkar yol olmalı değil mi? Bir yolu olmalı.
* * *
Kumar bağımlılığı ve kumarhanelerin varlığı ile ilgili yaptığım bir araştırmada, bireysel batağa sürüklenmek değil yalnız, toplumsal olarak da kötü sonuçlar doğurduğunu, yapılan araştırmaların takibinde okudum. Kumarın varlığının belli başlı halleri şöyle dizilir.
1. Haksız kazanç meşru hale gelir, kolay kazanç yeni nesillerin ideali haline gelir.
2. İllegal yapı ve organizasyonlar bu yollarla güç ve servet kazanır.
3. Çalışma, alın teri, hak ve hukuk gibi toplumun temeli olan anlayışlar itibardan düşer.
4. Toplumsal ahlak yara alır.
5. Menfaat ve kazanma hırsı bütün toplumsal ilişkilere yansır.
6. Toplumdaki huzur ve güven zedelenir
* * *
Kısa bir araştırmada önüme dökülen bu maddeler, ne kadar tanıdık değil mi? Demek ki kumar halklara yararlı bir katkı sağlamadığı gibi, sonuçları belkide iyileştirilemeyecek seviyede kötüye taşır. Peki biz Kıbrıs’ın kuzeyindeki bu küçük alanda, zaten kötü yönetimlerin kurbanı durumuna düşmüşken, bir de bu illetin yıllardır kanımızı emdiğini görmek gerçek bir sancı.
* * *
Behiç Anibal….