Bizim memlekette pek kullanılan bir ifade değil ama üniversite tahsilim sırasında Türkiye’de pek çok kez bu deyimi duymuş ve memleketin nasıl bir halet-i ruhiye içerisinde olduğunu ve neden bu kadar parça pinçik olduğunu bu ifade ile özdeşleştirmiştim doğrusu.
“Herkes kendine Müslüman” deyimini, bizim veya bizim “tuttuğumuz” tarafın başına bir şey geldi mi üzülür feveran ederiz. Karşı tarafa sıra geldi mi dut yemiş bülbüle döneriz. Ortak çözümsüzlüklerimiz, ortak acımız yoktur. Ya biz, ya da “diğerleri” vardır.
Bu sevgisizlik ve saygı zaafiyeti sadece tutulan takım taraftarlığı boyutunda değil, bölgeler, okullar, kurumlar, meslektaşlar, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler arasında o kadar nefret ve “bir kaşık suda boğma” aşamasına geldi ki vatandaş birbiri ile ne sağlıklı ve saygılı bir iletişim kurabiliyor ne de birbirine karşı toleranslı ve düzeyli bir yaklaşım sergileyebiliyor.
Bu çirkin ve kokuşmuş insan modelinin oluşmasına neden olan etmenler benim gördüğüm kadarıyla 1974 yılından itibaren kökünde alın teri olmadan elde edilmiş haksız kazancı, partizanlığı, adam kayırmacılığı, ganimetçiliği, emek hırsızlığını, ötekileştirmeyi, vatan haini ilan etmeyi, memlekette başkasına yaşam hakkı tanımamayı savunan ve bunu kendilerine hedef edinen kişiler ve siyasi oluşumlardır. Bunun da liderliğini uzun zamandır Ulusal Birlik Partisi azimle hiç kimseye kaptırmamaktadır. İSTİKRAR BU OLSA GEREK !!!
Hiç bana normal gelmeyen ve bir türlü de anlam veremediğim bir unsur da bir ortamda farklı görüşlerden de olsa birileriyle ( eğitim düzeyi hiç fark etmez ) siyasi bir konu veya ülkenin içerisinde bulunduğu bu rezil durum tartışılırken eğer iktidar partisine sempati duyan biri ise hemen konuyu kişiliğine yapılan bir “hakaret” olarak algılayıp ortak akılla bir çözüm için fikirler üreteceğine yapılan çirkinlikleri savunma ruh hali ile depresif bir tepki göstermesidir.
Önemli olan YANLIŞ olan ve toplum geneline zararı dokunan ve olumsuz yönde etkilenildiği ispat edilen bir olayın gerçekten yanlış olduğunu kabul etme erdemini gösterip, farklı siyasi görüşlerde de olunsa kişisel ve zümresel çıkarlardan arınmış bir şekilde ortak yaşam alanımız olan ve kısıtlı kaynaklara sahip adamızda DOĞRU’nun peşinde yürümeyi ve destek verme kültürünü içselleştirmektir.
Özellikle son birkaç yıldır siyasilerin ağzından “yapamadıkları icraatlar” için “inşallah, maşallah, kısmet, Allahın izniyle” gibi kelimeler kuzeyden esen rüzgarların etkisi ve yaranma, biad anlayışına binaen söylenmiş ve aslında Müslümanlık dinine göre tam bir GÜNAH İŞLENMİŞTİR.
Öncelikle Müslümanlık, Hristiyanlık, Musevilik ve diğer inançlarla ilgili okuduğum kitaplara göre Hükümet yetkilileri tam bir GÜNAHKAR. Neden mi günahkar? Onlara dürüst, halka eşit yaklaşan, hakka saygılı, hukuğa saygılı, merhametli, vicdanlı, ahlaklı, sevgi dolu, çalışkan, üretken, sözü, özü doğru, sözüne sadık, adil, vakur, kibar, alçak gönüllü, halkın hizmetinde, vefalı, düşünceli, güvenilir, şeffaf, kültürlü ve dini bütündürler demeyi çok isterdim!; işte bu yüzden GÜNAHKARLAR.
Ne şakirim ne de tefsir alimi ama benim aklımın erdiği şu ki Kuran’daki en barışcıl ve serbestlikten yana sure Kafirun’ dur. 6 ayetten oluşan ve bazı “aklı selimlerin” unuttuğu bu kısa surenin son ayetinde geçen ‘sizin dininiz size, benim dinim banadır!’ ifadesinden anladığım şey her insanın inanç konusunda bizzat ‘en üst merci’ tarafından özgür bırakıldığıdır. Çoğunluğu Müslüman olan kuzey Kıbrıs’ın kuruluşundan bu yana binlerce demokrasiye ters, ırkçı ve zaman zaman aptalca yasaları oldu ve insan haklarına aykırı binlerce icraat yapıldı. PEKİ BUNLARI YAPANLAR KİMDİ?
Bir rivayete göre ünlü müzik adamı Cat Stevens, İslam’la müşerref olup adını Yusuf İslam olarak değiştirdikten bir zaman sonra, içinde Türkiye’nin de olduğu birkaç Müslüman ülkeyi gezer ve Müslümanların hal-i pür melalini görüp şöyle bir serzenişte bulunur: “iyi ki Müslümanların halini görmeden Müslüman olmuşum!”. Demek ki bu sözde Müslümanların icraatları ve halka reva gördükleri yaşam sadece kendine Müslüman boyutundan öteye gidemiyormuş.
NOT: Her düzgün inanışa karşı saygım sonsuz olup sapkın dini inanışları esefle kınıyorum. Tabi buna KENDİNCE MÜSLÜMANLAR da dahil…..
