• Ailenin çürümesi,
  • Boşanmaların artması,
  • Ahlak yoksunluğunun çoğalması,
  • Eşcinselliğin yaygınlaşmasıgibi gerekçeler ile Türkiye Cumhuriyeti (TC) 2011’de AKP iktidarı sırasında girdiği İstanbul Sözleşmesi’nden yine AKP iktidarı ile çıkıyormuş.

Biz şimdilerde heyecanlandık ama 2020 başından beri bu Türkiye’de konuşuluyor, yazılıyor, çiziliyormuş…

Bize ne oldu da heyecanlandık anlamıyorum!

Biz de mi çıkıyoruz yoksa anamız bizi zorlarsa onu kıramayız diye peşinen istemediğimizi söyleyip sonra ne kadar çaresiz olduğumuzu mu dillendireceğiz demagojinin en hasıyla?

Türkiye bizi yönetmesin, onlar bize hükmetmesin diyenler, İstanbul Sözleşmesi TC’de kalkıyor diye bir ayaklandı ki sanırsınız bizde lağvediliyor.

Bunu meclisteki vekilden, partideki kadın kolu üyesine kadar yapanlar ar. Pes!

İstanbul sözleşmesi ne midir?

Kadına yapılan ayrımcılığın, şiddetin, ev içi şiddetin tespiti, önlenmesi ve toplumun bu hususta eğitilmesi; bunun da yasalar ile denetlenmesi için ortaya konulmuş yasal taahhüt idi.

Yerine getirdiler mi? Yok!

Biz uyduk mu?

Hayır!

***

Sözleşme zaten yalancıydı! Sözleşmeye imza konulması da yalandı.

Ben hep demiyor muyum bunlar vitrin sözleridir. Bu arkadaşlar seçim zamanı nüfusun %50’si olan kadınları cezbetmek ve muhaliflerden de oy koparabilmek için süslü lafların alasını bu meselelere ayırırlar diye…

Anlayacağınız politik ikiyüzlülük Türkiye’de tavan yapmışsa bizde atmosferin dışına taştı(!)

***

Biz bu sözleşmeyi 2011’de anayasa hükmünde kabul ettik.

Çıkmak gibi bir meselemiz yok.

Neden kıvranıyoruz ki?

Ayrımcılıkla mücadele eden siyasi partimiz zaten yok. Bu partilerin kadın kolları var. O kollardaki bir iki kadın dışında bu işi cidden kendisine mesele edinmiş kişinin kurduğu birkaç cümle dışında yapılan bir şey de yok…

***

İstanbul sözleşmesi mecliste kabul edildi de n’apıldı?

Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi izmalandı da ne oldu?

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi açıldı da NE OLDU?

Hem bize ne? Türkiye çekilmişse bize ne… Kılınızı kıpırdatmadınız da şimdi zaten bir şey yaptırtmadılar sebebi de Türkiye mi diyeceksiniz? Yok yutulmaz…

Ve bilin ki bu gerçek bir teslimiyetçiliktir! Türkiye çıktı, demek bizde de bir halt olmaz inancıdır. Birilerinin hazır yaptığını alalım biz yaptık gibi oraya koyalımcılıktır!

Hele meclisten ağlayanlara ne demeli: Orada dirayetli duramayacaksan zaten işin yok orada. Çık dışarıda ne yaparsan yap. Sadece Türkiye’yi eleştirerek politika yapılmaz. Tıpkı sadece iktidarı eleştirerek yapılamayacağı gibi…

***

TC’ye ne demeli?

Kadını dövünce, öldürünce eğer aile de cinsel yönelimlerde,hatta memleket de kurtulacak madem “DÖVÜN ANASINI SATAYIM”

Rezilliğin böylesi anlaşılamaz!

Bu kadar mesele de kadın yaşamına bağlı demek ha?

Eşcinsellik denilen olgunun hem fizyolojik hem de psikolojik boyutlarının daha ana rahminde başladığının bilimsel olarak ortaya çıktığı bir ortamda, İstanbu sözleşmesi yüzünden artış gösterdiğini savunanlar varsa, bir de buna destek bulabiliyorsa TC’de, salın çayıra mevlam kayıra…

Bu zihniyete biz ne diyelim ki!

**

Lakin sakın gözardı etmeyin: Aydın kadın, kariyer sahibi kadın, kentli kadın, eğitimli kadın şiddete de ezilmeye de boyun eğmez, eğilmesine izin vermez. AKP bu kadından oy alamaz. Oy alamayacağı kesimin hakkını neden savunsun ki bu parti. Kendisi kodese tıkamıyor, hakkında dava açamıyorsa, sorunu kocası/babası aracılığıyla çözsün.

Gerekirse o kadın yokedilsin fena mı?

***

Yazıklar olsun ona da ama bize de

Ne heyecanlanıyoruz be kardeşim. Madem bu kadar önemsiyorsunuz bu sözleşmeyi, o zaman gereğini yapın hazır meclisteyken de bu şekilde de olsun gösterin bize bireysel meselelerde canavar, toplumsal meselelerde de zavallı olmadığınızı.

Dr. Çiğdem DÜRÜST