Neredeyse her haneden kıyamet hakaret ve söylevler çıkıyor, kime selam versek ‘’ nasıl olacak bu işler?’’ gibi karşılık geliyor. Bu en yazılabilen söylevlerden, anlamışsındır sen sayın okur. Bir iki kelam edebiliyorum dostlarla, daha birkaç ay öncesine kadar virüsten başka konu konuşmazken, şimdi insanlar bırakın unutmayı, zerre umursamıyorlar.

* * *

Bu illette azalacağına daha da artıp neredeyse nezlenin yaz versiyonu gibi, önüne geçene bulaşıyor. Ancak insanların sağlıktan umudunu keseli çok olmuş, yaşam kaygısı, hayatta kalma kaygısı, çoluk çocuğa yetebilme kaygısı vs. canından bezdirmiş insanları.

* * *

Tüm halkların işlerini yürütmeye çalıştıkları her alandasorun, her alanda aşılması gereken engeller var. İşin en kötü tarafı da tüm yönetim ekipleri, atanan müdürler ve müsteşarlar ama herkes farkında, işte tam burada kafam deli sorularla doluyor.

* * *

Tüm kamu hizmetlerinde, halkların sıkıntılarını yaşayan insanlar var, yani yönetime en yakın alanlarda, görüp duymamaları mümkün değil. Peki neden hiçbir kimse, cumhurbaşkanı, başbakan, tüm bakanlar atanan kalem müdürleri ve ya halkı kara listelere yazmayı görev edinen danışmanlar (sanki görev o) ve yine atanan müdürler, müsteşarlar tek bir hareket dahi yapmıyor.

* * *

Benim aklıma tek bir şey geliyor, onları besleyen sermayedarlar, patronlar ultra zenginlerin belli ki bazı kuralları onlara benimsetip imzalatıyorlar. Birinci kural, sırf varlık göstermek adına konuş, saçmada olsa bir şeylerden bahset, sorunların üstüne yorumlar yap ancak! Halktan ne gelirse gelsin, bizim zararımıza unutma, o sebeple konuş ama kaideye alma.

* * *

İşte bu kural kitapçığının ilk maddesinin, birinci kuralı. Peki madde ne? Tabi ki ultra zengin sermayedarlara koşulsuz itaat…..

* * *

Halkı duyan insanlar susturulup geri planlara atılarak, ya da kahve köşelerinde kötüleyen söylevlerle yandaş toplayanların inadına, bu insanlar var. Onlar kişilere takılı değiller, sistemin kendi çürümüşlüğünü sorgulayan insanlardırlar.

* * *

Sevgili okur; yolunu yordamını kaybetmiş yönetimlerin esareti ile değil, bilginin cesareti ile donan. Hayat para odaklı çıkar peşinde koşmaktan daha anlamlı ve zevklidir, bu yüzden yeterince kazanmakla yetinip, tüm halkların refahı için atacağın tek bir adımla bile sana katacağı zenginliği, karşılığında ne olursa olsun alacağın, ait olmadığın bir düşünceye diz çökmekten daha onurlu bir dik duruş olduğunu anlayacaksın…

Behiç Anibal…