Dün ölümünün birinci yıl dönümünde Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif DENKTAŞ’ı mezarının bulunduğu Cumhuriyet Parkında yapılan devlet töreni ile andık. Merhum Kurucu Cumhurbaşkanımızı anmak için yapılan tören ve etkinlikler geçtiğimiz hafta başladı ve bu hafta boyunca da devam edecek. Bu tören ve etkinliklerin bir kısmına katılma fırsatı buldum. Gözlemleyebildiğim kadarıyla Kıbrıs Türk Halkı onun hatırasına, mücadelesine, davasına ve fikirlerine büyük saygı gösteriyor. Bu hakedilmiş saygı geleceğe daha umutla bakmama imkan veriyor.

Merhum Kurucu Cumhurbaşkanımızı andığımız bu günlerde onu, kişiliğinin farklı yönleri ile anlatmak mümkün. Çok renkli bir kişiliği ve hayatı olan Rauf DENKTAŞ’ı anlatmak için bir makalenin sınırlı satırları çok yetersiz kalır. Onu anlatmak için kişiliğinin pek çok yönünü ele alsanız bile yetesiz kalır. Gerçeği ifade etmek gerekirse onu anlamak ve anlatmak için bir kütüphaneyi dolduracak kadar kitap yazmak gerekir.

Denktaş’ın hayatı ve kişiliği
Kıbrıslı Türkler DENKTAŞ ismini ilk defa 1948 yılında Lefkoşa SELİMİYE Meydanında yapılan ENOSİSİ TELİN MİTİNGİNDE yaptığı konuşmada duymuştu. İngiliz Sömürge İdaresinin kurduğu Türk İşleri Komisyonunda görevlendirilmiş ve daha sonra Kıbrıs Başsavcı Yardımcısı olarak görev yapmıştı. EOKA terörünün başlaması ile Kıbrıslı Türkler direniş için çeşitli örgütler kurmuş ve DENKTAŞ bütün bu örgütlerin Türk Mukavemet Teşkilatı bünyesinde birleşmesini sağlamıştı. Kıbrıslı Türklerin toplumsal mücadelesine daha fazla katkı sağlayacağına inandığından, Başsavcılıktaki görevinden istifa ederek Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanlığına seçilmiş ve bir ömür boyu Kıbrıslı Türklerin hizmetinde olmuştu.

Kıbrıslı Türklerin varoluş kavgasının ve özgürlük mücadelesinin Dr. Fazıl KÜÇÜK’le birlikte önde gelen önderlerinden biri olan Rauf R. DENKTAŞ, bu süreçte Türk Cemaat Meclisi Başkanı, toplumlararası görüşmelerde müzakereci ve Kıbrıs Cumhuriyetinin yıkılması ile Erenköy’de mücahitlerle birlikte silahlı mücadelenin içindedir. Sürgünde bulunduğu yıllarda Ankara’da Türkiye Dışişleri Bakanlığı koridorlarında dolaşmaktan sıkılıp, katliamlara, insanlık dışı ambargolara rağmen direnen Kıbrıslı Türkler arasına dönmek için gizlice bir kayıkla adaya çıkmış ve yakalanmıştı. Sürgünden döndükten sonra Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi Başkan Yardımcılığı, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkan Muavini ve Türk Yönetimi Başkanlığı, Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı ve nihayet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı görevlerini yaptı.

Bir paragrafa sığdırdığım siyasi görevleri ve Kıbrıs Türk Halkının haklı davasını savunmak için yürüttüğü müzakereler onun mücadelesinin resmi tarafıdır. Rahmetli Cumhurbaşkanımız bu görevleri yürütürken yaptığı yorulmak bilmeyen çalışmalar, Kıbrıslı Türkleri yürütülen mücadele hakkında aydınlatmak için yazdığı kitap ve makaleler, duyarlı bir insan olarak fotoğraf sanatındaki kişisel başarısı, onun renkli ve çok yönlü kişiliğinin farklı görünümleridir.

Bir önder olarak üstlendiği siyasi görevler, siyasi ikbal için üstlendiği makamlar olmamıştır hiç bir zaman. Yürüttüğü mücadelenin ve savunduğu davanın başarıya ulaşması için üstlenmek zorunda kaldığı görevlerdi onun için. Bu konudaki samimiyeti, resmi görevlerini bırakıp, sıradan bir vatandaş olarak aramıza katıldıktan sonra yaşadığı sade hayatla kanıtlanmıştır. Benimsediği ilkeleri ve gerçekleştirdiği veya ulaşmaya çalıştığı hedefleri savunmaya devam etmiş, devam ede gelen Kıbrıs müzakerelerinde uyarılarda bulunmak için ilerlemiş yaşına rağmen nerede ise sonsuz sayıda konuşma yapmış, konferansa katılmış, kitap ve makaleleler yazmıştır.

DENKTAŞ’ın mücadelesi
Seksen sekiz yıllık ömrü boyunca yaptığı herşey, Türk Mukavemet Teşkilatının kuruluş çalışmaları ve TMT saflarında verdiği mücadele, çeşitli safhalarda Kıbrıslı Türkleri temsilen yaptığı müzakereler, üstlendiği siyasi görevler, başlangıçta Dr. Fazıl KÜÇÜK’le birlikte, sonraları Kıbrıslı Türklerin önderi olarak, Türkiye’nin yardım ve desteğinin temini ve sürdürülmesi için Türkiye makamları nezdinde yaptığı girişimler bir amacın gerçekleşmesine yöneliktir. Bu amaç bugün onun kişiliği ile özdeşleşmiştir. Bu amaç Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması demek olan ENOSİS’in önlenmesidir.

ENOSİS Kıbrıslı Türkler için esaret demekti. ENOSİS’in önlenmesi için verilen mücadele de bir özgürlük mücadelesi idi. Bu onun ortaya attığı bir fikir olmaktan ziyade yaşanan bir olguydu. ENOSİS veya esaret tehlikesi Türkiye’nin Kıbrıs’ın yönetimini devretmesinden beri Kıbrıslı Türklerin yaşadığı bir gerçekti. Bu tehlikenin önlenmesi için Kıbrıs Türk Cemaati bir araya gelmiş, örgütlenmiş ve mücadele etmişti. Ancak nüfüs dengesizliği Türkiye’nin desteğini kaçınılmaz kılıyordu. Dr. Fazıl KÜÇÜK’le birlikte bunu sağladı. Bir Alay bile olsa Türk askerinin tekrar Kıbrıs’a gelmesini gerçekleştirdi.

Yapılan ve halen meşru olan tek uluslararası anlaşmada temin edilen haklar gün geldi kağıt üstünde kaldı. Özgürlük için tekrar silaha sarıldılar, katledildiler, göçe zorlandılar, aç bırakıldılar, ancak yok edilmeye karşı direndiler. Mücahit ve Mehmetçik omuz omuza birlikte savaştı ve ÖZGÜRLÜĞE kavuştular. Özgürlüğün sonsuza kadar var olması için sonu gelmeyen müzakereler yapılar. Özgürlük, egemenlik ve eşitlik için, kısaca doğuştan var olan temel haklar için, kimseden izin almaya gerek duymadan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kurdular. Özgürlük için en büyük tehlike ENOSİS’i tarihe gömdüler. Özgürlük kavgasını kazanan ve devlet kuran Kıbrıslı Türkler, önderleri Rauf Raif DENKTAŞ’ı Kurucu Cumhurbaşkanı yaptılar.

RAUF RAİF DENKTAŞ; KIBRIS TÜRK CEMAATİ ÖNDERİ OLARAK DEVRALDIĞI GÖREVİ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI OLARAK DEVRETMİŞTİR. ÖZGÜRLÜK İÇİN ENOSİS’E KARŞI SAVAŞMIŞ VE HİÇ YENİLMEMİŞTİR.