“Partimle sıkıntı yaşadım. Bunun gizlenecek bir yanı yok. Sıkıntının nedeni bazı partili arkadaşlarımızın partinin ittifak politikalarına itiraz etmesi. Ülkenin içinde bulunduğu bu koşullarda bu ittifak ve işbirliğinin ne kadar elzem olduğunu anlamakta zorlanmasıydı. Partililerin bir kısmı farklı ittifaklar istiyordu; daha solcu ve daha marjinal. Onun da zemini yok. TKP daha sosyal demokrat bir parti. Çözüm isteyen bizden daha farklıdır ama ittifaklar böyle olur zaten. İttifak sizin istediğiniz, sizinle aynı kesimden olanlarla ittifak olmaz. İttifaklar sol ile liberal kesimleri alacak şekilde yapılır. Biz TKP ile tam bir ittifak olduk. TKP’nin bugün içinde CTP’den de SDP’den gelen arkadaşlarımız bulunuyor.”

BKP Genel Başkanı İzzet İzcan, bir yıldır TKP ile üzerinde anlaştıkları Değişim ve Kurtuluş İttifakı sürecini böyle özetledi hazırlayıp sunduğumuz Kanal T Haber Artı’daki yayında.

BKP Genel Başkanı İzcan’ın isimlendirdiği ve günümüz siyasetinde karşılığını bulmayan ‘marjinal siyaset’ konusunu biraz açmak isterim.

Öncelikle ‘marjinal siyaset’ nedir? Kime marjinal denir? Ona bakmak gerekiyor. Marjinal, daha çok sıra dışı ve farklı davranışları olan kişi veya gruplara deniliyor. Yani sıranın dışına çıkmış ve aykırıysanız ‘marjinal’ oluyorsunuz anlamında değil. Öyle olsaydı sanatla uğraşan insanların pek çoğu marjinal olurdu. Bu marjinal tanımı toplumdan topluma, hatta zaman göre değişebilen bir kavram.

Konuyu fazla dağıtmadan Kıbrıs’a bakalım hemen. Kimler marjinal? Sokağa en fazla çıkan ve her şeye, herkese ‘muhalefet’ etmeyi alışkanlık haline getirenler ; iktidarın doğru veya yanlış yapması onlar için önemli değil yeterki marjinallik olsun. Onları her yerde ve sahada görebilirsiniz. Hem agresiftirler hem de aşırı uçtadır; ütopik düşünceler içindedirler. Kendileri de bilmektedirler aslında ütopik düşüncelerinin kabul görmediğini ama marjinal görünecekler ya..

Ha bir de muhalefetteyseler ve iktidarda olup da milletin derdini, dert edinmek gibi konulara kafalarını yormuyorlarsa; fakat iktidarın vatandaşlar için yapmış olduğu iyi, yararlı hizmet ve politikaları hedef tahtası haline getirmekte sakınca görmüyorlarsa işte size marjinallik. Geçen yıllarda Milliyet’ten Güngör Uras, Mülkiye’li Cahit Kayra’ın çıkardığı ‘Marjinal Siyaset Teorileri’ kitabını tanıtırken, politikaya yeni soyunacaklara da bir ders kitabı niteliğinde olduğunu yazmış. G. Uras, kitaptan alıntılar yaparak, okuyucunun anlamasını sağlamış. Ben de kısaca paylaşayım.

(…)

Ustamızın politikaya yeni soyunacaklara önerilerinden bazılarını özetleyerek aktaracağım.

- Politikada yalan söylemek helaldir.

Yalan ne kadar gerçek dışı olsa da, bir tortu bırakır.

Eski Yunan’lılar derler ki: “Sonsuz doğrular yoktur ama sonsuz yalanlar vardır.” İhtiyatlı yalan işe yaramaz. Uyduracaksanız okkalı yalan uydurmalısınız.

- Suçlayanı suçlayın. Siyasetçi suçlama ile karşılaşabilir. Suçlamanın delilleri de olabilir. Ama gerçek bir siyasetçi suçlamadan yılmaz. Suçlayanı suçlar. Suçlayarak hücum eder: “Kanıtla. Kanıtlayamazsın... Çünkü yalancısın. Şerefsizin birisin. Komünistsin. Eşcinselsin...” Böylece deliller gürültüye gider. Suçlanan değil, suçlayan suçlu duruma düşer.

- Devamlı mağduru oynayın. Türk insanı mağdurun yanındadır. Çünkü yıllar boyu kötü şartlarda yaşamıştır. Savaşlar, mezhep kavgaları, haksızlıklar, açlık, hastalıklar. Sonu gelmeyen mağdurluk. Sel gelmiş köyü götürmüş. Dede Yemen’den geri dönmemiş, Babasını Yunanlı kesmiş. Jandarma zulmünden yaka silkmiş...

Savunmayın, daima saldırın Halkın gönlünü çelmek istiyorsanız, her söyleme şöyle başlayın: “Bunların yapmadıkları kalmadı. Bunlar bizi inim inim inlettiler. Aç bıraktılar. Ekmeği karneye bağladılar. Camilere arpa doldurdular. Varlık vergisi aldılar...”

- Savunmaya gerek yok. Devamlı saldırın.

(….)

Cahit Kayra, kitabında ‘Marjinal siyasi figürleri öyle ustalıkla anlatmış ki; okurken kafanızda beliren o marjinalleri bir bakışta tanıyabilecek kıvama geliyorsunuz değil mi?

Şimdi yeniden Kıbrıs’a dönelim. Kıbrıs’ın kısır siyasetinde siyasi partiler ne kadar marjinal kalabilirler? Veya ne kadar aşırı sol söylemler geliştirerek – bu söylemleri politik malzeme yapmadan- slogan haline de getirmeden iç politikada harmanlayabilirler?

Bakın marjinal görüntüsüyle girmiş olduğu her seçimde barajın altında kalan BKP’nin Genel Başkanı İzcan bile kendi partisinden çıkanları ‘marjinal’ olmakla eleştiriyor. Hatta bir adım öne giderek: “Günümüzde artık marjinallerden bir şey olmaz. “ diyebiliyor.

Ben dün İzzet İzcan’ı dinlerken Kıbrıs sol siyasetinin yeni gelişmelere doğru evrildiğini düşündüm ve sadece seçimler için yapmadıklarını savundukları TKP

– BKP ittifakını önemsedim; Solda yeni ittifak arayışlarının öncü konumunda oldukları için.