Toplum olarak içmeyi seviyoruz. Bunu, hafta sonlarında yakılan mangal eşliğinde sosyal medyaya servis edilen içki masalarının bolca ‘like’landığından anlayabiliyoruz.

Ortalama Kıbrıslı bir ailenin eğlence ve bir araya bulunma kültürü içinde hafta sonlarının özel bir yeri vardır. O gün çoluk çocuk, eş dost bir araya gelinir; dört başı mamur masalar kurulur ve eğlenceli saatler eşliğinde içilir.

Alkolün deyim yerindeyse ‘su gibi’ tüketilmesinin biricik nedeni ÖTV olmaması dolayısıyla erişimi kolay olması.

Türkiye’de öyle mi? Yeni vergi artışına göre 70’lik rakı üzerinden alınan ÖTV 46.72’den 50,37’ye yükseldi. Yani ortadirek vatandaş şöyle ağzının tadıyla efkarlanamıyor bile 70’lik rakıya 59 lira vergi alınınca..

Bugün Türkiye’de 100 cl Efe Rakı’nın fiyatı 112.01 TL. Gel de iç içebilirsen! Tabii fiyatlar böyle uçuk olunca, Türkiye’den Kıbrıs’a toplu halde alkol almaya gelenlerin tecrübelerini birbirlerine anlatarak bir bakıma hemşehri dayanışması yaptıkları bile oluyor.

Ekşi Sözlük’te yazıyor mesela bir tanesi. Paylaşayım:

“Önce Pegasus sitesine girilir. 2-3 ay sonraya uçak bileti bakılır. 54 TL'lik biletlerden bulunur. Cumartesi gidiş, pazar dönüş 1 gecelik kalmalı bilet alınır. Kalmasız da alınabilir gerçi. Kalsan da pansiyonlar ucuzdur. Nüfus cüzdanı cebe atılır, uçağa binilir. Ercan'a inilir, otostop çekilir. İlk 3 arabadan biri kesin alır. 30 dakika sonra Girne'ye varılır. Gezilir, dolanılır. Sabaha karşı gelindiyse limana gidip kahve içilir. Markete gidilir, zaten sektör olmuş bu.

Yanında getirilen bavula, tanesi 40 TL olan 70’lik Yeni Rakı’lar doldurulur. Casino'ya gidilir. 20 tl'lik jeton alınır. Uçak saatine kadar beleş içki ve yemek yenir. Höldör höldör atma ama bak jetonu. Alışırsan kurtaramazsın kendini. Dönüş anı gelir. Gazete ve havlularla kırılmasın diye desteklenen rakı dolu bavul, bagaja verilir. Doğru düzgün sar ama bak! Kırılırsa b.ku yersin; başkalarının bavulunu da b.k edersin.

Gerçi Kıbrıs ambalajları güzel, kutulu falan. Türkiye'ye gelinir, bavul alınır; freeshop'a girilir. 2 tane de oradan alınıp bavul arabasının önüne asılır. Bir turist grubu bulunur, aralarına karışılır, memlekete girilir. 5 ay rakıya para verilmez. Oldu da gümrük memuru bavul kontrolü yaparsa, bye bye rakı. Kıbrıs'ı gezdiğinizle kalırsınız.”

Evet olay bu maalesef.!

Bildiğim kadarıyla Ercan’dan yurtdışına alkol götürmenin kriterleri var ancak demek ki bir zafiyet açığı oluşabiliyor orada.

Her neyse konumuz o değil.

Bugün hafta sonu. Yemeklik alışverişler yapılacak, şişlere etler geçirilecek. Mangallar yine yanacak. Yanında bir de küçük rakı açılacak ki oh değmeyin keyfe!.. Ancak aman dikkat! Rakının zevk olmaktan çıkıp da gereksinim haline girdiği an; tehlikeli bölgelere girildiğinin resmidir. O nedenle Fransızların meşhur bir lafı vardır: “Qui a bu boire.” Yani (İçmiş olan içecektir.) Türk sözü de ‘Her şeyin azı karar çoğu zarar’ der. İçki deyince Yahya Kemal üstadı anmadan geçmek olmaz. Yazıyı onun Kavaklıdere şarapları için yazdığı beyitle sonlandıralım:

‘Veda etmek üzereyken kedere Getir ahbaba bir Kavaklıdere’