Eğitim adası olma yolunda ilerlediğimiz doğrudur.

Ancak eğitim adası olurken bu sektörünün ülkeye sunacağı katkılar patronların cebine akmaya başladı.

Önüne gelenin üniversite kurup dershane mantığıyla üniversite eğitimi vermeye çalışması ayrı bir yana bir de bu işten kazandıkları paranın vergisini vermemesi de ayrı bir sorun.

Tabii ki işini hakkıyla yapan eğitim yuvalarına devlet destek çıksın, ülkemize dünyanın her yerinden amacı okumak olan öğrenciler gelsin...

Buna karşı değiliz...

Eğitim sektörü zincirleme bir çok sektörü beslesin ve ülkeyi kalkındırsın.

Devletin yüksek öğretim sektörüne verdiği ayrıcalıklar sadece ticari çıkar mantığıyla konuya yaklaşan patronlar tarafından kötüye kullanılmaya başladı maalesef.

Öyle eğitim kurumlarımız var ki sahipleri devlete kafa tutar hale gelmiş...

Vergi vermez, elektriğini suyunu ödemez...

Adeta ülke içinde kendi cumhuriyetlerini kurmuşlar.

Seçim öncesi bazı siyasilerimiz bu konuya parmak basmıştı...

Önerileri en azından kendilerini toparladıkları makul bir süre ortalama 5 yıl sonra vergi ödemeye başlamaları olmuştu.

Mantıklı bir öneriydi...

Peki bu düşünce bu öneri değer bulur mu, gündeme gelir mi...

Ağalar kazanmaya devlet fakirleşmeye devam edecek mi bakalım.

Yüksek öğretimin kaymağını yiyen ama devlete koklatmayan bu güç odakları akademisyeninden normal çalışanına kadar çektiriyor.

Kazandıklarını eğitim dışı sektörlere akıtan bu patronlar personelinin yatırımlarını ya yapmıyor ya da eksik yapıyor.

En son bu konuya Prof.Dr.Mehmet Çakıcı dokunmuş ve kapıyı göstermişlerdi.

Haksızlığa uğrayanlar ekmekleriyle tehdit ediliyor işten atılıyor...

Bu yüksek öğretim çetesi karşısında aciz kalan devletin durumu da içler acısı.

Sesini çıkaramıyor, dokunamıyor.

Şimdi yeni hükümetin bu konuyu gündemine alıp almayacağını merak ediyoruz...

İki üç vaka çıktı diye tüm daire kapatılır mı!

Kovid-19'u henüz dünya yendi ve bu konu kapandı diyemeyiz ama çok yol kat edildiği de bir gerçek.

İki yıl öncesi şaşkınlığımız ve ne yapacağımızı bilmez halimizden eser kalmadı.

Bunda aşının rolü büyük...

Şimdi dünyada bir çok ülke maske dahil bir çok önlemi ya kaldırıyor ya da sıkı kuralları gevşetiyor.

Peki bizde ne oluyor.

Devlet dairesinde ki üç pozitif vaka çıkıyor ve bütün daire kapatılıyor.

30 kişi eve tatile gönderiliyor.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı, Lefkoşa Muayene Şubesi’nde, üç personelin Covid 19 testinin pozitif çıkması nedeniyle 17 Şubat Perşembe tarihine kadar kapalı olacağını duyuruyor.

Yahu bu iş böyle mi olur!

Bu neyin kafasıdır anlayan var mı?

En kritik dairelerde işler duruyor vatandaş mağdur oluyor.

Artık bu işe bir son verilmeli.

Kendiniz bir çözüm yolu bulamıyorsanız kafanızı kaldırıp bir dünyaya bakın...

Dünya bu işleri nasıl yapıyor...

Küçük partilerin 'iki bakanlık' sevdası....

Hükümet kurulacak...

Hatta şöyle deniyor eninde sonunda kurulacak.

Hükümetin kurulmasına engel tek bir neden var şuan o da bakanlık paylaşımı.

Küçük partiler pusuya yatmış bir bakanlık daha fazla alsam derdine düşmüş.

Efelenmeler kendini ağırdan satmalar bir haller.

Gören de zannedecek bir önceki hükümetleri bozanlar onlar değildi.

Kahve bile içmem diyenler onlar değildi.

Şimdi en az iki bakanlık kaptıkları bir hükümet sevdasına düşmüşler.

Altında bolca kurumları olan iki bakanlık demek

istihdam demek...

Bir dahaki seçime yatırım demek...

Avanta demek...

İtirazı olan var mı?

Elektrik fiyatlarına okkalı zam gelecekmiş kimin umurunda..

Akaryakıt tüp gaz fiyatları uçmuş kimin umurunda...

Hükümete gelir gelmez zamları dayayacaklar kimin umurunda.

Onlar bakanlığı kapsında gerisi hikaye..

Pazar gidecek yüzünüz var mı?

Sebzelerin kilosu 40 Liralara dayanmış...

Her şey ateş pahası

Seçim öncesi semt pazarlarında gezen anlı şanlı vekil adaylarımızdan seçilenleri bu hafta pazar yerlerinde gören oldu mu?

Bir dahaki seçime kadar oraya uğrayacaklar mı acaba.

Pazara uğrayacak yüzleri var mı?

İnsanlar meyveyi sebzeyi kiloyla değil taneyle almaya başladı.

Market fiyatları ise cep yakıyor.

Öyle fiyatlar var ki nasıl bir zam mantığı ise yüzde yüzün üzerinde artış olmuş.

Evet hayat pahalılığı kesin ama bu işin içinde fırsatçılık olduğu da bir o kadar kesin.

Denetim yok hesap soran yok.

Kimsenin umurunda değil.

Saldım çayıra mevlam kayıra...

***

Bugün sevgililer günü...

Kapitalist düzenin insanlara sunduğu en 'çarpıcı' günlerden birisi.

Bir tarafta gün dolayısıyla evine ekmek götürecek esnaf diğer tarafta bu pahalılıkta sevdiğine hediye almak için elini cebineatan insanlar.

Gerçek sevgiyi göstermenin yolu pahalı hediyelerden geçmez bunu unutmayalım ama tüm sevenlerin sevgililer gününü de kutlayalım...

Paranın satın alamayacağı şeylerin en güzel hediye olduğu sevgi dolu günler dileriz...