Araştırmalara göre bir seçimde liderlerin ne söylediğinden çok seçmenlerin neye inandığı/inandırıldığı ve politik yetkinlik duygusu sonucu belirlemektedir.

Özellikle terör olayları vb. nedenle güvenlik kaygısı artan/artırılan seçmenlerde hayatta kalma güdüsü ile mevcut durumu koruma eğiliminin öne çıkması beklenir.

Araştırmalar bilinçaltında ölüm korkusu tetiklendiğinde insanların mevcut normlara sıkı sıkıya sarıldıklarını ve değişime karşı direnç geliştirdiklerini göstermektedir.

Bu konuda sosyal psikolojinin son yıllardaki popüler yaklaşımı Dehşet Yönetimi Kuramı kapsamında yapılan araştırmalar özellikle 9/11 olayında sonra Amerika’da yapılan seçimlerde ölüm korkusunun ve korkutmanın seçmen davranışını etkilediği göstermiştir.

NEW York Üniversitesi’nden Jonathan Haidt “Niçin İyi İnsanlar Politika ve Din Yüzünden Birbirinden Ayrışıyor” adlı klasik kitabında seçmenlerin siyasal tercihlerini belirleyen 6 temel değerden söz eder.

Haidt’e göre bu temel prensipler kişinin sağcı mı yoksa solcu mu olduğunu belirliyor. Bakalım bu basit ölçek sizin siyasal kimliğinizi ne kadar açıklıyor?

İnsanların siyasal kimliğini şu 6 temel prensip belirliyor:

Dayanışma, adalet, özgürlük, sadakat, otoriteye saygı ve kutsallık.

Eğer sizin için ilk üç değer önemli ise yani zayıflarla dayanışmaya, adalet ve eşitliğe, insanların özgürlüğüne önem veriyorsanız sola meylediyorsunuz demektir.

Eğer sizin için milli değerlere sadakat, otoriteye saygı ve kutsal değerler önemliyse de sağ ideolojilere daha yakınsınız demektir.

İDEOLOJİK SEÇMENLER sağcıysa sağ bir partiye, milliyetçiyse milliyetçi bir partiye, solcuysa sol bir partiye oy veren demek.

Bu arada birden çok sağ ve sol görüşe sahip parti varsa adayın içinden çıktığı partinin gücününde önemli olduğunu bir kenara not etmekte yarar var.

Seçim dönemindeki kampanyalar ya da vaatler bu seçmenler için çok bir anlam ifade etmez. Aynı şekilde ekonomik gidişat da bu seçmenlerin oyunu değiştirmez.

LİDER SEÇMENLERİ oylarını ideolojik saiklerin ötesinde, gidişattan da biraz bağımsız olarak liderin kimliğine göre verenlerdir.Adayın hal ve hareketleri, lider karizması, hikâyesi, estirdiği rüzgâr seçmenlerin oy verme tercihini belirliyor.

Duruma gore SEÇMENLERİ ise oylarını ideolojiye ya da lidere göre değil gidişata göre belirliyor. Bu seçmen grubu için seçimler daha ziyade rasyonel bir tercih. Kim benim için daha iyi bir gelecek sunuyor? Kim başta ekonomik ve güvenlik olmak üzere temel ihtiyaçlarıma daha iyi çözüm sunuyor?

Bu sorulara verilen yanıtlar seçmenin oyunu bir partiden alıp başka bir partiye taşıyabiliyor.

Türk halkı dün Türkiyede sandık başına gitti.Seçimini yaptı.

Türkiye halkı başta güvenlik ve ekonomi olmak üzere temel ihtiyaçlarına daha iyi çözüm bulacağına inandığı kişiyi seçmek için sandık başına gitti.Şu anlık resmi olarak Cumhurbaşkanlığını kazanan yok fakat 15 gün sonraki seçimde bu söylediklerim çerçevesinde düşünen seçmenin kazananı belli edeceğini düşünüyorum.Buna en yakın isim ise şu anki mevcut Cumhurbaşkanı.

  1. en klasik tanımını Abraham Lincoln yapmıştır: “Halkın, halk için, halk tarafından yönetimi.” Ancak, Lincoln tarafından ifade edilen “gerçek demokrasi” yüzyıllar boyunca insanlığın hep “ideali” olmuş, gerçek yaşamda ise bir “fantasma” olmanın ötesine geçememiştir.

Demokrasi bugüne kadar diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüze kadar gelmiş en yaygın kullanılan devlet sistemi. Seçimlerde bu sistemin daha fazla iyileşmesi yolunda atılan adımlardan biri…

Lakin bu atılan adımın demokrasiyi daha da iyileştirme yolunda atılan bir adım olması için her seçim sonrası kaybedenlerin biz nerede hata yaptık diyerek, kazananlarında neden daha iyi bir sonuç alamadık diye özeleştirilerini yapması gerekiyor.Aksi takdirde demokrasinin kusurlu demokrasiden tam demokrasiye yol alması gerçekleşmez.

İnsan duygularıyla ve sezgileriyle karar alan, zafiyetleri olan, karar verirken fazla mantıklı olamayan bir canlıdır. Mantıklı bir seçim size daha güvenli ve daha sorunsuz bir yaşantı sunar. Duygusal bir seçim ise kumar gibidir; tutarsa kazandınız tutmazsa battınız.

Bilge Kağan Tonyukuk’a ait olduğu iddia edilen o ünlü söz ile bitirelim

“Göz o ki dağın arkasını göre, akıl o ki başına geleceği bile…