The Economist, Londra merkezli “The Economist Newspaper Ltd.”‘in sahibi olduğu haftalık haber ve ekonomi dergisidir.

Dergi 1843 yılında İskoç kökenli iş adamı olan James Wilson tarafından kuruludu.

James Wilson, iş adamlığının yanı sıra bakanlıklarda görev yapmış politikacıdır.

Derginin çıkış amacı ise, dönemim muhafazakâr yönetimine karşı cevap vermektir.

Dergi 2013 yılında yayınladığı bir makalede; “Biz özgür girişimi destekliyor ve serbestleşme ve özelleştirme tarafına eğilimliyiz. Bunun yanında eşcinsel evliliği seviyoruz, uyuşturucuların yasallaşmasını istiyoruz ve monarşiyi reddediyoruz.” Açıklamalarında bulunmuştu.

Gelelim derginin hissadarlarına

Derginin %39,1 i dünya’nın en zengin ailelerinden ve yahudi lobisinin başı olan Rothschild ailesine ait.

Hatta Rothschild ailesinin iki üyesi Lynn Forester Rotshild ve Sir Evelyn de Rotshild The Economist Group’un yönetiminde. Group’un yüzde 50’si ise Financial Times’ın sahibi Pearson’ın portföyünde bulunuyor.

Rothscild ailesinin kim olduğunu ise bilmeyenler için söyleyim.

İngiltere merkez bankasının sahibi . Kontrol ettikleri paranın 5 trilyon dolarla 15 trilyon dolar arasında .New York’ta Aile şirketleri üzerinde 1 trilyon dolarlık mülk yatırımı olduğu bilinmektedir. Ailenin CIA ile organik bağları bulunmaktadır.

Bu ailenin Atatürk yüzünden, planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık.” dediğini hatırlayacak olursak Türkiye için çokta iyi düşünceleri olduğunu söyleyemeyiz

Uluslar arası borsalar üzerinde spekülasyonlar yaratarak para kazanma konusunda oldukça becerikli olan ve Avrupa’da bir çok hükümeti yüksek faizli borca bağlayan Rothschildler, Savaşlar sayesinde Uzakdoğu ile tanışmıştır. Aile Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ile birlikte Ortadoğu’da BP ve Royal Dutch Shell ile birlikte petrol pazarına girdi.

Güney Afrika’nın ise elmas ve savaşlarını finanse etti. Rothschild Ailesi bugün dünya genelinde yapılan elmas ticaretinin yüzde 90′ını, elmas üretiminin yüzde 40′ını, kömür-bakır-uranyum-alüminyum ticaretinin de yüzde 15′ini gerçekleştirmektedir.

Rothschild"lerin İsrail"le çok yakın ilişkileri var. Kökenleri itibariyle İsrail"e büyük yardımlar yapıyorlar. ABD İsrail"e her yıl karşılıksız 3 milyar dolar hibe ediyor.

Çin’in mağlubiyeti ile biten savaşın ardından Rothschild ailesi, İngiliz hakimiyetine geçen Hong Kong’un kontrolünü de ele geçirerek Burada kurdukları HSBC (Hong Kong Shangai Bank Corporation) Rothschild’lerin para baronluğunun Dünya üzerinde tescillenmesi yanında afyon ticareti de Rothschild’lerin eline geçmiştir.

The Economistin Pearson Grubu’nun borsadaki hisselerinde ise Rothschild’ların ne kadar payı olduğu bilinmiyor.

Derginin her yıl kehanetlerinden bahsediliyor ve bir çoğu da gerçekleşiyor. Peki böyle bir ailenin sahip olduğu dergi gerçekten kehanette mi bulunuyor yoksa dünya için planlanmış gelecekten mi bahsediyor.

Bu arada son bir not.Rothschildler''in da hissedarı olduğu Noble enerji şirketinin Akdeniz''de bulduğunu söylediği gaz rezervi Türkiye boru hattına izin vermezse beş para etmiyor.

Bu dergi geçtiğimiz aylardaki kapağında 14 Mayıs seçimlerine yer vermiş ve bunun 2023 yılının en önemli seçimi olduğunu yazmıştı

Derginin kapağında Erdoğan gitmeli demokrasiyi kurtarın ve oy verin ifadeleri vardı.

Başyazıda ise , Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi kaybetmesinin "tüm dünyada demokratlara umut vereceği, diktatörlerin seçimle gidebileceğini göstereceği"ni belirtiyordu.

Şimdi tüm bunlar ortada iken Recep Tayyip Erdoğan gitmelimi .Evet Gitmeli.

Çünkü Recep Tayyip Erdoğanın seçimi kaybetmesi halinde Türkiye Karadenizde standarttan çok daha az bir sürede döşeyebildiği gaz hattını döşeyemeyecek.

Libyanın isyancı Hafter'i Sudandaki isyancılara destek için savaş uçaği göndermeye kalktığında Türkiye düşürürüm diyemeyecek.

Euroasia İnterconnector elektrik bağlantı hattı projesi de East-Med gaz hattı projeside hayata geçecek.

Mısırla Türkiye Sudan'da müttefik olamayacak.

Başpapaz Georgiosun şimdi köşeye sıkışmış kedi tavrı ile yaptığı o "silahlanacağız, savaşacağız vs. yi aslan gibi kükreyerek yapacak.

SİHA’lar hangarlara kapatılacak. ANKA Bayraktar uçamayacak.

Orta Doğuda Amerika ve Batı kontrolünde Kürt PKK devleti kurulacak.

Kıbrıs AB ye Amerikaya meze yapılacak. Rum kaybettiği davada yeniden umutlanacak.

Türkiye’nin demokrasi tarihinde döneme damgasını vuran liderlerin genel özelliklerine bakıldığında, toplumla kurduğu ilişkiler, seçmen davranışının şekillenmesinde ortaya koyduğu siyaset tarzı, değişim ve dönüşüm süreçlerinde gösterdiği kararlılık, lideri olduğu partinin birlik ve bütünlüğünü korumadaki stratejik yeteneği, yatırım, kalkınma, hizmet ve eser siyasetinde izlediği öncelik ve belirleyicilik, toplumsal ve ekonomik konularda karar alırken izlediği vizyon, dış politika tercihlerinde öncelediği ilkeler ve en nihayetinde çağının ya da döneminin değişim ve dönüşümünü gelişmeci bir yaklaşımla yönetebilme yeteneği gibi dinamikler belirleyici olmuştur.

Erdoğan’ın liderliği, sadece Türkiye’de değil, küresel düzeyde de kabul edilmektedir. İktidarları boyunca, sadece Türkiye’nin sorunlarının çözümü için değil, uluslararası krizlerin çözümünde de aktif bir rol üstlenmeye devam etmesi Türkiyenin 80 ‘li 90’ lı yıllardaki siyasetinden çok farklıdır.

Küresel adaletsizliği her platformda dile getirmesi ve “dünya beşten büyüktür” söyleminin bugün farklı liderler tarafından tekrar edilmesini, bu başlığa eklemek gerekir.

Bu bağlamda, sadece kendi toplumunun hassasiyetlerini değil aynı zamanda “gönül coğrafyası” ya da “bizim medeniyetimiz” olarak adlandırdığı coğrafyada yaşayanların sorunları ile ilgilenmektedir. Söz konusu mazlum milletlerin ve Müslümanların da sorunlarını çözmek için büyük çaba harcamaktadır.

Erdoğan 20 yılı aşkın bir süredir önce Başbakan ve 2014’ten bu yana da Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’deki iktidarını koruyor. Açıkçası 28 Mayıstaki seçimide kazanması halinde yüksek enflasyon kadına şiddet ,işsizlik ve eğitim gibi konularıda çözerse ömür boyu iktidarda kalacağı açık.