Geçtiğimiz hafta, Girne Çatalköy’deki askeri mühimmat deposunda patlama meydana gelmişti.

Can kaybının olmaması belki de tek tesellimiz idi.

Patlamanın hemen akabinde, yerleşim yerleri içerisindeki askeri birliklerin bölge halkının güvenliğini etkileyip etkilemediği, ön planda konuşulan konulardandı.

Konu döndü dolaştı, Çatalköy’deki o mühimmat deposunun taşınıp taşınmamasına geldi.

,Mühimmat deposu patlaması olayını yakından tecrübe etmiş, eski bir askeri doktor olarak yazıyorum. Mardin’in Midyat İlçesi’ndeki Nato’ya ait mühimmat deposu 2002 yılında patlamış, şehit ve yaralılarımız olmuştu. Oradaki olayın tek farkı, deponun yerleşim yerlerinden uzakta konuşlandırılmış olmasıydı. Çatalköy’deki mühimmat deposu, hemen dibindeki Acapulco’dan sonra konuşlandırılmıştı. Diğer yerleşim yerleri de, zamanla o bölgeyi doldurmuştu.

Geldiğimiz son noktada, o deponun yerleşim yeri içerisinde olduğu konusunda herkes hemfikirdir.

Dolayısıyla, Çatalköy’deki mühimmat deposunun kaldırılıp taşınması gerekir.

Doğusunda otel, batısında sosyal tesis, güneyinde yerleşim yerleri…

Girne’nin yerlileriyle yaptığım sohbetlerde, o depoda, bundan önce de üç defa yangın çıktığını öğrendim. Doğru veya yanlış, arşivlere bakmakta fayda var.

Her ne olursa olsun, mevcut koşullar, mühimmat deposunun oradan kaldırılmasını gerektiriyor.

Diyelim ki kaldırıldı.

O değerli araziye ne olacağı da ayrı bir gündem konusu olacaktır.

Şimdiden söylentiler başladı, birilerine peşkeş çekilecek, yine Türkiye sermayesine otel için tahsis edilecek vs.

Hepsine karşıyım.

O bölgenin hak ettiği muamele, halkın yararına yapılacak bir tesis olmalıdır.

Peki ne yapılmalı oraya?

Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, herkesi kucaklayacak bir yatırım olacaktır inancındayım.

Girne’nin betonlaşması karşısındaki dik duruşumuz olacaktır o bölgeye yapılacak yatırımın niteliği.

Sosyal devlet olduğumuzun ispatı olacaktır oraya yapılacak yatırım.

Askeri bir bölgenin de, gerektiğinde toplumun önemli ihtiyaçlarının karşılanması için kullanıma açılabileceğinin de örneği olacaktır üstelik!

Aileler kazanacak, toplum kazanacak, en önemlisi de büyüklerimiz, yaşlılarımız kazanacak.

Doğup büyüdükleri topraklara git gide yabancılaşmaya başlayan büyüklerimiz, yaşlılarımız çok fazla!

Fiziksel ve zihinsel yetersizliklerinden dolayı, sosyal hayattan izole olmak zorunda kalan büyüklerimiz, yaşlılarımız çok fazla!

İthal bakıcıların insaflarına emanet edilen, gözlerimiz arkada bıraktığımız büyüklerimiz, yaşlılarımız çok ama çok fazla!

Kalan enerjileri ve hafızaları ile, denizin, güneşin, esen rüzgarın, doğanın nimetlerinden tekrar yararlanmanın güzelliklerini onlara sunmak görevimiz.

Son yıllarında, son günlerinde, onları çocukluklarına yeniden döndürebilmeli, yanımızdaki zoraki gülümsemelerini, gözlerinde çakan pırıltılara dönüştürebilmemiz gerekli.

Sivil ve asker tüm kurumlar, büyüklerimizin ve yaşlılarımızın ellerinden ve gönüllerinden tutmalı!

Gelin bir defa da yalın düşünelim.

O coğrafya parçası mı değerli, yoksa büyüklerimiz, yaşlılarımız mı değerli diye soralım birbirimize. Bunu sorarken, bizlerin de bir gün onlar gibi olabileceğini de unutmayalım lütfen.

Sivil-asker işbirliği ile, bir şeylerin silahsız da başarılabileceğini de bu şekilde gösterelim, patlamadan medet umanların gözlerine sokarcasına!

Gelin, patlayan mühimmat deposunun üzerimizi kaplayan dumanını hep birlikte dağıtalım.

O bölgede, büyüklerimiz ve yaşlılarımız için yeşerteceğimiz bakım ve rehabilitasyon merkezi filizini hep birlikte destekleyelim!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899