Bu hükümete en azından bir süre verilmesi taraftarıyız…

Çünkü daha çok yeniler!

Seçim öncesi söyledikleri, söz verdikleri çok şey var…

Bizde siyaset her şeyin önünde olduğu için zaten tepkiler de her hangi bir duruşu olanlardan geliyor!

Çünkü iktidarda olup iktidarın olanaklarından faydalanırken ansızın muhalefete düşüp sudan çıkmış balığa dönenleri de bir nebze anlarız…

Ama muhaliflik de seviyeli olmalı!

Tamam eleştirebilirsiniz ama…

Geçmişte iktidar dönemiyle de yüzleşmek kaydıyla!

Özeleştiri yapmak şartıyla…

İşte bunun adına da yapıcı muhalefet denir!

Biz de bir medya mensubun olarak iktidarı yakından izlemeye gayret gösteriyoruz…

Tabi ki seçim öncesi söylenenlerle seçim sonrası yapılacak olan icraatlar burada çok önemli!

Onun için bu hükümetin süreye ihtiyacı vardır…

Belki 3 ay belki de 5 ay en azından kendilerine fırsat tanınmalı, değerlendirme ve yorumlar yapılırken de bu göz önünde bulundurulmalıdır!

Hoş bir takım acemilikleri yok değil…

Hele de bazı yeni bakanlar kendilerini belki de hiç hayal bile edemedikleri bir ortamda bulunca çeşitli acemilikler ve pot kırmalar yapsalar da belki onları da şimdilik hoş karşılamalıyız!

Ama tabi ki şimdilik…

Yine de eleştirme hakkı demokrasinin bir gereğidir…

Bizim de gözümüze batanlar yok değil!

Öncelikle bu hükümetin başındakilerin kafalarının fena halde karışık oldukları gözleniyor…

Çünkü muhalefette olmak başka iktidar gerçekleri ile yüzleşmek çok daha başkadır!

Şu anda elle tutulur bir şey yok ama…

Vaatlerin arttığını görmek de mümkün!

Örneğin yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkler konusu…

Onların geri getirilmeleri için girişim başlatılmış!

Yani kusura bakmayın ama ben buna ancak gülerim…

Hoş nasıl bir formül buldular onu da bilemiyoruz ama, bize göre bu boyundan büyük konuşmak ile anlamlıdır ancak!

Bir kere yurt dışında yaşayan insanlarımız bu ülkeye niye gelsinler?

Bunların bir çoğu Avrupa standartlarında yaşıyorlar!

Yıllar önce burada bulamadıklarını orada buldukları için kaçmışlar, birçoğu da halinden fazlasıyla memnun…

Çoğunun işi ve evi var refah seviyesi yüksek!

Ama şöyle olabilirdi;

Önce yurt içindekilerin memnuniyetini yükselterek eğer bunda başarı sağlanırsa işte o zaman yurt dışında yaşayanlar için de bir girişimde bulunulabilirdi!

Bu konuda hükümet edenlerin ayakları yere basmalıdır…

Uzun bir aradan sonra bu ülkenin gençliği yine ekmeğini dışarıda aramaya başlamış, buradan kaçışı kurtuluş olarak görmektedir!

Dışarıda okuyanların artık çoğunluğu kendi ülkesinde gelecek göremedikleri için ülkelerine sadece tatil yapmak için gelmektedir…

Doktoru, avukatı, mühendisi, akademisyeni ve daha bir çok sektörden genç insanlar doğup büyüdükleri yeri değil karınlarının doydukları yeri tercih etmektedir ki bunda da yerden göğe kadar haklıdırlar!

Çünkü burada herkesin anası basası zengin değildir…

Olanlar da zaten doğuştan şanslıdır!

Ayakları yere basan hükümete amenna…

Ama sırf siyasi rant için geçmişte de yapıldığı gibi bol keseden atarsanız zaten günü geldiğinde sonuçlarına da katlanmak zorunda olursunuz!

Önce yurt içinde yaşanları mamır edin ki yurt dışında yaşayanlar da bunu görüp, kendi ülke yöneticilerine güvenip geri dönmeyi düşünsünler…

Kablo bu hükümeti yakar!

Türkiye’den deniz altından getirilecek olan kablo ile elektrik konusu önümüzdeki aylarda daha fazla konuşulacak…

Ama tartışılacak da!

Geçmiş hükümet döneminde bu konuda bir sıkıntı yoktu da…

Şu anda iktidarda olanların bu konuda görüşleri, açıklamaları ve tepkileri ortada!

Hele de CTP ve TDP içinde kablo ile elektriğe kesinlikle karşı olanlar bunu ağır dille eleştirenler de varken nasıl olacak da hükümet bu konuda yanmadan kavrulmadan nasıl olumlu bir karar üretecek işte sorun da zaten burada yaşanacak…

Sadece Merak İşte?

Soyadı Denktaş olmasaydı?

Lefkoşa Yenişehir’deki yurt meselesi…

Önce mahalle halkı ayağa kalktı!

Sonra da kamuoyu ve tabi ki siyasiler…

Rauf Denktaş’ın bu bölgeye yapacağı yurt ve kiralanan arazi!

Şimdi isim sıradan bir isim olsaydı belki ruhumuz bile duymayacaktı ama…

Soyadı Denktaş olunca bütün şimşekleri üzerine çekti!

Gece devriyesi niye yok?

Aslında sorunun cevabını hepimiz biliyoruz…

Asayiş olayları tavan yapmışken vatandaş sokakta polisi niçin daha fazla göremiyor?

Cevap basit, poliste ciddi bir çalışan eksikliği sayısı var…

Ama tabi ki mazeret bu olamaz!

Özellikle büyük merkezlerde akşamları belli bir saatten sonra sokaklarda rahatça yürümek ne mümkün!

İnsan ister istemez bu durumlarda polisini yakında görmek istiyor…

Haksız mı?

Mobeseler ne oldu?

UBP-DP Hükümeti döneminde sözleşmenin imzalandığını biliyoruz…

İmzalardan kosa bir süre sonra KKTC caddeleri güvenlik kamera sistemi olan mobeselerle donatılacaktı…

Bazıları buna karşı çıkıyor ama bize göre artık bu ülke şartlarında elzem olmuştur!

İyi de imzalar da atıldığına göre bu cihazlar hala neden gelmedi…

Birincisi Ankara bu işten vaz mı geçti?

İkincisi bizim yeni hükümet bu konuyu çok mu hafife alıyor?

Artık ‘yavaş’ demiyor!

Girne-Lefkoşa istikametindeki sürücüleri uyaran elektronik tabela…

‘Yavaş’ der hızınızı gösterirdi!

Ama aylardır öyle atıl durumda bırakılmış…

Anlayacağınız çalışmıyor!

Kim bilir kaç paralar ödendi o cihazlara?

Bunu sorumlusu kim, hangi şirketten sağlandı, garantisi yok muydu?


MESAJ KUTUSU

Sayın Ömer GÜR, G.Mağusa Devlet Hastanesi’ne atanmak istenen başhekim olayı ortalığı iyice karıştırdı! Dün de çalışanlar bu konuda yapacakları eylem planlarını konuşmaya başladılar! İnisiyatif üstlenip konuyu mercek altına almanız bekleniyor!

Sayın Gürkan KARA, siz bakanlıktan kaçmaya hazırlanıyorsunuz ama belli bakan hanım sizi pek bırakmaya niyetli değil! Daha uzun bir süre müsteşarlık göreviniz devam edecek gibi gözüküyor dirsek çürütmeye devam yani!

Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, ikinci iş davası YİM’den döndükten sonra pes etmeyip bu kez ikinci iş yapanları şahsi olarak mahkemeye vermeye hazırlanıyormuşsunuz. Yani sizinki de ne inat böyle hiç peşlerini bırakmayacaksınız değil mi?

Sayın Saffet AŞIKSOY, kendi parti yönetiminizi sosyal medyada eleştirmek belki demokrasi açısından sıkıntı yaratmayabilir ama bir de bunun etik yanını düşünmek gerekmiyor mu? İktidar döneminde bu tür yayınlar partinize zarar verebilir aman dikkat!

Sayın Kutlu EVREN, Girne Belediye Başkan adaylığı konusunda gelen sorulara ‘deli miyim ben’ yanıtını verip gülüp geçiyormuşsunuz. Bu arada fabrikada işler epey yoğunmuş ve sizin de patronluk günleriniz geri gelmiş diyorlar, hayırlı işler dileriz…

Sayın Erçin TEKAKPINAR, Çalışma Bakanlığı müsteşarlığınızın bu hükümet döneminde de devam edeceği konuşulmaya başlandı. Eğer karar resmileşirse bakan bey en doğru kararlarından birini de vermiş olacak, hayırlara vesile olsun artık!

Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, UBP destekli Girne Belediyesi bağımsız belediye başkan adaylığınız hayırlı olsun. Kurmaylar son kararı verdi ve yapılan değerlendirmede sizin adınız bir kez daha ön plana çıktı…

Sayın Ahmet VARIŞ, sağlık elbette en doğal ve Anayasal bir haktır ama vatandaşında sağlıklı hizmet alması da bu anayasanın içindeki maddelerden birisidir! Onun için özelleştirmeden filan korkmanıza hiç gerek yok yeter ki devlet bu hayati kuruma layıkıyla sahip çıksın!

Sayın Sümer AYGIN, Dr. Küçük’ün anıtının açılışında ailenin bolca sizin kulaklarını çınlattığı söyleniyor. Acaba bir yanlış anlaşılma filan mu oldu geçmişte bir temasa geçin deriz! Bu arada iş karıştırıcılara da dikkat!

Sayın Turgay HİLMİ, tam da yeni hükümetin bakanlarından memnun olmuşken işlerin yine ters gittiği ve özellikle kültür ve sanat olaylarında yine olumsuz cevaplar aldığınızı öğrendik. Bu arada siz artık isyan edip bu adadan kaçmıyor muydunuz? Memleket sevdası değil mi?

Sayın Bertan ZAROĞLU, artık vatandaşlık konusu da tatlıya bağlandığına göre tartışmaları bir yana koyarak vatandaşa hizmet verme zamanıdır değil mi? Herkesin ağzı tatlansın diye milletvekili arkadaşlarınıza gönül rahatlığıyla künefe ısmarlayabilirsiniz…

Sayın Zeki ÇELER, Asgari Ücret’e kamuoyundan ve sendikalardan tepki bekliyorduk ama bu kadarını da değil yani! Bir de şu geçmişte yapılan açıklamalar var ya işte onlar da ortada olunca muhalefet daha büyük oluyor! İktidarda olmanın cilveleri böyle bir şey olsa gerek değil mi?

Sayın Burhan CANBAZ, bütçe görüşmelerinde sadece siyasiler değil görevli basın mensupları da yoğun mesai harcıyor. Onların izaz ikramlarını ihmal etmiyorsunuz değil mi? Bu konularda bonkör olduğunuzu da bilmeyen yok!

Sayın Hasan Yılmaz IŞIK, bir tüketiciler günü daha geride kaldı ve vatandaş hala bu konularda sahipsiz kaldığını düşünüyor! Bundan böyle daha etkili girişimler ve eylemler yapmayı düşünür müydünüz?

Sayın Biray DELİCEIRMAK, bu sıralar 8 rakamının sizi fazlasıyla rahatsız ettiğini ve bu rakamı hayatınızdan çıkardığınız yönünde iddialar var! Aslında  bu rakamın en seksi rakam olduğunu biliyorsunuzdur değil mi? Büyük geçmiş olsun!