23 Nisan, kurtuluş mücadelesinden çıkmış bir halkın bağımsızlık ve egemenliğini tüm dünyaya ilan edildiği gündür.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu kutlu günü çocuklarımıza ithaf etmiş, gelecek nesilleri egemenliğimize, demokrasimize ve bağımsızlığımıza sahip çıkmakla görevlendirmiştir.

Atatürk bunun yanında birçok söylevinde bunun başarılabilmesi için Ahlaklı olmayada dikkat çekmiş ve Hiçbir millet yoktur ki, ahlak esaslarına dayanmadan ilerleyebilsin demişti.

Bunun için millî ahlakımız uygar esaslarla ve özgür fikirlerle beslenmeli ve kuvvetlendirilmelidir diyede eklemişti.

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş Adıyaman Hatay 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki yıkıcı depremle yıkıldı.

Bu iki depremde 20 bin 662 bina yıkıldı ve 50 binin çok üzerinde kişi hayatını kaybetti.

Depremin yaşandığı bölgede toplam 4,6 milyon çocuk bulunuyordu.

Deprem sonrası 200 çocuk bir uzvunu kaybetti.411 çocuk öldü. 10 şehirde 2000 civarında çocuk yetim kaldı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden Gazimağusa Türk Marif Koleji orta bölümü kız ve erkek voleybol takımlarımızdaki çocuklarımızı öğretmen ve velilerimizide bu depremde kaybettik.

Yakın tarihimizin en büyük felaketlerinden birini yaşadık. Ulusça kenetlenip yardıma koştuk. Acımız çok büyük, yüreğimiz yangın yeri...

Peki bu depremler, yaşadığımız yıkımlar, verdiğimiz kayıplar “kader” mi? Kesinlikle Hayır!

Deprem dahil yaşadığımız tüm yıkımların nedeni bilime kulak verilmemesi, daha çok kazanmak uğruna ahlaki ve insani değerlerin ayaklar altına alınması, liyakatin yok edilmesidir.

Peki, sorumlu kim yada kimler ?

Sadece yönetenler-hükümetler değil, onların yanlışlarına ses çıkarmayan, değişik kaygılarla o yanlışları görmezden gelen kuralına uygun depreme dayanıklı bina inşa etmeyen açgözlülere ahlaksızlara gözyuman herkes, suçludur.

Milliyetçilik kisvesi altında her türlü usulsüzlüğe göz yumanlarda buna dahil.

Oysa Atatürk milliyetçiliğide tarif ederken yine ahlaki değerlere vurgu yapmış. Eğer bir toplumda millî ahlak köklü ve yaygın değilse, Milliyetçilik İlkesi’nin gerekleri yerine getirilemez demişti.

Kurtuluş için her şeyden önce “akıl”, “bilim” “liyakat” en önemlisdie “ahlak” gerekir. Osmanlı’nın küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti de bu değerler sayesinde yükselmiştir.

Atatürk, yüz yıl önce ‘’ Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim ” derken aslında ahlaklı olmanın ne kadar değerli ve ulvi olduğunuda vurgu yapıyordu. Bugün Sporun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı yapıldığı her yerde Mustafa Kemal Atatürk yaşıyor ve yaşatılıyor.

Atatürk, güçlü bir millet için ilk şartın milli ahlak ilkelerine riayet etmek olduğunu ifade ederdi. İşte bu sebeple milliyetçi ve muhafazakar bir kimlik belirlemiş olan Atatürk, milletin milli ahlakla ahlaklanmasının ancak mukaddes değerlere sadık kalması ile mümkün olacağını anlamış, milletin sahip olduğu onuru korumak için şu sözleri söylemişti:

“Bizim dinimiz, milletimize hakir, miskin ve zelil olmayı tavsiye etmez. Tam tersine Allah da Hz. Peygamber de insanların ve milletlerin izzet ve şerefini korumalarını emrediyor.”
 

Atatürk, milli ahlak anlayışını ‘mukaddes bir değer’ olarak kabul etmiş, bu inancını birçok defa ifade etmiştir. 1930 yılında kendi el yazısı ile yazarak teslim ettiği notlar arasında da, “Ahlak mukaddestir: Çünkü aynı kıymette eşi yoktur. Ve başka hiçbir çeşit değerle ölçülemez” şeklinde bir sözü yer almaktadır.

Toplumların devamlılığının sağlanmasında ahlakın rolü büyüktür. Ahlak, yeri geldiğinde toplum içerisinde birincil düzenleyici görevi üstlenmektedir. Ahlak, toplumun ve birlikte yaşama bilincinin en temel ögesidir.Ahlaki yapı içinde gelişen toplumlarda, kişiler kendilerinden beklenen doğru davranışları bilmektedir. Ahlaki değerleri özümsemiş bireylerin genel anlamda toplumun diğer fertlerine karşı saygılı oldukları, onların haklarını korudukları görülmektedir.

Bugün yaşadığımız tüm olumsuzlukların ve Depremde yitip giden canların nedenide ahlak bilincinden yoksunluktur.En büyük düşman ahlaksızlık ve ona göz yumanlardır.

Dün 23 Nisandı.

Atatürkün çocuklara armağan ettiği bu günü bizler neşe dolu kutlamak yerine hüzün içinde kutladık.Çünkü 6 Şubatta depremde kaybettiğimiz çocuklarımızın ateşi içimizde hala kor.

Son olarak yine büyük önder Atatürkten sözlerle bitirelim.

“Eğitim ve öğretimin amacı, yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha ziyade memlekete ahlâklı, karakterli, cumhuriyetçi, devrimci, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek yetenekte, doğru düşünüşlü, iradeli, hayatta tesadüf edeceği engelleri yenmeye kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Erdemli bir insan olmak, ahlaklı çocuklar yetiştirmek her toplum için en önemli değer olmak durumundadır