Biliyorum herkes çok sıkıldı kurultay davasından ama ben nedense çok keyif almaya başladım bu süreçten. Öyle ki dişe düş bir mücadele yaşanıyor UBP’de. Tamam belki hiç olmaması daha iyi ama siyasetteki manevralar açısında ileride ders kitabı olabilecek bir süreç yaşıyoruz.
Önce görevden almalar sonra ilçe kongreleri sonra da kurultayda son ana kadar dişe diş bir yarış oldu, daha sonra mahkeme süreci, arada tüzük tartışmaları derken genel sekreter seçimi, partiye katılımlar, istinaf, ilçelerin karşı çıkışları, derken mahkeme sonucu ve gene istinaf….
Tüm bu süreci 65 gün gibi siyasette çok kısa sayılacak bir zaman dilimi içerisinde yaşadık. Başkana İrsen Küçük sürekli bir atak geliştirdi Kâşif’te bu ataklara anında cevap verdi.
İki tarafta pes etmeyi aklının ucundan bile geçirmedi. ne gerekiyorsa yapıldı. Kâşif, tekrar ülkeyi bir baştan bir başa gezdi, sele ilk giden oldu, meclisten kaçmadı, Başbakan İrsen Küçük yakın çalışma ekibini bile bu uğruda değiştirmeye kalktı.
Ama görünen o ki artık yavaş yavaş bu sürecin sonuna geliniyor. Henüz her şey bitmiş değilse bile çok yakın bir zamanda bu işin noktalanacağını hepimiz biliyoruz. Ama mücadele demokrasi kuralları çerçevesinde son ana kadar devam edecek.

Kaşif’e bu yakışırdı.
Ulusal Birlik Partisi Milletvekili ve Genel Başkan adayı Dr. Ahmet Kâşif, Lefkoşa Kaza Mahkemesi'nin dün UBP ile ilgili verdiği kararın ardından yaptığı basın açıklaması tam bir siyasi olgunluk öğreğidir. Kaşif taraftarları bu iş bitti diye soka çıkıp sevinse de Ahmet Kaşif yaptığı açıklama ile ne kadar soğuk kanlı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Kaşif, "Kimse kaybetmemiştir. Biz kimseye karşı bir husumet içinde değiliz. Hiç bir milletvekilimizi ya da delegemizi ötekileştirmek, dışlamak niyetimiz de yoktur. Böyle bir şeye zaten bizim karakterimiz izin vermez" dedi.
Olması gerekende bu zaten. Eğer UBP bu ülkenin en büyük partisi ise ve ülkeyi UBP yönetecekse Kaşif’in İrsen Beyi kucaklaması gerekecek. Zaten o yüzden Ahmet Kaşif bu süreçte mahkeme bitene kadar ekranlara çıkmadı ve açıklama yapamadı. Yargıya da gereken saygı bu süreçte gösterildi.
Kaşif, kararın, kimsenin keyfi kararlar alamayacağını, KKTC'nin bir hukuk devleti olduğunu, siyasi partilerin de buna uygun davranması gerektiğini net bir şekilde ifade ettiğini söyledi.


Özkan YORGANCIOĞLU: CTP’nin arabalarından bir tanesi meclisteki bir arkadaşımıza çıkmış. Bu sayede UBP li arkadaş ilk kez CTP binasına da girmiş oldu.

Sonay ADEM: Geçen sefer tahminiz de yanılmadınız. Ama bu sefer yanılacak gibi duruyorsunuz.

İlkay KAMİL: CTP’nin verdiği arabayı 4 numara ile kaçırmışsınız. Özkan Bey belki bir teselli hediyesi verir size.

Dr. Faiz SUCUOĞLU: Şimdi tüm gözler size çevrilecek ve tutumunuzu yine herkes merak edecek. Bu süreç bir bitse de sizde bir oh çekseniz.

Özel KADIOĞLU: Göçmenköy’de dün sabaha kadar mangallar yanmış. Dumandan rahatsız olan birkaç kişi kulaklarınızı çınlattı dün. Siz kim olduklarını iyi bilirsiniz o rahatsız olanların..

Erkut YILMABAŞAR: İskele’de belki de ilk kez TDP bir vekil çıkartma şansı buldu. Bunda sizin payınız çok yüksek.

Hüseyin Avkıran ALANLI: İskele’de vekil sayısı 5’e düşse de de sizin durumunuz garanti gibi. Az kaldı biraz daha sabredin.

Behai MUTLUCAN: Kurultay bitti ve sizin kızı işten çıkartmışlar. Ne diyelim geçmiş olsun…

Turan BÜYÜKYILMAZ: Pazar günü yapılacak olan şenlik için Trabzon’dan yola çıkan hamsiler dün ülkeye gelmiş. Pazarı dört gözle bekliyoruz.

Fevzi TANPINAR: Telsim olarak yakında pazarlama atağına kalkacağınızı duyduk. Bu arada basın içinde yeni bir proje üzerinde çalışmak için İstanbul’da olduğunuzu da öğrendik. Hade hayırlısı…

Halit BAĞMAN: kardeşim madem bu e-Devlet tıkır tıkır çalışıyordu da neden vatandaşa anlatmadınız ki. Ben dün girdim süper valla ...

Osman ASİLKAN: Dün tüm sandviçleri siz ısmarlamışsınız saray önünde. Aman Ali duymasın.

Nazmi PINAR: Bakıyorum da hastanelere kadar gidip vatandaşa yardımcı oluyorsunuz. Valla gözlerim yaşardı.

Kansu AKSU: Pazar günü için tüm hazırlıklar tamam mı? Siyasetçilerimizi davet ettiniz mi?

Mustafa GÖÇER (ÇATLI): Dün ameliyat olacak bir yakınızı için üniteler dolusu kan toplamışsınız ve fazla kanı da kan bankasına bağışlamışsınız.

Ümit BAHŞİ: Varmın bir iddiaya daha. Öyle ya “çıkmadık candan “ümit” kesilmezmiş.

Süleyman ERGÜÇLÜ: Yeniden gazeteye dönmeniniz şerefine Güner’de kebap partisi vereceğinizi duyduk. Biz de davetli miyiz?

Raşit PERTEV: Dün tüm meclis kurultay kararını konuşurken siz eşiniz ve çocuklarınızla beraber Barış Burcu’da kebap yiyordunuz. Siyasetin dışında olmak ne kadar güzelmiş değil mi?

Ramazan ÖZCELİK: Arayan soran çok olunca unuttun gene bizi. Geçer elbet bu günlerde.

Dilek KIRICI: Öfke ile kalkan zarar ile oturur. Bilmem anlatabildim mi?

GÜNÜN TWİTTİ

‏@GurdalHudaoglu
Birden lüzumsuzca merakımı celbetti: 10 gün sonra Kâşif kazanırsa, Tahsin Bey "hanedan geri geldi" deyip yine UBP'den istifa edecek mi?

GÜNÜN SÖZÜ
Ne UBP davası, ne kimin kime transfer olduğu, ne de seçim... Ne alaka demeyin, Kıbrıs Sorunu çözülmeden hiç bir soruna çözüm beklemeyin! Her şey baştan beri yanlış... Kıbrıs sorunu ile direk ilgisi olmayan tek sorunumuz oldu bu güne kadar, o da tek tanınmış kurumumuz LTB...Hadi onu çözün bakalım!
Fatma Kishmir

BİZİM TEMEL

Bir gün dağda gariban bir çoban zengin ağasının yüzlerce koyununu otlatırken yanına birisi yaklaşmış.
Temel:
- Hey hemşerim kolay gelsin. Sana burada kaç koyun olduğunu söylersem bana bir koyun verir misin. Gariban çoban biraz düşünmüş ve aklından:
"Ulan ben bile burada kaç koyun olduğunu bazen şaşırıyorum bu adam nerden bilecek demiş" ve Çoban:
- Tamam bilirsen al bir tane koyunu götür.
Temel:
- Tam 548 koyun var.
Çoban:
- Hemşerim doğru bildin. Bir koyunu al götür. Tabi o adam gitmiş koyunların arasına dalmış ve en irisini sırtlamış götürürken çoban seslenmiş.
Çoban:
- Hey...! Dur bakalım bende senin nereli olduğunu bilirsem koyunu geri
bırakacak mısın?.
Temel kabul edince Çoban:
- Sen Trabzonlusun.
- Peki, nereden anladın?
- 548 tane koyun içinden davar köpeğini sırtlayıp götüren Trabzonludan başkası olmaz da ondan. :)