2015 yılında dönemin GKK komutanı Tümgeneral Erhan Uzun ne demişti;

“Polisin içindeki çürük elmaları temizleyeceğiz…”

Hatta önemli de bir vurgu yapmıştı…

“Kolu bana ulaşıyorsa beni de yargılayın” diye!

Cesurca açıklamalardı bunlar…

En azından teşkilat içinde çürük elmalar olduğunu da ifşa etmişti bu açıklamalarıyla!

Komutan’ın görev süresi doldu ve gideli 4 sene oldu…

Ondan sonra gelen komutanlar çürük elmaların ortaya çıkması için belli ki çok şey yapmadı!

Zira askerin artık diken üzerinde olduğu bir dönemden geçiliyordu…

Gelen, kazasız belasız görevini bitirip gitmeyi yeğledi çünkü haklıydılar!

O makamlarda gönül rahatlığıyla oturamayanlar, bir gece ansızın kapı çalınıp ne olacaklarını bile bilmeyenler burada nasıl kusursuz bir görev yapabilirlerdi ki…

Kuyumcu soygunu olayına önce başka bir açıdan bakalım…

Eğer Girne’deki kuyumcu soyulup, soyguncular kayıplara karışsaydı ve izlerine rastlanmasaydı birkaç gün konuşulup unutulup gidecek bir olaydı çünkü ülkede bu tür olaylar son yıllarda fazlasıyla yaşandı!

Ama bu kez soygundan birkaç saat içinde soyguncuların Girne, Lefkoşa ve G.Mağusa’da kameralara takılmış görüntüleri yayınlandı polis basın subaylığı tarafından…

İlk kez oluyordu bu!

Polis soyguncularla ilgili gün içinde tam 4 kez açıklama yaptı…

Hem de fotoğraflarıyla birlikte!

Biz de dahil kamuoyu heyecanlandı hatta fotoğrafları görüp yollara düşen vatandaşlar bile oldu…

Artık bu görüntülerden sonra soyguncuların yakalanmaları an meselesiydi ve toplumda böyle bir algı, böyle bir kanı oluştu!

İşte olanlar da zaten o fotoğraflar basına servis edilince şekil değiştirdi…

Soyguncular çoktan Ercan’dan uçup gitmişlerdi!

Soyguncuları yakalama heyecanı polis teşkilatını suçlama yarışına dönüştü…

Lanet edenler, dalga geçenler, istifa naraları atanlar bir kez daha sosyal medyada ağırlığını koydu!

Şimdi Genel Müdür Süleyman Manavoğlu’nun kellesi isteniyor…

İstifa etmek de bir erdemmiş çünkü!

Ülkemizde can güvenliği kalmamış çünkü…

Sokağa çıkmaya korkuyormuşuz!

Toplumun büyük bir kesimi şimdi Manavoğlu’nun istifasını istiyor, belki de kendilerince haklı nedenlerden dolayı…

Diyelim ki Manavoğlu istifa etti ya da görevden alındı, yerine de başkası atandı!

Memleket güllük gülistanlık mı olacak sanıyorsunuz?

Aldanıyorsunuz…

Polis Teşkilatının asıl sorunu Manavoğlu değildir…

O gitse yerine başkası gelse teşkilatın alt yapısı değişmediği sürece, belli yasalar geçirilmediği taktirde gelen de giden de kim olursa olsun teşkilatın içindeki huzursuzluk bitmeyecek bu da asayiş olaylarına olumlu bir şekilde yansımayacaktır!

Onun için hariçten gazel okumak kolaydır ama asıl olan teşkilatın yaşadığı ve artık kangren haline gelen sorunlarıdır…

Bu sorunlar giderilmedikçe, teşkilat yapısında köklü değişiklikler yapılmadıkça ve hele de teşkilat içindeki çürük elmalar temizlenmedikçe ki bunların genel nedeni yasadan kaynaklanmaktadır polisteki huzursuzluk devam edecektir!

Poliste şu anda 2 binin altında çalışan vardır…

Oysa bu sayı ülke şartların göre 3 bin civarında olmak durumundadır!

Türkiye dahil dünyanın bir çok yerinde özel güvenlik polisleri havaalanları dahil bir çok yerde görev yaparken bizde bu görevler teşkilatın boynundadır…

Ayrıca bizim polislik dışında odacı hizmeti de vermektedir!

İcra bildirimleri, mazbatalar bile onların görevleri arasındadır…

Asal Şube’nin kağıtlarını bile onlar dağıtır!

Cumhurbaşkanlarını, eşlerini, eski başbakanları onlar korur, hatta onların ayak işlerini bile yaparlar…

Adı üstünde polis ama polislikle uzaktan bile alakası olmayan görevler üstlenirler!

Hem de ülkede asayiş olayları bu kadar artış göstermiş ve polis sayısında önemli bir azalma olmuşken…

Hele özlük hakları!

Birçok devlet kurumunda ek mesailer yüzde 100 iken onlar sadece yüzde 25 ile yetinirler…

Sanki de görevleri ülke insanlarının güvenliği değil de bostan korkuluğuymuş gibi

Ve tüm bu sorunlar yıllardır bilindiği halde, bir türlü değişim gerçekleşmeyince, tüm bunlar poliste ciddi bir disiplin sorunu yaratır ve işte geldiğiniz noktada ortadadır zaten!

Son FETÖ olayları ve berberinde gelen huzursuzluklar ad cabası…

Onun içindir…

Manavoğlu’nun kellesi teşkilatı kurtarmaz!

Sil baştan, yepyeni ve çağdaş yasalar şarttır, aksi kuru gürültüden ibaret olacaktır…

MERAKLI KÖŞE?

Siyasilerin hiç mi suçu yok?

Başbakan Ersin Tatar, kuyumcu soyguncuları kaçınca Polis Genel Müdürü Süleyman Manavoğlu’nu makamına çağırarak bir anlamda hesap sordu…

İyi de yaptı ama!

İyi bir başlangıç olur inşallah ve artık bu ülkeyi yönetenler boş vaatlerden öte artık polis teşkilatının içinde neler yaşandığını, huzursuzlukları ve eksiklikleri de öğrenme fırsatı yakalamış olurlar…

Zira yaşanan olaylardan sonra müdürleri hizaya çekmek çok da bir işe yaramayacaktır!

Cuma günü kimler rapor aldı?

Hükümet bayram sonrası Cuma gününü tatil vermedi ama devlet dairelerinin ve kurumlarının yarısı boştu…

Çünkü bizde adettir;

Devlet çalışanları bu yöntemle tatillerini uzatırlar ve genelde de daireye doktor raporu götürürler…

Oysa hasta filan değillerdir!

Tatil beldelerinde keyif çatıyor ya da yurt dışı alışveriş merkezlerinde cirit atıyorlardır…

Bakalım Personel Dairesi bu konuda bir açıklama yapıp kaç kişinin arazi olduğunu açıklayacak mı?

Merkezi Cezaevi’nde kontrol kimde?

Mahkumların sosyal medyada tehditler savurduğu, duvarlarda silah resimleri sergilediği Merkezi Cezaevi’nde artık kontrol elden çıkmış bir tablo ortaya koymaya başladı…

Hele de hakimleri korkutan açıklamalar tüyler ürpertici boyutla ulaştı!

Uyuşturucu ekmek peynir gibi satılıyor burada…

Hani diyoruz şu polis teşkilatının tartışıldığı bir süreçte artık birileri çıkıp da cezaevini de bir gözlem altına alsa!

Fena mı olurdu yani?

MESAJ KUTUSU

Sayın Ayşegül BAYBARS, yaşanan son kuyumcu soygunu bir kez daha ülkedeki mobese eksikliğini ortaya koymuş oldu. Bu arada Merkezi Cezaevi’nde yaşanan skandallar da artık bu konulara daha fazla hassasiyet göstermeniz gerektiğini gösteriyor değil mi?

Sayın Hasan TAÇOY, bakanlıklara atanacak olan müdür ve müsteşarlar konusunda son günlerde ağırlığınızı fazlasıyla göstermeye başlamışsınız. Bu arada bakanlık mı yoksa genel sekreterlik görevinden mi ayrılacağınız ise artık bahis nedeni olmaya başlamış diyorlar!

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, kuyumcu soygunu olayıyla artık tamamen günah keçisi haline getirildiniz. İstifanız hiçbir şeyi değiştirmek ama en azından teşkilat içinde yaşanan huzursuzlukları, eksiklikleri açıklayarak iyi bir amme hizmeti yapmış olacaksınız!

Sayın Emirali DEVECİ, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarlık göreviniz bir kez daha hayırlı uğurlu olsun. Bu konuda tek bir rakibiniz bile yok onun için tecrübeleriniz ile bakana en yakın kişi olarak sorumluluğunuz yine büyük olacaktır…

Sayın Derviş EROĞLU, bayram boyunca hem eviniz hem de çalışma ofisinizde yine el öpmek için uzun kuyruklar oluşmuş. Bu arada yeni kabineye olan öfkenizi göstermekte de hiç geri kalmamışsınız. Parti içinde hala büyük güçsünüz ve bakalım patlama ne zaman yaşanacak merak konusu oluyor…

Sayın Akile BÜKE, sahte doktora olayında konuyu polise taşımanız ve suç duyurusunda bulunmanızla şimdiye kadar en iyi icraatı yapmış oldunuz. Bu arada daha birçok okulda intihal olayları yaşanıyor ve hepsinin de üst örtülmüş durumla haberiniz olsun istedik!

Sayın Biray HAMZAOĞULLARI, Yeni Erenköy’deki ambulans arızasını gündeme getirerek muhalefete erken başladınız da acaba arızanın da yeni hükümetten dolayı mı meydana geldiğini düşünmektesiniz diye mesajlarınız gelmeye başladı!

Sayın Erhan ARIKLI, Tufan sevgisini biraz abartınca parti içinden hele de muhafazakar kesimden hayli tepki topladığınızı biliyor muydunuz? Acaba diyorlar YDP olarak Cumhurbaşkanı adayı göstermekten vaz mı geçmişsiniz!

Sayın Ramazan TAŞDELEN, Araf Cafe olarak bölgeye büyük canlılık getirdiniz de mekanda yemek yiyen insanlardan bir de 15 TL canlı müzik parası istemek çok da turizmle bağdaşmayan bir politika oldu, bu kararı bir kez daha düşünün deriz!

Sayın Mustafa AKÇABA, Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı için bir hayli bastırdığınız ve bu makamda ısrarcı olduğunuz konuşuluyor da artık bunu niçin bu kadar çok istediğiniz bir türlü anlaşılamıyor. Var mı bir gerekçeniz bari onu açıklayın!

Sayın Ahmet HAVUTÇU, sizin oğlanın düğününde maliyeciler hep bir araya gelmiş ama acaba diyoruz toplanan paralar sayıldı da sırsa vergi istemeye mi geldi dersiniz. Şaka bir yana genç çifte bir ömür boyu mutluluklar dileriz. Artık torun bekleme süreci başlıyor değil mi?